12 Aralık 2023 Salı

Şartlı Dindarlık

İnanan bir insanın dindar olması kadar doğal bir şey yoktur. Ki ondan da inandığını yaşaması beklenir. Söz ve eylem birlikteliği de bunu gerektirir. 

Kişi dindar olabilir, kindar olmamak şartıyla.  Çünkü dindarlık ile kindarlık aynı kaba girmez. İkisi birlikte bir kalpte taşınmaz. İkisini bir arada götürenin dindarlığı sahtedir.

Kişi dindar olabilir, dini dar olmamak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, dinin ticaretini yapmamak, dini emellerine alet etmemek şartıyla.

Kişi dindar olabilir, kaba ham softa olmamak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, dindarlıktan önce insan olmak şartıyla. Çünkü insan olmadan hiçbir şey, özellikle dindar olunamaz. Olursa da o biçim olur.

Kişi dindar olabilir, dinci olmamak şartıyla. 

Kişi dindar olabilir, fikrini ve zikrini başkasına dayatmamak şartıyla. 

Kişi dindar olabilir, söz ve eylem çelişkisi yaşamamak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, çevresine güven vermek şartıyla.

Kişi dindar olabilir, ahlakıyla örnek olmak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, çevresine eliyle ve diliyle zarar vermemek şartıyla.

Kişi dindar olabilir, karıncayı bile incitmemek şartıyla.

Kişi dindar olabilir, makam ve mevkilere yapışıp kalmamak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, nazik ve kibar olmak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, adabımuaşerete riayet etmek şartıyla.

Kişi dindar olabilir, kabalık yanına uğramamak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, güce yaslanmamak  ve güçten beslenmemek şartıyla.

Kişi dindar olabilir, çağı okumak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, insan psikolojisini bilmek şartıyla.

Kişi dindar olabilir, zamanın ruhuna uygun yaşamak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, çağa uygun davranmak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmamak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, güçsüzün yanında yer almak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, yaptıklarıyla dinini insanlara nefret ettirmemek şartıyla.

Kişi dindar olabilir, ezikliğinin hıncını başkasından çıkarmamak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, etrafına huzur ve selamet vermek şartıyla.

Kişi dindar olabilir, kafasını kuma gömmemek şartıyla.

Kişi dindar olabilir, muhafazakar olmamak ve modern olmak şartıyla.

Kişi dindar olabilir, yaşadığı çağda yaşamak şartıyla...

Bu şartları yerine getiremiyorsan, Allah rızası için dindar olma.

11 Aralık 2023 Pazartesi

Mehmet GÖRMEZ'den Notlar

Bu yazımda, kendisinde farklı bir devlet ve din adamı kimliği gördüğüm, hadis alanında uzmanlaşmış, entelektüel birikime sahip, görüşlerine değer verdiğim, naif mi naif Mehmet Görmez’den alıntılara yer vereceğim:

Pakistan’da bir hadis enstitüsünü ziyaret ettim. Binlerce öğrenci Ebû Davud’dan taharet (temizlik) konulu hadis ezberliyor, sular seller gibi okuyor. Lakin enstitüde abdest alacak temiz bir yer bulamadım.

Abdest alınan yerin tavanında misvaklar sallanıyordu. Dehşete düştüm.

Hac sırasında, kızımın fotoğrafını çekerken birkaç polis geldi, makineyi aldı, filmi çıkarıp attı. Neden yaptınız, dedim. Haram dedi, hadis var, dedi. Her resim haram mı, dedim; evet dedi. Cebimden riyal çıkardım Kral Fahd’ın resmini gösterdim. “O başka” dedi.

Hadis ve sünnet bir taklit ve kopyalama değildir. Peygambere tâbi olma meselesidir. Şekli olarak taklit etmenin bir kıymeti yoktur.

Hadis ve sünneti bir külliyat olarak değerlendirecek vasıfta olmayanların değerlendirmeleri, ilmen muteber değildir. 

Bilgiye ulaşmanın kolaylaşmasıyla ve dijital imkanların etkisiyle, bir sokak fıkhı oluştu. Akademisyenler bile artık sokak baskısı altında yorum ve değerlendirme yapıyor.

Risaleti rivayetle, Resulü râvi ile bir tutmamak lazım.

İncili çoğalınca, Hristiyanlığın başına gelenler, oryantalistler için ilham kaynağı oldu. Hadis ve sünnet işine girdiler. Bu mevzudan ümmet içinde ihtilaflar yeşertmeyi planladılar. İngiliz şirketleri Hindistan’da hadis kitabı basmaya ciddi para aktardı.

