30 Aralık 2023 Cumartesi

Birileri Milliyetçi Oylara Talip

Ne zamandır şehit haberinin gelmemesine alışmıştık. 

Uzun bir aranın ardından gelen 12 şehit, 12 eve ateş düşürdü.

Tüm millet olarak acımız büyük. Şu var ki ateş düştüğü yeri yakıyor. 

12 şehit haberinin ardından ülke ilginç olaylara gebe gibi. 

Konya'da birer gün arayla gördüğüm terör örgütünü protesto yürüyüşleri öyle zannediyorum, tüm Türkiye'de oluyordur. 

Ardından İstiklal Marşı, bayrak, Atatürk poster ve Atatürk resimli forma ile maça çıkma isteği ve bu istek dolayısıyla süper kupa maçının iptal edilmesi... 

Bu iki olay Türkiye'de bir şeylere gebe. Birileri bir şeyler kaşıyor dedirtiyor insana. 

Bu iki olayın da yaklaşmakta olan mahalli seçimler öncesine denk gelmesi düşündürücü. 

Öyle görünüyor ki mahalli seçimlerin galibini, 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinde olduğu gibi milliyetçi oylar belirleyecek. 

Birileri yine milliyetçi oylara ihtiyaç duyuyor olmalı ki 12 şehitle Türk-Kürt kutuplaşmasını, Riyad'da yapılmasına karar verilen ve FB ve GS arasındaki süper kupa maçının iptal edilmesiyle, Türk-Arap kutuplaşmasını körüklemek istiyor. Zaten kutuplaşma gelince oylar çantada keklik oluyor. 

Bu konuda bu ülkede potansiyel var mı? Var. 

Bu konuyu yazmaya bir çay ocağında başladım. Karşımda oturan üç kişiden biri, maçın iptal edildiğinden bahsetti. Diğeri sebebini sordu. Ne olacak dedi uzman olanı. Araplar bizi sevmez diyerek devam ettirdi konuşmasını. Hasılı oturduğum çay ocağında üç kişilik bir potansiyel var şimdiden. Belli ki Türk-Arap düşmanlığı seçim öncesi zirve yapacak. 

Tarihi geçmişe dayalı Türk-Arap düşmanlığı, 2011 yılından beri bu ülkenin bir ferdi olan Suriyeliler dolayısıyla zaten yeniden depreşmişti. Maçın iptali de bu fitilin ateşleneceğine işaret. Yarın zaten bu Araplar bizi arkadan vuran değil miydi diye başlarız. 

Suriyelilerin ülkemizde olmasından, terör örgütü üzerinden günah keçisi gördüğümüz Kürtler rahat bir nefes almıştı. Bunu birkaç gün önce mütedeyyin bir Kürt eğitimcide gördüm. 

Kapının önünde iki müdür yardımcısı ile tüttürüyorum. Karşımızda iki katlı bir evde üç hanımlı bir Suriyeli oturuyor. O kadar gelip geçerken ve kapının önünde dururken o iki katlı evde kaç çocuk olduğunu hiçbirimiz tespit edemedi. Çünkü bahçeye bir iniyorlar. Karınca gibiler. Birbirleriyle aynı yaşıt çocuğu say say bitmez. Tam şu kadar derken sağdan, soldan çocuk çıkıyor. Biri sordu. Bunlarda kaç çocuk var diye. Bir ara ben on saydım dedim. Bir başkası daha fazla dedi. İçeri geçerken Kürt eğitimci, "Hocam, bunların bu ülkeye gelmesi en çok bizi rahatlattı. İyi ki geldiler" dedi gülerek. "Çünkü bunları görünce biz unutulduk. Eskisi gibi bize tepki yok" dedi. Ben de gülmesine karşın "Siz bunlara göre baya Sünni imişsiniz" dedim. Katıla katıla güldü. 

Anlattığım bu anekdot, şaka yollu bir konuşma olsa da her şakada bir gerçeklik var sözünü düşündüğümüz zaman içinde önemli bir tespiti barındırıyor. Gerçekten Suriyeli Araplardan sonra Kürtler suçlanma yönünden biraz geri plana itildi.

Abartmıyorum. Temenni etmiyorum ama bugünden bir sorun görünmese de Suriyeliler üzerinden Türkiye, Türk-Arap sorunu yaşayacak.

Hasılı bu seçim 12 şehit üzerinden Türk-Kürt oylarını dizayn edecek. Türk oyları Türk milliyetçilerine, Kürt oyları da Kürt milliyetçilerine gitsin isteniyor. Aynı şekilde maçın iptaliyle Türk-Arap milliyetçiliği tetiklenerek Türk milliyetçiliği oyları birleştirilecek.

