30 Nisan 2023 Pazar

Banal Mitingler

Televizyonun olmadığı, olsa da tek kanallı devlet televizyonunun olduğu, bu televizyonun siyasi partilere yeterince yer vermediği, İnternet ve YouTube gibi iletişim yollarının olmadığı yıllarda, seçim çalışması için siyasi parti liderlerinin il, ilçe dolaşarak miting yapmasını anlarım. Çünkü seçmenin ayağına giderek görücüye çıkması, kendisini ve partisini tanıtması ve vaatlerini anlatması için mutlaka seçmenin karşısına çıkması gerekirdi.

Bu dönemde seçmen için de mitingler ilgi çekici gelir, oyunu vereceği partisinin mitingine katılır, can kulağıyla parti liderinin sözlerine kulak verirdi. Parti lideri gittiği her ilde aynı şeyleri söylese de söz ve vaatler ilgi çekerdi. Çünkü başka ildeki konuşmadan kimsenin haberi olmazdı. 

Yaşadığımız bu dönemde ise devlet televizyonlarının dışında sayısını bilemeyecek kadar çok kanalın olduğu, bazı kanallar bazı siyasilere kapalı olsa da her siyasinin konuşmasının tamamını veren kanalların olduğu, YouTube ve sosyal medya aracılığıyla tüm seçmenlere ulaşılabildiği, miting konuşmalarının baştan sona televizyonlarda canlı verildiği günümüzde ise siyasi parti liderlerinin il il dolaşarak miting yapması bana garip geliyor.

Üstelik her ilde yapılan mitingin konuşması aynı anda bazı kanallar tarafından verilince, liderler üç aşağı beş yukarı her gittiği ilde aynı şeyleri söylediği için parti liderinin ne söyleyeceği mitinge katılanlar tarafından çok da ilgi çekmiyor.

Buna rağmen bu devirde hala niçin miting yapılır, inanın anlamış değilim.

Mitingden maksat, seçmene kendini ve partisini duyurmak, yapacaklarını anlatmak değil mi? Bunu da günümüz teknolojisi ile anlatmak çok kolaydır.

Buna rağmen hala eski alışkanlık mitingleri bir propaganda aracı olarak görmek ve bunu devam ettirmek bana çok banal geliyor.

Ayrıca her miting bir maliyet, masraf ve külfettir.

Mitinglerin şehrin en işlek yerinde yapıldığı göz önüne alınırsa, mitingin yapılacağı vaktin öncesinden ve sonrasına kadar mitinge giden yolların araç trafiğine kapanması demek, şehrin trafiğinin felç olması, araçların alternatif yollara yönlendirilmesi demektir. Bu da o şehirde yaşayanlara ve o gün miting bölgesinde işi olanlar için bir ezadır, işlerin aksamasıdır.

Gürültü ve görüntü kirliliğidir. 

Mitingin yapıldığı ilin güvenlik kuvvetlerinin teyakkuza geçmesi, polislerin izninin kaldırılması, o ilin polisi yeterli değilse, çevre illerden polis ve bariyer takviyesi demektir. Bu da devlete maddi bir yüktür.

Mitinge daha fazla katılımın olması için o ilin ilçe ve köylerinden katılımın dışında yakın çevre illerden il başkanlıklarının organizesiyle otobüslerin kaldırılması da milli servetin heba olmasıdır.

Hiç mi miting yapılmasın? Bence hiç yapılmasın. Yapılacaksa da gövde gösterisi anlamında sembolik birkaç ilde yapılabilir ya da anketlerde oy düşüklüğü görülen illerdeki seçmeni etkilemek amacıyla bazı illerde olabilir. Ötesi gereksizdir. Beyhude çabadır. Genel başkanların kendisini yormasıdır. Unutulmasın ki hiçbir seçmen mitinge göre oy tercihini değiştirmez.

Efsane Olmanın Yolu

Ali Bardakoğlu, bir dönem Diyanet İşleri Başkanı olarak görev yaptı. Bir dönem daha uzatalım teklifine "Yapılması gerekenleri dönemimde yaptım. Bir dönem daha bu görevimi yaparsam, kendimi tekrar olur" diyerek uzatma teklifini kabul etmedi.

Mehmet Görmez, Ali Bardakoğlu’nun ardından DİB’e başkan oldu. Başarılı bir dönemin ardından ikinci uzatması bitmeden emekliliğini isteyerek başkanlığı bıraktı.

Ferruh Bozbeyli, genç yaşta vekil olmuş, TBMM başkanı olmuş, başkanlığı bırakarak bir grup arkadaşıyla birlikte kurdukları yeni partiye katılmış, istememesine rağmen partisi onu parti genel başkanlığına getirmiş. Partisi girdiği ilk seçimde başarılı olamayınca genel başkanlığından istifa ederek genç yaşta aktif siyaseti bırakmıştır. 

Erdal İnönü, vekil ve ana muhalefetin genel başkanı iken genel başkanlık yarışını kaybettiği için aktif siyaseti bırakmıştır. 

Halit b. Velit, İslam'ın ünlü ve önemli komutanlarından. 100 kadar savaşın komutanlığını yapmış. Girdiği hiçbir savaşı kaybetmemiş. Herkeste başta Halit'in olduğu savaş kaybedilmez, yokluğunda savaş kaybedilir anlayışı hakim olmuş. Savaşlarda orantısız güç kullanmasıyla da tanınan, ünlü, önemli ve vazgeçilmez komutanı, Hz Ömer inisiyatif alarak savaş esnasında komutanlıktan almış, yerine daha genç birini komutan atamıştır. Bu savaş Halit’siz kazanılmıştır. Bu inisiyatifle birlikte Halit’in alternatifsizliğine son verilmiş, Halit’siz de savaşın kazanılabileceği halka  gösterilmiştir.

