17 Mart 2023 Cuma

Sorun Olmayınca Sorumlu da Yok

Deprem olur, binlerce ev ve bina yerle bir olur, insanımız enkazın altında kalır. Müsebbibi benim ya da şu denmez. 

Enkazdan çıkarılamayıp ölenler ölür. Bir Allah'ın kulu çıkıp da şu şu gerekçeler yüzünden görevimi yapamadım, sevk ve idare edemedim, bunda ihmalim var denmez.

Aşırı yağışlardan dolayı meydana gelen sel baskınları can ve mal kaybına sebebiyet verir. Şu tamahkarlığımdan dolayı dere yataklarını imara ben açtım. Suçluyum denmez.

Etkili, yetkili ve sorumlu kişiler hakkında iddialar havada uçuşur. Bu işin aslı astarı nedir, şunu bir araştıralım. İddiaların aslı varsa cezasını çeksin. Aslı yoksa temize çıksın denmez. 

Kısaca bu ülkede bir doğal afet veya bir facia yaşansa, her birinde onlarca, yüzlerce, binlerce kişinin ölümü veya mağduriyeti ortaya çıksa bile etkili, yetkili ve de sorumlu kişilerden, bunda benim dolaylı veya dolaysız ihmalim, suistimalim var denmez. 

Halkımız da hep böyle gördüğü için kimseden sorumluluk almasını beklemiyor. Bu durumdan halk da memnun, etkili ve yetkililer de. Özellikle sorumlu makamdakilerin sevincine diyecek yok. Öyle zannediyorum, ülke elden gitse, bir Allah'ın kulu bunda benim payım olabilir mi diye düşünmeyecek. Zerre kadar pişmanlık duymayacak, hiçbir şey olmamış gibi herkesle beraber kenara geçip oturacak ve tüh bile demeyecek. 

Niye böyleyiz derken deprem şehirlerimizden bir valinin istifa haberi alt yazı ile geçti. Hah şöyle. En azından sorumluluğu üzerine alan biri çıktı derken istifa nedeninin, vekil aday adaylığı olduğu ortaya çıktı. Hasılı bildiğiniz gibiyiz. 

Böyle olsak da bizi bu konularda halen şaşırtıp mahcup edecek biri çıkmasa da böyle olmamızın nedenini düşünmeden edemedim. Şundan mı, bundan mı, niye biz hep sütten çıkmış ak kaşığı derken bir icat bulmuş gibi buldum dedim ve sevindim. Ahzap süresi 72.ayet aklıma geldi. Bu ayet malumunuz üzere emaneti yani sorumluluğu üstlenme ayeti. Bu ayeti bir hatırlayalım: "Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir”.

Ne alaka demeyin. Alakası, günümüz insanı geçmişte bu sorumluluğu aldık. Bu sorumluluğumuzdan dolayı da Allah zalim ve cahil dedi. Bir daha zalim ve cahil olmamak için akıllanmış ve geçmişten ders çıkartmış olmalıyız ki bir daha sorumluluğu üstlenmeye yanaşmıyoruz.

Hasılı, bundan sonra sorumluluğu kim alırsa alsın, istersen yer, gök ve dağlar üstlensin. Biz etkili ve yetkili olacağız, kırıp dökeceğiz ama asla bunların sorumluluğunu almayacağız. Haliyle orta yerde sorun yok. Sorun olmayınca sorumlulukta yoktur. Bir de sorunları sorun olarak görmeyeceğiz. Görmeyince zaten orta yerde sorun olmaz. 

15 Mart 2023 Çarşamba

Koltuk Sevdası/Belası

Bir toplantı için tanış olduğum birinin yanına oturdum. Hoşbeşten sonra konu döndü dolaştı, son yıllarda gündem olan ve gündemden hiç düşmeyen bir meslek grubuna geldi. "Ne zaman başıma bir şey geldi ise hep bu meslek grubundan geldi. Hepsinden de zarar gördüm. O yüzden nazarımda bu meslek grubunun iyi bir imajı yok. Hepsi mi aynı olur bunların, nerede yetiştiler böyle?" dedi.

Belli ki bir meslek grubundan çok çekmiş. Öyle zannediyorum, bahsettiği bu meslek grubundan çeken, sonucunda mağdur olan ne ilk kişi, böyle giderse ne de son kişi olacak. Zira bu meslek grubu eliyle ve marifetiyle mağdur olan sayısı az değil.

Tanıdığım bu meslek grubu, kendi iradeleriyle ve başkalarının yönlendirmesiyle ya da aldıkları emir ve talimatla yaptıkları tasarrufları sonucunda başkasını mağdur ettiklerinin farkında mı? Bundan emin değilim. Ben ne yapıyorum ya da ne yaptım diye kendilerini sorguladıklarını da sanmıyorum.

Bu yönde kendilerine gelen dönütler var mı, yok mu, bunu da bilmiyorum. Dönüt varsa, bu dönütlere ne tür gerekçe sunuyorlar, bilmiyorum. Bildiğim, ne tür bir açıklama yaparlarsa yapsınlar, ilgili kişileri ikna edebildiklerini düşünmüyorum. Yaptıklarından dolayı bir mahcubiyet ve pişmanlık içerisinde olduklarını da sanmıyorum.

Bildiğim, bu meslek grubu, toplum içerisinde her yerde olsa da herkesin yanına rahat bir şekilde varabildiklerini zannetmiyorum. Çünkü her vardıkları yerde sevenleri kadar düşmanlıklarını kazandıkları ve ahını aldıkları karşılarına çıkıyor. Bu yüzden kendi gibi düşünen, kendi kafa yapısına uygun kişilerle hemhal olurlar. Körler, sağırlar misali birbirlerini ağırlar dururlar. Dürüstlüğü, davayı, erdeme dair tüm iyi şeyleri temsil ettiklerine kendilerini inandırmışlar. 

İçlerini ve niyetlerini Allah bilir ama yaptıklarıyla ve savunduklarıyla çoğu kimsenin yanında olumlu bir imaja sahip değiller.

Bu meslek grubu hep böyle miydi? Aslında bu meslek grubu eskiden bu şekilde olumsuz bir imaja sahip değildi. Genelde kıt kanaat geçimini sağlayan, bunun için çaba gösteren kendi halinde yaşayan insanlardı. Hem meslekleri hem de konuşmalarıyla bulundukları yerlerde olumlu izlenim bırakmışlardı. Bir kesim bunlara mesafeli olsa da saygıda kusur etmezdi.

Ne zaman ki bu meslek grubu güçle dirsek teması kurdu. Güç bunları keşfetti. Çünkü sadık insanlardı. Güç, yapabilir mi yapamaz mı, mesleğine uygun mu, değil mi demeden bunların çoğunu makam ve mevkilere getirdi. Altına koltuğu çeken, görevine soyundu ve kendilerini oraya layık görenlere diyetlerini ödeyerek bedel ödediler. Ne talimat almışlarsa, harfiyen uyguladılar. Kılıfına uydurarak bir güzel temizlik yaptılar. Kısaca kelle avcılığı yaptılar. Çingeneleri tenzih ederim ama bir nevi Çingene beyliğine soyundular. Böylece görev ve bir misyon adamı olduklarını ispatlamış oldular. Tüm bunları ne için yaptılar? Koltuk karşılığında. Birileri onlara koltuk verdi. Bunlar da karşılığında, istenmeyenleri alaşağı ettiler. Kısaca bir ticaret yaptılar. Koltuk karşılığında insan doğrama sanatını icra ettiler.

Hülasa, hala makam ve mevkilerin çoğu bu meslek grubunun elinde. İşte bu koltuk sevdasıdır onların olumlu imajlarını yerle bir eden. Bir nevi intihar ettiler ama bu intiharın farkında olduklarını sanmıyorum. Hoş, farkında olmalarına da gerek yok. Önemli olan koltuk değil mi?

Kaprisli İnsan Profili

Yanına varılmaz. Çünkü egosu tavan yapmıştır. Hayatını egosunu tatmin üzere kurar. Fakat egosu tatminsiz olunca, yapıp ettiğinden ve kırıp döktüğünden pek tatmin olmaz. Daha fazlası lazımdır ona. 

Ego varsa kapris eksik olmaz. Huysuzluğu hep üzerinde olur. 

Ego varsa kibir zaten vardır. Her yerinden kibir akar. Haliyle burnu da havadadır. Görüntüsü dağları ben yarattım modundadır.

Kibir varsa, kendisini mükemmel görür.

Kendisini mükemmel gören başkasının yaptığını beğenmez. Başkasının yaptığına hep burun kıvırır.

Kazara bir şekil yöneticilik koltuğuna gelmişse, elinin ulaşabildiği tüm yetkileri üzerinde toplar. Çünkü kendisinden başka kimseye güvenmez. 

Pek belli etmese de iyi bir kincidir. Yeter ki suyunu bulandıran birini bulabilsin. Kinini, güler yüzünün arkasına saklar. İntikam peşinde koşar. Bunun için kin güttüğü kişiyi gözden düşürmek için kamuoyu oluşturmaya çalışır. Önce sevenlerini yanından uzaklaştırmaya ve yanına çekmeye çalışır. Hiç yoktan konuyu kin güttüğüne getirir. Arkasından konuşur. Yani temsil makamına bakmadan makamında dedikodu yapar. Muhatapları kazara kin güttüğüne destek çıkarsa, onları da kara listeye alır ve üzerlerini çizer. Kin güdeceği listesini böyle böyle kabartır. 

İnatçıdır. İnatçılığı öyle böyle değil. Kısaca keçi desem kâfi. 

Haddini bilmez. Çünkü had bildirmeyi meslek edinmiştir. Bunu yapmak için fırsat kollar. 

Çabuk yükseldiği için güç zehirlenmesi yaşar. 

Dediğim dedikçidir. Dediği hemen olacak. 

İnisiyatifi kimseye vermez. 

İstişareye açık değildir. 

Akıl ve zekasına aşıktır.

Hayatı kimseyle paylaşmaz. O yüzden hayatında kimseye yer yoktur. Kazara birileri olursa da bu birliktelik uzun sürmez.

Yalnız kalmaktan, bir başına kalmaktan nefret eder. Uyanır uyanmaz sol tarafından kalkar, kalabalıklar arasına kendini atar. Kalabalıklar içerisinde yalnızlığını gidermeye kalksa da yalnızlara oynar. Yalnızlığını unutturmak, varlığını kabul ettirmek ve içindeki kavgasını dışa vurmak için huzuru başkasının huzurunu bozmada ve tedirgin etmede bulur. Bir yerde bu görevini yaptıktan sonra soluğu başka yerde alır. Çünkü kavgasını orada da sürdürecektir. Bunun için orada sorun olmasına gerek yok. Kendisi sorun çıkarır. Çünkü kendisi sorunun yumağıdır ve sorun ürettiğinin farkında değildir. 

Çevrenizde varsa böylesi ne selam verin ne de lütfedip selam verirse selamını alın. Sağlığınız açısından uzak durun.