24 Mart 2023 Cuma

Yüksek Gerilime Veda Zamanı

Her seçim öncesi olduğu gibi yine atmosferi yüksek bir seçim süreci yaşıyoruz. Hangi ittifak kazanır hangisi kaybeder bilmiyorum. Bunun kararını seçmen verecek. Sonuç ne olursa olsun, ülkemiz için hayırlı olması en büyük dileğimdir. Yalnız cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda tamamlanması yine dileklerim arasında. Çünkü ikinci tura kalması demek, ülkenin bir iki hafta daha seçim gerilimi yaşaması, belirsizliğin bir iki hafta daha sürmesi hem de ikinci sandıkla beraber devletin sırtına yeni mali külfetin yüklenmesi demektir. Bu açıdan seçmenin ilk turda bitecek şekilde tercihini belirlemesinde fayda var. 

Demokrasinin bir gereği olan seçimleri bir şenlik havası haline getirmek, rekabeti bir fazilet yarışı olacak şekilde yürütmek için başta siyasiler olmak üzere herkesin üzerine büyük görevler düşüyor. Bunun için,

Siyasi parti liderleri gerilimi düşürecek açıklamalar yapmalı, 

Rakiplerini eleştirmeli ama belden aşağıya vurmayacak şekilde seviyeyi korumalı, kırıcı ve incitici olmamalı, işi ve süreci birbirlerinin yüzüne bakamayacak noktaya getirmemeli. 

Partiler yaptıklarını, yapacaklarını, sorunlara yönelik çözüm önerilerini anlatmalı. Siyasetlerini korku üzerine ve rakiplerini kötüleme üzerine kurmamalı. 

Hangi ittifak veya parti olursa olsun, vekil seçiminde partisine ve ülkeye katma değer üretecek adaylara listesinde yer vermeli. 

Siyasetimize centilmenlik hakim olmalı. Birbirlerine başarı dilemeli. Sonucun ülkeye hayırlı olmasını hissettirmeli. Kazansa da kaybetse de herkes sonuca katlanmalı ve tahammül etmeli. Taraftarlarına da sükunet telkin etmeli. 

Parti veya ittifaklarını sosyal medya üzerinden destekleyen amatör siyasi figürlere gelince, bunlar sosyal medyayı siyaset arenasına döndürenlerdir. Fitili ateşlenmiş gerilimi artırmaktadırlar. Bu yaptıklarıyla ülkenin geleceğine dinamit koyuyorlar ve sosyal barışı bozuyorlar. 

Ülkesini ve bu ülkenin geleceğini düşünen seçmene yaraşan, hakemlik rolünü sandığa saklamasıdır. Sosyal medyadan herkese ayar vererek, baskı yaparak, farklı tercih, yorum ve eleştirilere tahammülsüzlük göstererek siyaset yapılmaz. Bıraksınlar bu işi partilerinin yetkili organlarına. Partileri için kalp ve gönül kırmaya değmez. Bu ülke hepimizin. Trol ve taraftarların siyasi tercihleri kadar her seçmenin tercih hakkı vardır. Ülkeyi düşünüyorlarsa, demokrasiye bir nebze inanıyorlarsa, ötekileştirici ve dışlayıcı üslubu terk etmeliler. Unutmasınlar ki insanları yıldırarak, onları baskı altına alarak hiçbir seçmenin görüşü değişmez. Bu yüzden sonu gerilim olan beyhude çabadan vazgeçmeliler. Hırçınlık, kızgınlık, tahammülsüzlük ancak kendi küplerine zarar verir. 

Partilere ve sempatizanlarına düşen, kişi ve parti siyasetinden ziyade bir yönetim kültürü oluşturacak ilke ve prensip siyasetine söz ve eylemlerinde yer vermektir. Herkesin kabul edebileceği bir yönetim kültürü oluşturmak bu ülkeye yapılacak en büyük iyiliktir. Böyle bir kültürden hepimiz yararlanırız. Bu kültürün ardından seçim ve siyasetin yüksek gerilimi düşecektir. Gerilim düşünce herkes işine ve gücüne zaman ayıracak ve önünü görecektir.

Ülkemizi seviyorsak, gelin hepimiz bu konuda payımıza düşeni yapalım.

Kişi Seviciler

Doğu toplumlarının en büyük özelliği aidiyet ve kimliklerini kişide ifade etmeleridir.

Onlar için kişi bir tarafa o kişinin kurumu bir tarafa hatta dünya bir tarafa. 

Ekip ruhu ve takım oyunu yoktur lügatlerinde. Varsa yoksa kişi sevgisidir onları ayakta tutan ve hayata bağlayan. 

Kurtarırsa o kurtarır kendilerini. Başkası yalandır. Zira Allah vergisidir o. 

Öyle bir sevgidir ki bağlılıkları ölümünedir. Kendilerinin ömürlerinden alıp ona versin Allah. 

