Ana içeriğe atla

Oruç Nedir?

"Oruç bir kalkandır".

Oruç belli bir saat aralığında olsa da bir şey yiyip içmeyen melek seviyesine yükselmektir.

Oruç bir irade beyanıdır. Şu saat aralığında hiçbir şey yiyip içmeyeceğim demektir. 

Oruç, daima kötülüğü emreden şeytanın ta kendisi olan nefse galebe çalmaktır. Nefse hakim olmaktır. Nefsi terbiye etmektir. 

Oruç sabırdır. 

Oruç kişinin kendisine çekidüzen vermesidir. 

Oruç, içinde barındırdığı sahur ve iftarla tüm aile bireyleriyle sofrayı paylaşmaktır. Birlikte toplu hareket etmektir.

Oruç azmin zaferidir. 

Oruç ahlakı güzelleştirmeye çalışmaktır.

Oruç, vücudu disipline etmektir, düzen ve tertiptir. Zamana riayettir. 

Oruç, sair zamanlarda üçe çıkardığımız öğünü yeniden ikiye indirerek aslına rücu ettirmektir. Normale döndürmektir. 

Oruç oruçluya kendine güveni sağlar. 

Oruç, görevini kazasız belasız yerine getirenin duyduğu hazzı ve mutluluğu verir. 

Oruç sayısız nimetlere şükrün bir göstergesidir. 

Oruç, sözün eyleme geçtiği fiili bir duadır. 

Oruç midenin ve vücudun zekatını vermektir. Vücudu dinlendirmektir.

Oruç, emrin başım üstüne demektir.

Oruç insanı iftarla beraber mutluluğun zirvesine ulaştıran andır.

Oruç vücudu bir ay boyunca rektifiye etmektir.

Oruç, nasıl tutacaksın, işinin gücünün arasında şeklinde vesvese veren nefis ve şeytana meydan okumaktır.

Oruç sükunettir, sessizliktir.

Oruç vücudun eğitimidir. 

Yorumlar

  1. Merhabalar.
    İbadetlerimizin içinde en sevdiğim ibadet oruçtur. Oruç tutmayı o kadar çok seviyorum ki, büyük konuşmak doğru değil ama, öleceğimi bilsem, hastalanacağımı bilsem yine de oruçtan vazgeçmem. Ben bu orucu farklı seviyorum hocam. Ben bu oruç ibadetinden aldığım feyzi başka hiçbir ibadetten alamadım. ne namaz, ne de haç, ille de oruç, ille de oruç. Oruç ibadetine adeta aşık olmuş ve oruçla yatıp oruçla kalkan bir adamım. Ancak, şu son 4-5 senedir, oruç heyecanımı kaçırdılar, artık oruç ayı olan Ramazan ayı gelirken çocuklar gibi sevinemiyorum. Bedenim ve rhum oruç ibadeti ile o kadar büyük bir uyum içindeydi ki, anlatamam. Ben aradığım her şeyi bu ibadette buldum. Ben oruçla birlikte var olduğumu hissederim.
    Cenab-ı Hakk oruç ibadetlerimizi indinde kabul ve makbul eylesin. Ömür boyu oruç tutulacak deseler, hiç gocunmam, hiç yüksünmem ve de hiç zorlanmadan tutarım. Hani Lazların bir türküsü var ya "efkarlı günlerimde geldi çattı Ramazan" diye, oruç benim efkarlı günlerimi dağıtır, aksine ben de bu türkünün tam zıddını söylerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Recep Bey. Allah nezdinde de orucun sevabı bir ayrı. Yüksünmeden, içten gelerek tuttuğunuz orucunuzu Allah kabul etsin. Elbette olup bitenler moral bozucu olsa da hevesi kaçırsa da nimetlere şükrün ifadesi olarak samimiyetle tutmayı nasip etsin. As. Saygılar bizden.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde