İmam hatiplilerin ve
ilahiyatçıların hakim olduğu, her konuda söz sahibi olduğu, devletin tüm
kurumlarında bu okul mezunlarının öncelikli olarak atandığı ve üst yönetici
olarak görevlendirildiği bir dönemi yaşıyoruz. Kısaca her bir köşe başında ya
bunlar var ya bu kaynaktan beslenmiş insanlar var ya da zamanın ruhuna uygun
görünenler var.
İçlerinde aldığı
görevi hakkıyla yerine getirenler olduğu gibi ağzına yüzüne bulaştıranların da
sayısı azımsanmayacak kadar çok.
Bu kesim sosyal
medyada da çok aktif. İçlerinde güzelce yazıp çizenler olduğu gibi trollük
yapan, millete ayar veren, farklı düşünce sahiplerini mimleyen, onları
jurnalleyen bir kesim de var.
İçlerinde nazik ve
kibar olanlar, görüşlere saygı gösterenler olduğu gibi büyük çoğunluğunun ağzı
bozuk. Yazıp çizdiğini ve paylaştığını gören, önceleri şok üstüne şok
yaşadı. Sonra şaşkınlıkları gitti. Bunların her bir yaptığına şaşırmıyorum
ve her şeyi bekliyorum diyenlerin sayısı arttıkça arttı.
Kısaca imam hatip ve
ilahiyat mezunlarının genelini tenzih ederek bu iki okul mezunları arasında
şımarıklığı ve had bilmezliği gözlerden kaçmayan, güce sırtını dayayan bir
kesim türedi.
Tutmuşlar köşe başlarını.
Almışlar ellerine gücü ya da yaslanmışlar güce. Geçmiş ezikliklerini, horlanmışlıklarını
insanların üzerine boca ediyorlar.
Sanırsın ki tüm doğru
kendi savundukları fikirden ibaret.
Hayata at gözlüğüyle
bakıyorlar.
Kendilerini mükemmel
görüyorlar.
Gücün yaptığı, yapamadığı
her ne var ise onu savunmayı, gerekçelendirmeyi, karşı çıkanlara saldırmayı marifet
biliyorlar.
Buraya kadar tamam. Ama
burada kalmıyorlar. Diğer imam hatip ve ilahiyat mezunlarının da kendileri gibi
olmasını, kendileri gibi düşünmesini, kendileri gibi tercih yapmasını istiyorlar.
Çünkü onlara göre bir imam hatipli, bir ilahiyatçı farklı düşünemez, farklı bir
siyasi partiye yönelemez, dini konularda geleneği çiğneyemez, yeni fikirlere yönelemez,
bir eleştirisi varsa bunu kol kırılıp yen içinde kalacak şekilde yapmalıdır ya da
vardır bir hikmeti demelidir. Asla başkasına prim vermemelidir. Çünkü maazallah
bu güç ve imkan başkasının eline geçerse, neler yapmazlar neler. O yüzden elleri
mahkum kendileri gibi olmaya.
Yine bunlara göre kazanımlar
yok olmamalı.
Daima ve ölümüne destek
vererek dik duruş sergilenmeli.
Herkese anladığı dilden
konuşmalı. Çünkü eski pısırık kişiler değiliz. Biz bir gücüz artık. Karşımıza çıkanı
ezip geçecek güçteyiz. O yüzden karşı tarafa şirin görünmeye hiç gerek yok.
Çoğunluğun antipatisini
kazanan bu kesim, ne olup bittiğini, dışarıya nasıl bir görüntü verdiklerini bilmiyorlar
mı?
Kafalar kuma gömülü olduktan
sonra kendilerini mükemmel gördükten sonra hayata at gözlüğüyle baktıktan sonra
kendilerini bu davanın yılmaz savunucusu gördükten sonra nasıl görebilsinler, değil
mi?
Gassal önünde meyyit olmanı istiyorlar kısaca.
Bu tipler de bilsinler ki toplumun önemli bir kesimi nezdinde yaptıklarınızla ve verdiğiniz görüntüyle karizmayı çizdirdiniz hatta sıfırlandınız. Ama bunu görmeniz mümkün değil. Çünkü görecek göz yok. Zira basiret ve ferasetinizi kaybettiniz. Kısaca intihar ettiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder