21 Aralık 2023 Perşembe

Celalettin Rumi ve Şebiarus

Bu yazımı sosyal medyada yayımlanan bir alıntıya yer vereceğim. Yazıp paylaşan üniversiteden sınıf arkadaşım Celalettin Rumi’ye ve şebiarusa ayırmış bu yazısını. Hakkında olumlu ve olumsuz şeyler yazılım çizilen ve yüzyıllar geçmesine rağmen gizemini koruyan Celalettin Rumi ve şebiarus hakkında bakalım ne demiş? Noktası, virgülüne dokunmadan onun gözünde Celalettin Rumi:

“Ne demek şebiarus ?

"Sevgiliye kavuşma gecesi"

Yani "Gerdek Gecesi". 

Seven kim, sevilen kim?

Âşık kim, maşuk kim? 

Ortada bir gerdek varsa bir de gelin ve damat olmalı değil mi? O zaman gelin kim, damat kim? 

Uzatmaya gerek yok, yıllardan beri adına şebiarus ihtifalleri düzenlenen adam, işin bir tarafında duruyor. Diğer tarafta ise Âlemlerin Rabbi olan Allah var.

Tabi, bütün bu safsata ve haddini aşmış fikirler, ehli tasavvuf tarafından "Aşk Makâmı"nda (o da neyse öyle?) söylendiği için hiçbir mahzuru olmayan, tam tersine övgüye layık fikirler olarak kabul görmüş ve devam ettirilmiştir.

Peki, yurt içinden ve yurt dışından binlerce insanın katılımıyla her sene Aralık ayının ortasından itibaren, adına ihtifaller düzenlenen, bu gece sevgilisine kavuşan bu adam kimdir?

Dilimin döndüğü kadarıyla anlatmaya çalışayım:

Türk mü, Arap mı yoksa Pers mi olduğu bile tam belli olmayan,

Tek kelime Türkçe bilmeyen ve bütün kitaplarını Farsça yazan,

Yazdığı kitaplarda İslâm'a ve Kur'ân'a çok ters konulara yer veren,

Evinizde ananız, bacınız, hanımınız ve  kızınızla oturup okumaktan hayâ edeceğiniz kadar utanç verici, ahlaksız ve müstehcen hikayeleri İslâm adına insanlara ders vermek(!) için yazmaktan hayâ etmeyen,

Kendisine, Rabbimizin Kur'ân'da sadece kendisi için kullandığı "Mevlânâ" ismi yakıştırılan,

Afganistan'ın Belh şehrinden olmasına rağmen "Rûmî" denilerek Anadolu topraklarına nispet edilen,

Anadolu'da neredeyse Müslüman bırakmayacak kadar katliam yapan Moğolların, bırakın öldürmesini, bizzat onların özel ilgisine ve muhabbetine mazhar olan,

Moğollara karşı savaşan oğlunu "Meşru otoriteye karşı çıkan bir bağy" olarak gördüğü ve sevgilisi Şems-i Tebrizî'nin öldürülmesinden sorumlu tuttuğu  için öz oğlunun bile cenaze namazını kılmayan,

Bugün Fethullah Gülen denen adam bizim için ne ise kendi zamanında yaşayan Müslümanlar ve Müslümanların devleti için aynı şey olan, 

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra bütün tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasına rağmen türbesi kapatılmayıp turizme açılan,

Bağlı olduğunu(!) ve yolundan gittiğini(!), ayağının tozu olduğunu(!) söylediği peygamber; terörist, katil, uçkur düşkünü, olarak tanıtılmasına rağmen tüm dünyada "İnsan sevgisi" ile öne çıkartılıp "gönül ehli" diye takdim edilerek bağlı olduğu(!) peygamberden bile üstün tutulan,

Kendisine laf söyleyenler "Ehl-i sünnet ve İslâm düşmanı" ilan edilen,

Bu yüzden "ismet" sıfatına sahip bir "masum" kabul edilen,

Aslında ne millî ne de dînî bir kişiliği olan, en fazla kültürel bir kişilik olan, 

Aslında ne olduğu veya ne olmadığı bir çok devlet yetkilisi tarafından çok iyi biliniyor olmasına rağmen "inanç turizmi"ne olan büyük katkısından dolayı oldukça "duygusal" gerekçelerle hiç kimsenin karşı çıkmadığı, tam tersine devletin bütçesinden pay ayrılarak adına düzenlenen törenler için salonlar yapılan, yarışmalar düzenlenen, adına günler haftalar, aylar, hatta yıllar ayarlanan, 

Medîne'deki "Yeşil kubbeye" alternatif olarak Konya'daki "Yeşil türbede" yatan ve

Türbesini ziyaret edenlerin "Yarım hacı" olduğu kabul edilen zatın ta kendisidir.

