10 Nisan 2023 Pazartesi

Sevgi ve Nefrette Aşırılık

Din her konuda ölçülü olmayı, ifrat ve tefritte olmamayı emrettiği gibi sevgi ve nefrette de aşırı gitmemeyi tavsiye eder. Aşırı sevgi ile aşırı nefret birbirinin karşıtı ise de birbirinden beslenir ve aynı amaca hizmet eder.

Aşırı sevgi aşk gibidir. İnsanın aklını başından alır. Duyguları aklın önüne geçirir. Bu da sağlıklı düşünmenin önündeki en büyük engeldir. 

Kişi sevdiğine aşk derecesinde bağlı olduğundan gerçekleri göremez. Gerçekleri halının altına süpürür. Çünkü görür gözü görmez, işitir kulağı işitmez olur. 

Hayata taraflı bakar, objektif bakamaz. Bakış açısı daralır. 

Hayatı sevdiğinden ibarettir. Onunla yatar, onunla kalkar. Sevdiğinin sözü yol haritasıdır.

Sevdiğine söz söyletmez. Söyleyeni düşman beller. İletişimi keser, mesafe koyar. Nankör ilan eder.

Sevdiğini seveni sever, sevmeyeni düşman bilir ve sevdiğinin rakipleriyle korkutur onları.

Sevdiğinin her yaptığında bir hikmet arar ve sevdiğini hep haklı görür. Doğru, sevdiğinin doğru dediği; yanlış, sevdiğinin yanlış dediğidir.

Olgularla değil, algılarla yaşar. 

Kendisine ait bir başarısı ve söyleyeceği yoktur. Sevdiğinin başarısı onun başarısıdır.

Sevdiğinin başarısız olmasını aklının ucundan bile geçirmez. Sevdiği kazara kaybederse hayatın bir anlamı kalmaz.

Aşırı nefret de aşırı sevgi gibidir. Nefret ettiği kişi onun için şeytan mesabesindedir, her daim kötüdür ve başı ezilmelidir. İlgili kişi ağzıyla kuş tutsa, onu sırtında taşısa dahi fayda etmez. Söylediği doğru bile olsa onun için bir anlamı yoktur.

Verdiğim örnekler, günümüzde çoğu kimsede ayniyle vaki gördüklerimizdir. İşin ilginci, bu tip kimseler aşırı sevgi ve nefret üzere olduklarını da kabul etmiyorlar, kendilerini makul görüyorlar.

Aşırı sevgi ve aşırı nefret hali yaşayanların kendileri kabul etmese de verdikleri görüntü, bir feraset ve basiret bağlanması, bir akıl tutulması yaşadıklarını gösteriyor. Bu hal üzere olanlar kendilerini sorgulamayınca bir ifrat ve tefrit hali üzere olduklarını, aşırı uçlarda gezindiklerini de bilmiyorlar. Bir denge tutturmadan hayatlarına böyle devam ediyorlar.

Hoşlarına gidiyorsa bu gittikleri yolu devam ettirsinler. Yalnız gittikleri bu yolun, İslam’ın emri olan orta ümmete, itidale, orta yola, ölçülü ve dengeli olmaya terstir.

9 Nisan 2023 Pazar

Beddua

Beddua, her tarafa giden; isabet ettiğini yaralayan, onda onulmaz yaralar açan, öldürmekten beter eden ve öldüren ok gibidir. Bu ok,

-bazen beddua edileni bulur,

-bazen beddua edeni bulur,

-bazen de askıda kalır, isabet edeceği kişiyi ve günü bekler.

Beddua haksız yere yapılmış ve her kim olursa olsun, insan onurunu zedeliyorsa beddua edilene isabet etmeden, rutin hayatına devam eder ve açından kimse ölmez ve “geber”mez. Çünkü rızkı veren Allah’tır. 

Haksız ve onur kırıcı bu beddua, nereye gider? Döner sahibini bulur. Bunun sonucunda beddua sahibi ya ölür ya da işini/koltuğunu kaybeder. İşini veya koltuğunu kaybetmek, gücünü koltuktan alan kibir budalaları için ölümden beterdir zaten. Koltuk altından kayınca ha yaşamış ha ölmüş fark etmez onun için.

Böyle bedduaya ben kime niyet, kime kısmet derim.

Sen sen ol, beddua ederken dikkatli ol!  Yoksa başına iş açmış olursun.