Din Görevlisi Olmak

Üniversiteyi bitirdim. Ne yapacağımı bilmiyorum. Daha doğrusu yapacağım iş konusunda karar veremedim.

Ne seçenekler var elinde?

Aslına bakarsan fazla seçenek de yok. Öğretmen olabilirim. Yalnız KPSS puanım fazla yüksek değil. Diyanette görev alabilirim. İmamlık gibi. Bunu yapmada da kararsızım. Elimde de bundan başka seçenek yok. 

Görevini yapar, işini seversen aslında imamlık güzel. 

Ama bu yaptığımı herkes yapar. 

Herkes yapamaz. Yapsa da öylesine yapmış olur. 

İmamlıkta karar kılarsam ne yapmalıyım?

Bir defa bu görevi sevmelisin. Sevdin mi arkası gelir. 

Başka? 

Başlıca görevinin beş vakit namazda camide olman gerektiğini zaten biliyorsun. Yalnız iş bununla sınırlı değil. Camiye bir defa cemaat gibi gelip gitmeyeceksin. Orayı kendi evin bileceksin. 

Tamam. 

Görevine caminin dışından başlayacaksın.

Nasıl? 

İkinci görevin, cami ve müştemilatını tertemiz tutacaksın. Tuvaletini, şadırvanını, bahçesini, cami girişini, arka cemaat mahfilini, camiyi vs. 

Temizlik benim işim mi? 

Gücün yetiyorsa başkasına yaptır. Böyle bir imkan yoksa gerekirse kendin temizleyeceksin. Namazdan önce bunu düşüneceksin. Caminin tuvaletini ve şadırvanını herkesten fazla sen kullanacaksın. Çoğu görevlinin yaptığı gibi abdest ve tuvaleti evinden halletmeyeceksin. Kim kullanırsa ne hali varsa görsün demeyeceksin. Kullanmasan da günde birkaç defa özellikle her namaz öncesi kontrol etmelisin. Nahoş görüntüleri yok edeceksin. Gelen, içine sinerek o tuvaleti ve şadırvanını kullanabilmeli. Caminin iç dizaynını ve temizliğini gören namaz kılmak için can atmalı. Alnına, ayağına; toz, toprak vs. döküntü gelmesin. Adam daha camiye girmeden, ayakkabılıkta bu camide tertip, düzen ve temizlik var desin. Cami ve müştemilatının temizliğine bakmayacaksan, bana ne diyeceksen hiç imam olma. Çünkü hutbede temizlik imandandır, imanın yarısıdır, İslam temizliğe önem verir diyeceksin, şekil A da göründüğü gibi cami ve müştemilatını bilmem ne götürecek. Bu olmaz. 

Başka? 

Cemaat, çevre, mahalle ve muhitin ile iyi ilişkiler kur. Hoşsohbet biri ol. Cemaatine ev ziyaretleri yap özellikle. 

Başka? 

Tartışmalı konulardan uzak dur. Kürsüde siyaset yapma. 

Başka? 

Bol oku, çok oku. Bol ve çok okuman seni dolu gösterecek. Cemaat için dopdolu aranan hoca olmalısın. 

Başka? 

Camiye ait lojman varsa bu lojmanda kalacaksan elin cebine gitsin. Kira istemeseler bile kiranı ver. Bu senin başını daima dik tutacaktır. Bir de imamlık dışında para getirecek ikinci bir iş yapmayacaksın. Çünkü ikinci iş yapan asli işini ihmal eder. Tüm bu dediklerimi yapmayacaksan uzak dur imamlıktan.

Bu dediklerini değerlendireceğim. Çok teşekkür ederim. 

FB ve GS Yerimiz Dar Dedi

Suudi yetkililer, GS ve FB'li futbolcuların sahaya çıkarken ısınmak için Atatürk posterleri ve Atatürk resimli formalarla çıkmak istemesini kabul etmedi. 

Bunun üzerine takımlar sahaya çıkmadı ve yanlış hesap bu sefer Bağdat'tan değil, Suudi Arabistan'dan döndü. 

Hasılı gittiğimiz gibi maç yapmadan geri döndük. 

Bu aşamadan sonra maçın oynanmasına dair günah keçisi aramanın bir gereği yok. Bir defa Süper kupanın Suudi Arabistan'da oynanması yanlıştı. Fikir babası dahil karar merciinde kimler varsa birinci derece suçlu onlar. 

Normal ve orta zekaya sahip birine bu süper kupa nerede oynansın dense saydığı onca seçenek arasında maçın Suudi Arabistan'da oynanmasını saymaz. Çünkü Suudi Arabistan dendi mi akla hac ve umre için gitme gelir. Futbol hiç gelmez. Bu iki seçenek dışında Suudi Arabistan'ın hiçbir cazip yönü yok. Futbolun beşiği de değil. 

Kısaca macera arayan takımlarımız ve bağlı bulundukları futbol federasyonu bu maçı yapmak için Avrupa, Asya, Afrika'yı düşünebilirdi ama Suud hiç düşünülmemeliydi. Bu maçı illa İstanbul dışında oynamayı düşündülerse İzmir, Bursa, Kayseri, Konya gibi şehirlerimizde bu maç oynanabilirdi. 

Maçın zamanlaması da yanlış. Geçen sezonun kupası bu zamana kalmamalıydı. Çünkü her iki takımın çoğu futbolcusu yabancı. İnanç yönünden çoğu Hristiyan. Bu inanca sahip kişiler için aralığın son haftası ile ocağın ilk haftası Noel, yılbaşı gibi anlamlar ifade eder. Maç oynasaydı bile akılları Noel’de kalacaktı. Ayrıca iki takım birkaç gün önce lig maçı yaptı ve yenişemedi. Aynı iki takımın başka maç yapmadan tekrar karşı karşıya gelmesinin bir anlamı yok. Tüm bunlar göz önüne alındığında zamanlama ve yer seçimi olmayacak iş. Ancak ben yaptım oldu denir diyeceğim. Bu da denmez. Çünkü bir maçı ağızlarına ve yüzlerine bulaştırdılar. 

Diyelim ki her yönüyle yanlık yaparak bir karar aldılar. Bu aşamadan sonra bu maç her ne olursa olsun oynanmalıydı.

Görünen o ki takımlarımız Suudi Arabistan’a oynamak için gitmemişler. Açıkçası şov yapmaya gitmişler. İstiklal Marşı, bayrak, Atatürk poster ve forması olsa da öyle zannediyorum bu işin gerisinde iki takımın da arkasına sığındığı bir bahane oldu Atatürk.

Bu bahaneyi üretmelerinde, maçın Suudi Arabistan’da oynanmasına kamuoyundan gelen büyük tepkinin neden olduğunu düşünüyorum. Çünkü herkes para için gittiniz dedi. Öyle zannediyorum bu yanlıştan nasıl döneriz de işi kotarırız, çizilen karizmamızı düzeltiriz hesabı yapmışlar.

Takımlarımıza sormak gerek. Madem Cumhuriyetin yüzüncü yılından mütevellit maça Atatürk posteri ve formasıyla çıkacaktınız. Atatürk’ü ne kadar sevdiğinizi göstermek istediniz. Maçın yerini belirledikten sonra maça dair protokol hazırlanırken Atatürk posterini ve Atatürk baskılı formalarla çıkarız maddesini ekletmeniz gerekmez miydi. Ev sahibi olmaz böyle bir şey derse protokol hazırlanmadan bu iş başlamadan biterdi. Başka seçenekler değerlendirilir. Suudi Arabistan’a da gidilmez, masraf edilmezdi. Olması gerek buydu. Ama böyle yapsalardı, gündem olmazlar, şov yapamazlardı. Lütfen bayrağı, İstiklal Marşını ve Atatürk’ü emellerimize alet etmeyelim.

Protokolde olsa da olmasa da Suudi Arabistan’ın yerinde olsaydım takımların her istediğine tamam derdim. Ama bildiğim Suud böyle yapmaz. Çünkü onların kendi doğruları vardır. Ayrıca onların her şeyi krallarıdır. O ne derse kanun odur. Bu yönüyle bakılırsa orada çöl kanunları geçerli diyebiliriz.

Tekrar takımlarımıza dönersek Suud’un yaptığını tasvip etmemekle beraber takımlarımız bu ülkeye misafir gittiler. Misafir ev sahibine tabidir. Yedirdiğini yiyecek, giydirdiğini giyecekler. Çünkü misafir ev sahibinin danasıdır. Beğensen de beğenmesen de durum budur.

Hasılı takımlarımız, federasyon, Suudi yetkililer bir krizi yönetmeyi beceremediler.

Bu aşamadan sonra 2022-2023 sezonunun süper kupasını oynamanın bir gereği yok. Sezonun süper kupasını bir önceki derbiden hareketle her iki takımı da eşitler arasında birinci kabul edip kupayı her ikisine de verelim. Arşivlere 2022-2023 sezonunun süper kupası GS ve FB arasında paylaşılmıştır şeklinde geçsin. Olmadı kura çekin. Olmadı. Son derbi FB sahasında yapıldı. FB sahasında rakibini yenemedi. Kupa GS’ın deyin. Daha olmadı. Geçen sezonun kupası sahipsiz kalsın ve bu iş bitsin. Her ne yaparsanız yapın ama yeniden kupa maçı yapmayın.