Adını vermedim ama siz de tanıyor musunuz bu adamı?”

Rıza Bozdağ

17 Aralık 2017 Pazar

Kayseri

Orta ve Uzun Vadeli Hedef

Şimşek, "Orta vadeli program ile enflasyonu kalıcı olarak düşüreceklerini,

2026 yılında tek haneye düşürmeyi hedeflediklerini, işsizliğin tek haneye düştüğünü,

2023 yılında yüzde 4 büyüme hedeflerinin olduğunu,

bir diğer hedeflerinin de cari açığı kalıcı olarak aşağıya çekmek olduğunu" belirtti.

Hedefler tutar veya tutmaz ama hedef hedeftir. Önemli olan hedef koyabilmek, mücadele azmi ortaya koymak ve büyük düşünmektir.

Tutmadı mı?

Dünyanın sonu değil ki.

Bir sonraki orta vadeli programda yeni tek hane hedefi konur. Hayat devam eder. Sonunda ölüm yok ya.

Bir tanıdığımın oğlu daha küçükken bir arkadaş ona sormuştu, büyüyünce ne olacaksın diye. Çocuk hiç düşünmeden Cumhurbaşkanı demişti.

Arkadaş, bir ülkede bir tane Cumhurbaşkanı olur. O kadar kişi var. Hedefin biraz büyük değil mi? Bu kadar kişi arasında nasıl Cumhurbaşkanı olacaksın demişti de olsun, ben olacağım demişti.

Ve ben bu çocuktaki özgüvene, büyük hedefine ve zora talip oluşuna hayran kalmıştım.

Gel zaman git zaman çocuk liseyi bitirdi. Daha ötesini okuyamadı ya da okumadı.

Bir gıda sektörüne girdi. Tezgahtar olarak çalıştı.

Biraz tecrübe kazandıktan sonra babasının sayesinde küçük bir dükkan açarak kendi işletmesinin tek sahibi oldu.

Halen bu sektörde çalışıyor.

Çoluğa çocuğa karıştı.

Gördüğüm kadarıyla işi de iyi. Morali de düzgün.

Cumhurbaşkanı hedefim tutmadı diye köşesine çekilip karalar bağlamadı.

Hedefim tutmadı diye bir pişmanlığı da yok. Hayatına devam ediyor. Mutlu mu mutlu üstelik. Hem de hedef koyarken de mutluydu, şimdi de.

Oğlum Cumhurbaşkanı olamadı, koyduğu hedefi tutturamadı diye babası üzülmeye üzülmüştür ama o kadar da olsun. Herkes mutlu olacak diye bir şey yoktur.

Küçük çocuğun hedefi tutturamamasında, çocuğun daha küçükken büyük ve uzun vadeli bir hedef seçmesiydi belki de. Öyle ya kolay mı uzun vadeyi tutturmak.

Keşke uzun vade bir hedef yerine orta vade bir hedef koysaydı, belki tutardı.

20 Aralık 2023 Çarşamba

Battı Çıktı ve M. Sıdkı Bilgin *

Konya'nın ilk alt geçidinin neresi olduğu sorulsa çoğu, özellikle yeni nesil bilmez. Bunu bilse bilse eskiler bilir. Eski nesil de burayı alt geçit olarak bilmez. Çünkü bu alt geçide Konyalı Battı Çıktı adını vermiştir. Verilen anlam da uygun. Çünkü arabayla batıyorsun sonra çıkıyorsun. 

Arabaların inip çıkmasından dolayı buraya başka anlam yükleyip söylerken gülenler de var ama biz bu anlamı onlarla baş başa bırakalım.

Ne zamandır Meram Yeniyol üzerindeki Battı Çıktı adı verilen bu köprüyü yazı konusu edinmek istiyordum. Biz Battı Çıktı desek de köprünün bir resmi adı vardır. 

Bir gün o köprünün altından geçtim. Birkaç fotoğraf çektim. Köprünün bir tarafında küçük puntolarla yazılı M. Sıdkı Bilgin Alt Geçidi ismini gördüm. 

Doğrusu M. Sıdkı Bilgin ismini ilk defa duydum. O kadar da çok geçmiştim altından halbuki. Hem araçla hem de yürüyerek. 