En iyisi ağzı bedduaya alıştırmamaktır. Herkes hakkında iyi dileklerde bulunmak ve hayırlısını istemektir. Kişi hakkında hayır dilemek istenmiyorsa, içine atıp sessizliğe bürünmek ve o kimseyi Allah’a havale etmek en erdemlice olsa gerek.

Soğan Nelere Kadirmiş Meğer!

 Canan Karatay’ın soğanla ilgili;

1.İçerdiği kuarsetin adlı antioksidan sayesinde yumurtalık, kolorektal gibi kanser türlerine yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olduğu, 

2. Kuarsetin, alerjik reaksiyonlara yol açan histaminin bağışıklık hücrelerinde salınımını engellemesine yardımcı olduğu, 

3. Astım veya alerjik problemleri olan kişilerde bağışıklığı desteklemeye yardımcı olduğu, 

4. İçeriğindeki kükürt kan inceltici etkisi göstererek kalp kriziyle inme riskini artıran plateletlerin birikimini önlediği, 

5.Soğandan alınan kükürdün hipertansiyon başlangıcını geciktirme ve azaltmaya yardımcı olduğu,

açıklamalarını okuyunca, sen neymişsin be soğan! Neleri önlemeye kadirmişsin böyle demekten kendimi alamadım. Meğerse başlı başına bir ilaç ve koruyucu hekimlik görevi yapıyormuş yerin bitirdiği dedim.

Siz soğanın faydalarını belki biliyordunuz ve gereğini yapmışsınızdır. Ben ise bu bilgileri ilk defa öğreniyorum. Soğanla ilgili tek bildiğim, yemeklerin onsuz pişmediği, salatalara doğrandığı, verdiği acıyla birlikte iştah açmak için yemeklerin yanına kesildiği; misafirliğe, camiye ve toplum içerisine gidileceği zaman kokusundan başkası rahatsız olmasın diye olur olmaz yenmediği. Nereden bilebilirdim bu acı nimetin hastalıkları önleyici bir ilaç olduğunu. Yaşım altmış olsa da öğrendim. Öğrenmenin yaşı yoktur dedikleri bu olsa gerek.

Kurban olduğum, evreni yaratırken şifa kaynaklarını da vermiş. Alın kullanın, yeterince yiyin, için, tüketin. Yeter ki tabiatı okumayı, anlamayı ve faydalanabilmeyi bilin demiş. Dert ve hastalık varsa tedavisini de doğal yoldan vermiş meğer. Nimetleri saymaya kalksanız, sayamazsınız ayeti bir kez daha kendini göstermiş oldu. Her yönüyle olduğu gibi sırf bu yönüyle bile verdiği nimetlere ne kadar teşekkür etsek azdır.

Yine soğanın faydalarına dair bu açıklamalar bana başka şeyleri de düşündürdü. Bu soğanın hiçbir ürüne ve yerin bitirdiklerine kaç yıldır zam şampiyonluğunu niçin kaptırmadığını anlamış oldum. Arz talep meselesi ne de olsa. Demek ki soğanın ne olduğunu bilenler, bundan yararlanmak için almış da almış. Almakla da kalmamışlar. Yemiş de yemişler. Alacakları olsun. Söylemediler bana bunu. Her derde deva. Soğanın var mı başkasına ne hacet demediler.

Bu vesileyle acı soğanımızı yeriz diyenleri de yazdım bir kenara. Meğerse ağızlarının tadını biliyorlarmış.

Çölde bıldırcın eti ve kudret helvasına isyan bayrağı açıp “Hani bir zamanlar, 'Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız, yeter artık bizim için Rabbine dua et de bize yerin yetiştirdiği şeylerden; sebzesinden, kabağından, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından çıkarsın.' dediniz” ayeti ile soğan isteyen Yahudilere aşk olsun! Ağızlarının tadını biliyorlarmış da kudret helvasına ve bıldırcın etine yerin bitirdiklerini tercih etmişler ve ille de soğan ille de soğan demişler.

Son sözü de hayat pahalılığında zirveyi emsallerine bırakmayan ve gündemden hiç düşmeyen soğan için “Biz soğan ve patatese ülkeyi satmayız diyenlere gelsin. Patatesi bilmem ama soğan deyip de geçmesinler. Çünkü soğan tek başına bir servet bir hazine. Tamam ülke satılmasın. Zira başka ülkemiz yoktur ama böyle diyerek de soğanı küçümsemeyin. Zira soğan yabana atılamaz bir nimettir.