6 Ocak 2024 Cumartesi

Demokrasilerde Sandığın Anlamı

Sandık demokrasilerde vazgeçilmezdir. Süresi içinde seçmenin önüne gelir. Sandıktan en fazla oyu alan ülkeyi diğer sandığa kadar yönetir. 

Bu yönüyle bakıldığında sandık demek demokrasi demek, demokrasi de sandık demektir. 

Uygulamada üç tur sandık vardır. Bir tanesi rakibin olmadığı, mevcut yönetimin yeniden iktidar seçileceği sandıktır ki bu tür sandık iktidar değişiminden ziyade mevcuda bir güvenoyu demektir. Genellikle krallık ya da tek adam rejimlerinde görülür. Buralarda ülkeyi yöneten tek adamdır. Ölünceye kadar sandıktan çıkar. Kendi öldükten sonra ülke yönetimini aileden biri yine sandık yoluyla devralır.

İkinci bir sandık türü ise ileri demokrasilerde görülür. Sandıktan kıl payı çıkan, ülkeyi yönetir. Yönetirken yapacakları bellidir. Çünkü işleyen bir demokrasi vardır. Tüm kurum ve kuruluşlarıyla; kanun, kural, teamül ve etik değerlere göre ülke yönetilir. Bu tür sandıklarda maceraya yer yoktur. Ülkeyi yöneten hem partisi hem muhalefet hem de devletin ana kurumları tarafından izlenir ve denetlenir. Ülkeyi yöneten yanlış ve hata yaparsa gereği sandık gelince yapılmaz. Yetkili ve sorumlu olan sandığı beklemeden istifa eder. İstifaya yanaşmayan olursa devlet tüm aygıtlarıyla harekete geçer. İstifa etmemede ısrar eden bu durumda er veya geç gereğini yapar. Yaptığı yanlış, istifa ile ödenmez. Yargı harekete geçer. Gereğini yapar. Hasılı bu tür demokrasilerde işleyen bir sistem vardır.

Demokrasiyi özümseyememiş ve demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmemiş, gelişmekte olan denen ama gelişme gibi bir derdi olmayan ülkelerde ise sandık her şeydir, çok şeydir ve tek şeydir. Yeter ki biri sandıktan zaferle çıksın. Ülke onundur artık. Asar da keser de. Hakkında istediği kadar eleştiri, şayia olsun, ülkeyi isterse batırsın. Süre gelinceye kadar istifa düşünülmez, yeni seçime gidilmez, mahkemeler hesap sormaz. Ne sandıktan önce ne de sonra. Adeta astığı astık, kestiği kestiktir. Tepeden tırnağa kadrolaşır. Bürokrasi elinde şamar oğlanıdır. Atanmışın ne sözü olur ne hakkı. Yerinde durması sandıktan çıkanın iki dudağı arasındadır. Çünkü seçilmişin emrindedir. Seçilmiş ne yaparsa, ona neyi layık görürse kabullenmek zorunda. Bir karar bir icraat bir söz ve eylem ülkenin aleyhine olurmuş. Hiç problem değil. Yeter ki seçilmiş bir daha seçilsin. Yeni ve tekrar seçilmek için her yol mubahtır. Kimse seçilmişe hesap sormaz. Aksine seçilmişe hesap verilir. 

Adeta bir güçtür sandık böyle ülkelerde. Bu gücün karşısında ne halk durur ne polis ne asker ne bürokrasi ne mahkeme ne de devletin herhangi bir kurumu. Karşı çıkmaya kalkan olursa anasından doğduğuna pişman edilir.

Bu tür ülkelerde işleyen bir sistem yoktur. Daha doğrusu sistem yoktur. Tek sistem sandıktan çıkanın iki dudağı arasında çıkandır. Maceranın her türlüsü makul kabul edilir. Çünkü sandıktan çıkmıştır.

Bu tür ülkelerde kutuplaşma ve trollük yaygındır. Olgudan ziyade algılarla siyaset yapılır. Korku ve yıldırma siyaseti hakimdir.

Süresi içinde sandığa gidilir. Ama kimse sandıktan sürpriz beklemez. Çünkü sandığın alternatifi olmaz. Daha önce çıkan tekrar çıkar. Buna rağmen sandığa katılım yüksektir. Çünkü ya sandıktan bir başkası çıkarsa ya da aynısı çıkarsa korkusu pompalanır. Hasılı bu tür ülkelerde sandık birilerinin saltanat sürmesi içindir. Ceremesini daima halk çeker.

