Her seçim öncesi olduğu gibi yine
atmosferi yüksek bir seçim süreci yaşıyoruz. Hangi ittifak kazanır hangisi
kaybeder bilmiyorum. Bunun kararını seçmen verecek. Sonuç ne olursa olsun,
ülkemiz için hayırlı olması en büyük dileğimdir. Yalnız cumhurbaşkanlığı
seçiminin ilk turda tamamlanması yine dileklerim arasında. Çünkü ikinci tura
kalması demek, ülkenin bir iki hafta daha seçim gerilimi yaşaması,
belirsizliğin bir iki hafta daha sürmesi hem de ikinci sandıkla beraber
devletin sırtına yeni mali külfetin yüklenmesi demektir. Bu açıdan seçmenin ilk
turda bitecek şekilde tercihini belirlemesinde fayda var.
Demokrasinin bir gereği olan seçimleri
bir şenlik havası haline getirmek, rekabeti bir fazilet yarışı olacak şekilde
yürütmek için başta siyasiler olmak üzere herkesin üzerine büyük görevler
düşüyor. Bunun için,
Siyasi parti liderleri gerilimi
düşürecek açıklamalar yapmalı,
Rakiplerini eleştirmeli ama belden
aşağıya vurmayacak şekilde seviyeyi korumalı, kırıcı ve incitici olmamalı, işi
ve süreci birbirlerinin yüzüne bakamayacak noktaya getirmemeli.
Partiler yaptıklarını,
yapacaklarını, sorunlara yönelik çözüm önerilerini anlatmalı. Siyasetlerini
korku üzerine ve rakiplerini kötüleme üzerine kurmamalı.
Hangi ittifak veya parti olursa
olsun, vekil seçiminde partisine ve ülkeye katma değer üretecek adaylara
listesinde yer vermeli.
Siyasetimize centilmenlik hakim
olmalı. Birbirlerine başarı dilemeli. Sonucun ülkeye hayırlı olmasını
hissettirmeli. Kazansa da kaybetse de herkes sonuca katlanmalı ve tahammül
etmeli. Taraftarlarına da sükunet telkin etmeli.
Parti veya ittifaklarını sosyal
medya üzerinden destekleyen amatör siyasi figürlere gelince, bunlar sosyal
medyayı siyaset arenasına döndürenlerdir. Fitili ateşlenmiş gerilimi
artırmaktadırlar. Bu yaptıklarıyla ülkenin geleceğine dinamit koyuyorlar ve
sosyal barışı bozuyorlar.
Ülkesini ve bu ülkenin geleceğini
düşünen seçmene yaraşan, hakemlik rolünü sandığa saklamasıdır. Sosyal medyadan
herkese ayar vererek, baskı yaparak, farklı tercih, yorum ve eleştirilere
tahammülsüzlük göstererek siyaset yapılmaz. Bıraksınlar bu işi partilerinin
yetkili organlarına. Partileri için kalp ve gönül kırmaya değmez. Bu ülke
hepimizin. Trol ve taraftarların siyasi tercihleri kadar her seçmenin tercih
hakkı vardır. Ülkeyi düşünüyorlarsa, demokrasiye bir nebze inanıyorlarsa,
ötekileştirici ve dışlayıcı üslubu terk etmeliler. Unutmasınlar ki insanları yıldırarak,
onları baskı altına alarak hiçbir seçmenin görüşü değişmez. Bu yüzden sonu
gerilim olan beyhude çabadan vazgeçmeliler. Hırçınlık, kızgınlık,
tahammülsüzlük ancak kendi küplerine zarar verir.
Partilere ve sempatizanlarına düşen,
kişi ve parti siyasetinden ziyade bir yönetim kültürü oluşturacak ilke ve prensip
siyasetine söz ve eylemlerinde yer vermektir. Herkesin kabul edebileceği bir yönetim
kültürü oluşturmak bu ülkeye yapılacak en büyük iyiliktir. Böyle bir kültürden hepimiz
yararlanırız. Bu kültürün ardından seçim ve siyasetin yüksek gerilimi düşecektir.
Gerilim düşünce herkes işine ve gücüne zaman ayıracak ve önünü görecektir.
Ülkemizi seviyorsak, gelin hepimiz bu konuda payımıza düşeni yapalım.