Gözlerini sevgi bürümüştür. Ne anayı görürler ne babayı. Uğruna gerekirse ana babalarını karşılarına alırlar. Değil ki seni. Varlık sebebidir zira. O varsa varlar, yoksa yoklar. Makam ve mevkiler onun sayesindedir. Güç ve kuvvet varsa onun sayesindedir. Sayesinde faizle mücadele ediliyor. Faiz eridi eriyecek. Bugüne dair ne elde ettilerse sayesindedir.

Kendilerini tanımlarlarken doğruya doğru, yanlışa yanlış dediklerini söylerler. Sevdikleri kişi bir yanlış yapsa da eleştirseler. Ama yapmıyor bir türlü. Hep doğru yapıyor. Başkası ise hep yanlış üzeredir.

Sevdikleri kişinin yanlışı varsa da biz söylememeliyiz. İçimize atmalıyız. Herkesin bildiğini biz kol kırılıp yen içinde saklamalıyız. 

Ne olursa olsun, kaptanın gemisini terk etmek olmaz. Zira kendileri fare değildir ki gemiyi terk etsinler. 

Dış güçlere rağmen dimdik ayakta.

Sevdiğini sevmek, sevmediğinden nefret etmek bir davadır onlar için. Yeter ki birini sevsin yeter ki birinin üzerini çizsin yeter ki birini hedef göstersin.

Sevsinler hiç gözüm yok, kıskanmam da. Zira sevginin sınırı yoktur.

Yalnız sevdikleri de bir fani ve ölümlü olduğuna göre sevdiğinden arda kalan bayrağı devralacak kendisinden başka bir B planları yok. Çünkü padişahların bile bir veliahdı olduğu halde bunların yok. Allah uzun ömür versin ama ya sevdiklerinin başına bir şey gelirse ne yapacaklar? O taşıdıkları sevgiyi nereye akıtacaklar? Zira kişi üzerine kurdukları sevgi bir kişiye kanalize edilmeli. Zira öksüz ve yetim kalırlar sonra.

Hak vaki olur da Hz Ömer gibi kim o kişi öldü derse, şu kılıcımla o kişiyi öldürürüm mü diyecekler ya da Hz Ebu Bekir gibi teenni ile yaklaşıp Allah bakidir mi diyecekler? Kendi alternatifi kendi olduğuna göre sahi ne yapacaklar? Kendilerini bu badire ve girdaptan kim kurtaracak?

Vazifem sanki. Bunlardaki kişi sevgisinin tasası da bana düştü. Uzun ömürlü olacaklarsa keşke tüm eforlarını kişi sevgisi üzerine sarf edeceklerine, sevdikleri kişinin ekibine, takımına bel bağlasalardı, bence daha sağlıklı bir duruşları olurdu. O zaman da Doğu toplumu olduklarını gösteremezlerdi.

Oruç Nedir?

"Oruç bir kalkandır".

Oruç belli bir saat aralığında olsa da bir şey yiyip içmeyen melek seviyesine yükselmektir.

Oruç bir irade beyanıdır. Şu saat aralığında hiçbir şey yiyip içmeyeceğim demektir. 

Oruç, daima kötülüğü emreden şeytanın ta kendisi olan nefse galebe çalmaktır. Nefse hakim olmaktır. Nefsi terbiye etmektir. 

Oruç sabırdır. 

Oruç kişinin kendisine çekidüzen vermesidir. 

Oruç, içinde barındırdığı sahur ve iftarla tüm aile bireyleriyle sofrayı paylaşmaktır. Birlikte toplu hareket etmektir.

Oruç azmin zaferidir. 

Oruç ahlakı güzelleştirmeye çalışmaktır.

Oruç, vücudu disipline etmektir, düzen ve tertiptir. Zamana riayettir. 

Oruç, sair zamanlarda üçe çıkardığımız öğünü yeniden ikiye indirerek aslına rücu ettirmektir. Normale döndürmektir. 

Oruç oruçluya kendine güveni sağlar. 

Oruç, görevini kazasız belasız yerine getirenin duyduğu hazzı ve mutluluğu verir. 

Oruç sayısız nimetlere şükrün bir göstergesidir. 

Oruç, sözün eyleme geçtiği fiili bir duadır. 

Oruç midenin ve vücudun zekatını vermektir. Vücudu dinlendirmektir.

Oruç, emrin başım üstüne demektir.

Oruç insanı iftarla beraber mutluluğun zirvesine ulaştıran andır.

Oruç vücudu bir ay boyunca rektifiye etmektir.

Oruç, nasıl tutacaksın, işinin gücünün arasında şeklinde vesvese veren nefis ve şeytana meydan okumaktır.

Oruç sükunettir, sessizliktir.

Oruç vücudun eğitimidir.