4 Ocak 2024 Perşembe

Ah, Şu Gözümüzü Kör Eden Aşk!

Birileri ülke ülke 2023 enflasyon rakamlarının yer aldığı bir listeye yer vermiş. 

Listeye göre genç Cumhuriyet yüzüncü yılında yirmi ülkeye fark atarak enflasyonda hepsinin toplamından daha fazla bir enflasyona imza atarak bu alanda kırılması zor bir rekora imza atmış ve yirmi ülke toplamında enflasyon şampiyonu olmuş.

Bu liste sosyal medyada paylaşılıyor. Paylaşanlar da enflasyonu dert edinenler. Sessiz çoğunluk yine bildiğiniz gibi sessiz ve görmezden geliyor. Keşke sessiz kalarak ve görmezden gelerek sorun ortadan kalksaydı, millet olarak hep susma orucuna başlardık. 

Hoş, konuştuğumuz zaman da değişen bir şey yok. İmam nasılsa bildiğini okuyor ve iş varacağına varıyor. Ceremesini de "Kürt Memed" misali vatandaş çekiyor. 

Geçen yıl yıllık enflasyonumuz sanırım daha yüksekti. Bereket geçen yılın sonunda böyle karşılaştırmalı bir enflasyon listesi görmedik. Öyle zannediyorum, geride bıraktığımız ülke sayısı yirmiden fazla olurdu. Belki de geçen yıl da yayımlanmıştır da ben görmemişim. 

Neyse biz geçen yılı enflasyon şampiyonluğun kaç ülkeyi geride bıraktık merakını bir tarafa bırakalım. 2023 enflasyon şampiyonluğumuza gelelim. 

Bir defa gülünecek ve ayıplanacak bir durum değil. Bu duruma gelme suçlusu da arayacak değilim. Olan olmuştur zira. Bu aşamadan sonra yapılması gereken, bu sonuç niçin çıktı? Hangi sebep ve saikler bu yüksek enflasyonda etkili oldu? Neleri yaptık, neleri yapmadık? Önümüzdeki yıl bu yüksek enflasyondan nasıl kurtulabiliriz? Diğer ülkeler yüksek enflasyondan nasıl kurtulmuşlar üzerine kafa yormamız lazım. Diğer ülkelerle kıyaslanan bu listenin faydası da budur. 

Ama nerede?

Sosyal medyada paylaşılan bu listeyi nasılsa bir arkadaş bir WhatsApp grubuna göndermiş. Grup üyelerinin hepsi de fakülte mezunu. 

Fakat gel gör ki böyle bir konuşma ve fikir testisi yok. Hata ve yanlışlara parmak basmak yok. Tespit ve çözüm önerilerine sıra gelmeden savunmacı refleks zuhur ediverdi hemen. 

"Enflasyon istersen dibe vursun. Oyumuzu buna değil de falana, falana mı verecektik? Söyleyin" demez mi biri. Halbuki beklenen, şu şu gerekçelerle yüksek çıktı. Mücadele ediyor. Geçen yıla göre düştü bakın. Daha da düşecek diyebilirdi. Üstelik bunlar enflasyonu yüksek çıkardı. Oyunuzu bunlara değil de şunlara verin diyen var gibi. Hakikaten neyin kafasını taşıyoruz böyle diyerek. 

Bir başkası, "Ocak 2024 maaşınız kaç dolar? Hesaplayanınız var mı" deyiverdi listeyi görünce. Sanki maaş hesabı yapan, maaşlar yetmiyor diyen var gibi. Üstelik konu maaşlar değil, yüksek enflasyon. Yüksek enflasyonu da çelik ithalatından kaynaklı sorunun atlatılamadığına bağlamadı mı? Helal olsun. 

Bir başkası, “Ne olursa olsun ben seviyorum" demez mi? Sanki sevme, nefret et diyen var gibi. Belli ki eleştirmeyi nankörlük görüyor. Halbuki tenkit iyiye gidilmesi için elzemdir. Ah şu sevmekle eleştirmeyi bir ayırabilsek, sevdiğimizi de eleştirebileceğimize, bunun sevmemize mani olmadığını bir anlayabilsek... 

Bir başkası, 2000 öncesi koalisyon hükümetlerinde hükümetlerin ne kadar beceriksiz olduğunu, zam olarak memura ne kadar az zam verdiğini yazdı. Sanki beceriksizlik ise bunu başkaları da yaptı. Biz de yapsak ne olur demek istedi. 

Hasılı bir sorunun sebeplerini fakülte mezunları arasında tartışamadık bile. Kahrolası önyargımız, kahrolası tarafgirliğimiz, kahrolası savunmacı refleksimiz, kahrolası ölümüne sevgimiz, kahrolası başkasından korkumuz tüm bunlara mani oldu. 

Tüm bunları görünce enflasyon şampiyonu olduğumuz listeyi görmezden gelen sessiz çoğunluğa sevgim bir kat daha arttı.

Ne Zaman, Nasıl Kurtuluruz?

Siyasetten çok şey beklemediğimiz zaman, 

Siyasileri kurtarıcı görmediğimiz zaman, 

Siyasilere demokratik tepkimizi gösterdiğimiz zaman, 

Sandığın her şey olmadığını kabul ettiğimiz zaman, 

Yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığına kavuştuğumuz zaman, 

Siyaset kurumu, eşit şartlarda ve alternatifler arasında bir yarış olduğu zaman, 

Devletin kurum ve kuruluşlarında eşgüdüm, uyum, birbirini denetleme, birbirini tamamlama ve istişare olduğu zaman, 

Devlet yönetiminde ortak akıl hakim olduğu zaman

Devlet yönetiminde maceraya yeltenilmediği zaman, her kim yeltenirse ne yapıyorsun, az dur hele dendiği zaman, 

Devletin tüm kurum ve kuruluşlarında, tıkırında işleyen bir sistem kurduğumuz zaman, 

Devlet ve ülkenin menfaatini, siyasilerin kazanmalarının üstünde tuttuğumuz zaman, 

Devlet yönetiminde devri sabık uygulamadığımız zaman,

Gücü, kuvveti, makam ve mevkii, statüsü ne olursa olsun, yanlış yapandan hesap soracak makamları oluşturduğumuz ve adalet sistemini kurduğumuz zaman,

Tepeden tırnağa kadrolaşma yoluna gitmediğimiz zaman, devletin her kademesinde bu ülkenin farklı renklerine yer verdiğimiz zaman, atama ve yükselmelerde sadakatten ziyade ehliyet ve liyakati esas aldığımız zaman,

Devletin her kademesinde tek taraflı bir mekanizma olan istifa müessesesinin işletildiği zaman,

Hakkında iddia ve itham olan devlet görevlileri hakkında objektif bir inceleme ve araştırma yapıldığı ve gereği yapıldığı zaman,

Kazanmak uğruna halkı kutuplaştırmadığımız zaman,

Halkın bir kesimini öcü göstermediğimiz zaman,

Korku ve enkaz siyaseti yapmadığımız zaman,

Algı siyaseti yerine olgu siyaseti yaptığımız zaman,

Bu ülkenin ana ve asli unsuru olarak sadece kendimizi ve zihniyetimizi görmediğimiz zaman,

Devletin hangi kademesinde çalışırsak çalışalım, görevimizi tadında ve kıvamında bıraktığımız ve kendimizi bulunmaz Hint kumaşı görmediğimiz ve görevimizi başkasına bıraktığımız zaman,

Başta siyaset olmak üzere her alanda alternatifler ürettiğimiz zaman,

Toplum olarak yanlışlara ortak tepki verdiğimiz ve birbirimizin hakkını savunduğumuz zaman,

Yanlış yapan için bizden diye sessiz kalmadığımız zaman,

Hangi düşünce ve görüşte olursak olalım, birbirimize empati yaptığımız, saygı duyduğumuz ve hiçbir görüşün trolü olmadığımız zaman,

Eleştiriye açık olduğumuz zaman, 

Tespitlere, içimize sinmese de işimize gelmese de eyvallah deyip çözüme odaklandığımız zaman,

Başkasının gözündeki çöpü görürken kendi gözümüzdeki merteği de gördüğümüz zaman,

Siyaseti siyasilere bırakıp kendi işimize yöneldiğimiz zaman,

Her alanda çeneyi bırakıp ülke için katma değer ürettiğimiz zaman...