Hadisler, 3 asırlık hafızasıdır İslam tarihinin. Peygamberi, ashabı, tabiini; olayları, mekanları, toplumsal faaliyetleri bulursun orada. Bu, muazzam bir birikimdir. Hadisi devre dışı bırakınca, hafızamızdan da oluruz.

Hadis usulü öğrenmeden hadisleri değerlendirmek sakıncalı bir durumdur. Ciddi bir “usul” sorunu var.

• IŞİD, fiten hadislerinden ortaya çıkmıştır.

Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ

Gassal Önünde Meyyit Olmak

İmam hatiplilerin ve ilahiyatçıların hakim olduğu, her konuda söz sahibi olduğu, devletin tüm kurumlarında bu okul mezunlarının öncelikli olarak atandığı ve üst yönetici olarak görevlendirildiği bir dönemi yaşıyoruz. Kısaca her bir köşe başında ya bunlar var ya bu kaynaktan beslenmiş insanlar var ya da zamanın ruhuna uygun görünenler var. 

İçlerinde aldığı görevi hakkıyla yerine getirenler olduğu gibi ağzına yüzüne bulaştıranların da sayısı azımsanmayacak kadar çok. 

Bu kesim sosyal medyada da çok aktif. İçlerinde güzelce yazıp çizenler olduğu gibi trollük yapan, millete ayar veren, farklı düşünce sahiplerini mimleyen, onları jurnalleyen bir kesim de var. 

İçlerinde nazik ve kibar olanlar, görüşlere saygı gösterenler olduğu gibi büyük çoğunluğunun ağzı bozuk. Yazıp çizdiğini ve paylaştığını gören, önceleri şok üstüne şok yaşadı. Sonra şaşkınlıkları gitti. Bunların her bir yaptığına şaşırmıyorum ve her şeyi bekliyorum diyenlerin sayısı arttıkça arttı. 

Kısaca imam hatip ve ilahiyat mezunlarının genelini tenzih ederek bu iki okul mezunları arasında şımarıklığı ve had bilmezliği gözlerden kaçmayan, güce sırtını dayayan bir kesim türedi. 

Tutmuşlar köşe başlarını. Almışlar ellerine gücü ya da yaslanmışlar güce. Geçmiş ezikliklerini, horlanmışlıklarını insanların üzerine boca ediyorlar. 

Sanırsın ki tüm doğru kendi savundukları fikirden ibaret.

Hayata at gözlüğüyle bakıyorlar.  

Kendilerini mükemmel görüyorlar. 

Gücün yaptığı, yapamadığı her ne var ise onu savunmayı, gerekçelendirmeyi, karşı çıkanlara saldırmayı marifet biliyorlar.

Buraya kadar tamam. Ama burada kalmıyorlar. Diğer imam hatip ve ilahiyat mezunlarının da kendileri gibi olmasını, kendileri gibi düşünmesini, kendileri gibi tercih yapmasını istiyorlar. Çünkü onlara göre bir imam hatipli, bir ilahiyatçı farklı düşünemez, farklı bir siyasi partiye yönelemez, dini konularda geleneği çiğneyemez, yeni fikirlere yönelemez, bir eleştirisi varsa bunu kol kırılıp yen içinde kalacak şekilde yapmalıdır ya da vardır bir hikmeti demelidir. Asla başkasına prim vermemelidir. Çünkü maazallah bu güç ve imkan başkasının eline geçerse, neler yapmazlar neler. O yüzden elleri mahkum kendileri gibi olmaya.

Yine bunlara göre kazanımlar yok olmamalı.

Daima ve ölümüne destek vererek dik duruş sergilenmeli.

Herkese anladığı dilden konuşmalı. Çünkü eski pısırık kişiler değiliz. Biz bir gücüz artık. Karşımıza çıkanı ezip geçecek güçteyiz. O yüzden karşı tarafa şirin görünmeye hiç gerek yok.

Çoğunluğun antipatisini kazanan bu kesim, ne olup bittiğini, dışarıya nasıl bir görüntü verdiklerini bilmiyorlar mı?

Kafalar kuma gömülü olduktan sonra kendilerini mükemmel gördükten sonra hayata at gözlüğüyle baktıktan sonra kendilerini bu davanın yılmaz savunucusu gördükten sonra nasıl görebilsinler, değil mi?

Gassal önünde meyyit olmanı istiyorlar kısaca.

Bu tipler de bilsinler ki toplumun önemli bir kesimi nezdinde yaptıklarınızla ve verdiğiniz görüntüyle karizmayı çizdirdiniz hatta sıfırlandınız. Ama bunu görmeniz mümkün değil. Çünkü görecek göz yok. Zira basiret ve ferasetinizi kaybettiniz. Kısaca intihar ettiniz.