Dört tane örnek verdim. Daha başka örnekler de verilebilir. Yalnız bu konuda vereceğimiz örnek sayısı fazla değil.

İkinci uzatmayı kabul etmeyip eski görevine dönen Ali Bardakoğlu, duruşu, kişiliği ve yaptıklarıyla adından hala söz ettiriyor. Yani yok olup gitmedi. Kubbede hoş bir seda bıraktı.

Mehmet Görmez, emekliliğinin ardından köşesine çekilmedi. Yaptığı görüşme, konuşma ve icraatlarıyla adından hala söz ettiriyor.

Siyasete atılıp da birkaç dönem vekillikten veya genel başkanlıktan sonra köşesine çekilen fazla siyasi hatırlamıyorum. Başarılı olsa da olmasa da vekil olmaya çalışan, yürümekte zorlanmasına rağmen genel başkanlığı bırakmayan nice siyasileri biliriz. Ferruh Bozbeyli ve Erdal İnönü bu konuda iki istisnadır. Bu ikilinin diğer siyasilerden bir farkı daha var. O da siyaseten başarılı olamayınca veya genel başkanlığı kaybedince başarısız oldum diye siyaseti bırakmalarıdır. Bir dönem siyasette iz bırakan bu ikili hakkında kimsenin olumsuz bir şey söylediğini hatırlamıyorum.

Halit, görevden el çektirilmeyip savaşlarda ordu komutanı olarak göreve devam etseydi, belki bir gün komutanı olduğu savaşı kaybedecek ve halk nezdindeki efsanesi de yok olacaktı. Ki Halit b. Velit komutanlıktan alındıktan sonra da nefer olarak savaşlara katılmış, komutanlıktan alınmasına rağmen halk nezdinde efsanesi devam etmiştir.

Örneklerle vermek istediğim mesaj, kimse bulunduğu yerde ilanihaye durmamalı. Koltuğa ve makama yapışıp kalmamalı. Kendisini alternatifsiz ve bulunmaz Hint kumaşı gibi görmemeli veya böyle göstermemeli. Yapacaklarını yapıp ettikten sonra yenilgi yüzü görmeden ve daha fazla yıpranmadan, güçlü ve kudretliyken deruhte ettiği görevi bir başkasına bırakarak işi tadında ve kıvamında bırakmalı. Zira çoğu zarar azı karar olmalı. Böyle olursa, kişiler yaptıklarıyla efsane olurlar, unutulmazlar listesinde yerlerini alırlar.

29 Nisan 2023 Cumartesi

Din İstismarcılığı

Bir ülkenin içeride ve dışarıda yönetilmesidir siyaset. Birilerinin eliyle yapılması lazım. Seçimler de bunun için yapılıyor. Kim daha fazla oy alırsa ülkeyi bir beş yıl yönetme hakkına sahip oluyorlar.

Bir seçime giderken seçmenin oyunu almak ve onları ikna edebilmek için partilerin kendilerini ifade etmesi, yapacaklarını anlatması demokrasinin gereğidir. 

İyi olanın kazanması istenen bu yarışın eşit şartlarda olması, rakiplerinin birbirini kötüleme yerine kendilerini ifade etmeleri, birbirlerine karşı centilmen olmaları, ağızlarını bozmamaları siyasilerden beklenen davranışlardır.

Siyasilerin uzak durması gereken alanlardan bir tanesi de din ve dince kutsal sayılan değerlerdir. Bu değerleri siyasete malzeme yapmamaları gerekir. Din ticareti, din siyaseti, din silahı ve din istismarı diyebileceğimiz bu durum eşit şartlarda olması gereken siyasetin önündeki en büyük engeldir. Bu değerleri üç beş oy uğruna emellerimize alet etmek ve meze yapmak bu dine ve dinî değerlere yapılabilecek en büyük kötülüktür. Hiç kimsenin bu değerleri malzeme hakkı yoktur.

Din ve dini değerleri işimize, aşımıza, siyaset ve ticaretimize alet etmeden yapmamız gereken siyaset maalesef bu konuda iyi bir sınav vermemektedir. Bazı siyasiler geçmişten günümüze yanlarına din silahını alarak siyaset yapmışlardır:

Miting meydanlarında Kur'an hediye edilip öpülmesi,

Miting meydanında seccade hediye edilmesi ve bu seccade ile şükür namazı kılacaklarının ifade edilmesi,

Kendilerine oy vermeyenlerin patates dininden olduklarının söylenmesi,

Bu seçim sonucunu şampanya patlatarak açanların ile şükür namazı kılacaklarının seçiminin olacağının ifade edilmesi,

Siyasi figürlerin din bilgisinin ve inancının sorgulanması, Fatiha’yı bilmez denmesi,

Cami havlularında konuşma yapılması,

Dini tekeline alıp başkasına layık görmemesi,

Bize oy vereceklerini cennete gidecek denmesi,

Siyasi liderlerini peygamberle eşdeğer gören açıklamalar yapılması,

Bunlar gelirse imam gariplere yeniden kat sayı getirir denmesi,

Başörtülüleri devlet kademesine girdirmezler denmesi vs.

Bu ve benzeri açıklamaları bazen partileri trolleri bazen yetkili kişiler söyleyebiliyor.

Bunlar hoş şeyler değil. Siyasette olmaması gerekir. Siyasiler yaptıkları, konuşmaları ve vaatleriyle değerlendirilmesi lazım. Kimse inancından dolayı ne yargılanır ne tan edilir. Türkiye din üzerinden yapılan ucuz siyaseti bir tarafa bırakıp ülkenin çözüm bekleyen sorunlarına eğilmeli artık. Unutmayalım ki herkesin inancı kendisinedir.