Adı verildiğine göre eski belediye başkanlarından biri olmalı dedim. İnternet üzerinden ismi aradım. Memleket gazetesinin 2007 yılında M. Sıdkı Bilgin ile yaptığı uzun röportaj önüme düştü. Uğur Özteke’nin hazırladığı bu röportaja göre Konya’nın bu ilk alt geçidini yaptırmak bugün adını sanını bilmediğimiz M. Sıdkı Bilgin'e nasip olmuş. 

Kimdir M. Sıdkı Bilgin? 15 Mayıs 1923 doğumlu Bilgin ilkokulu Hakimiyet-i Milliye’de, ortaokulu Karma’da, liseyi Kabataş Lisesinde okuduktan sonra hukuk okumaya karar verir. İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra bir süre hakimlik yapar. Ardından istifa ederek Konya’da avukatlık yapar.

1955 yılında siyasete girer. Yapılan mahalli genel seçimlerde Belediye Meclis üyeliğine seçilir. 1958 yılına kadar encümen üyesi ve belediye başkan vekili olarak görev yapar. Belediye başkanının milletvekili seçilmesiyle birlikte 1958 yılında belediye başkanlığına seçilir.

100 bin nüfuslu Konya’da o zamanlar şehir içi toplu ulaşım yoktur. Kamyondan çevirme arabalar vardır. Yollar bozuk. Asfalt yoktur. Dere’de elektrik santrali var. Göksu yeni yapılıyor.

35 yaşında iken belediye başkanı seçilen Bilgin Demokrat Partili vekilleri yanına alarak Başvekil Adnan Menderes’in huzuruna çıkar. Nereden buldunuz bu genç adamı dediği Bilgin’i iki saat imtihan eder. Ardından Konya’yla ilgili bir brifing alır.

Sayın Bilgin Başvekil’den Konya için 10 otobüs ister. Elektrik ve Göksu işini söyler. Menderes yanındakilere gidebilirsiniz. Yalnız sen bu işleri halledince kadar burada kal, Konya’ya gitme der.

İki üç gün sonra Menderes belediye başkanını yanına çağırır: “Reis bey 10 tane otobüsünüz için Maliye Bakanlığı’na döviz emri verildi. Elektrik işi için tekrar görüşüldü, ikmal ve dağıtım işi için İller Bankası’na kredi verilmesi konusunda emir verildi.  Yolların asfalt yapılması için asfalt verilmesine de emir verildi.” der.

Konyalı Mercedes otobüslerle o zaman tanışır.

Göksu hidroelektrik santralinin ikmalini ve şehir elektrik şebekesinin tevzi ve ıslahı, şehir içi asfalt yollarına yenilerinin ilavesi, şehrin imar planına geçişinin yaptırılması ve uzun yıllar gerçekleştirilmemiş olan Ankara-Konya giriş yolunun istimlâki gibi yararlı hizmetlere imza atar. Şehir aydınlatılır, yollar asfaltlanır.

60 ihtilali ile birlikte Yassıada’da 5 ay 20 gün yatar. Suçu da Başvekil’i Konya’ya davet etmek ve Başvekil’e methiyeler düzmek.

Sıtkı Bilgin 1961 yılı yerel genel seçimlerinde bu defa Adalet Partisi’nden Belediye Meclis üyeliğine ve Belediye Başkan vekilliğine seçilir. 1977 tarihine kadar yapılan genel seçimlerde yine aynı görevlere seçilmek suretiyle takriben 20 yıl süre ile Konya Belediyesine hizmette bulunur.

Konyalının Battı Çıktı adını verdiği ilk alt geçidin inşaatı o günün imkânsızlıklarıyla bir yıl sürer. Yapımında Devlet Demir Yollarından ve Karayollarından destek alır. Buradan çıkan toprak Alaeddin Tepesine dökülür.

Daha sonraki belediye başkanları zamanında Konya’nın bu ilk alt geçidine Bilgin’in adı verilir.

Sıdkı Bilgin Konya Cemiyeti Hayriye Vakfı, Türk Anadolu Vakfı ve Büyük Koyuncu Hizmet Vakfı gibi vakıfların kuruluşunda bulunmuş, binlerce aileye para ve mal yardım yapılması ve öğrenci yetiştirmesi ve huzurevinin yaptırılması gibi çalışmalarına fahri olarak yardımcı olmuş. Aynı zamanda Selçuk Üniversitesini kurma ve Yaşatma Derneği kurucularındandır.

Konya’ya birçok hizmeti dokunan M. Sıdkı Bilgin 3 Mart 2011 tarihinde vefat eder. Allah rahmet eylesin.

*22/12/2023 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır