15 Mart 2023 Çarşamba

Koltuk Sevdası/Belası

Bir toplantı için tanış olduğum birinin yanına oturdum. Hoşbeşten sonra konu döndü dolaştı, son yıllarda gündem olan ve gündemden hiç düşmeyen bir meslek grubuna geldi. "Ne zaman başıma bir şey geldi ise hep bu meslek grubundan geldi. Hepsinden de zarar gördüm. O yüzden nazarımda bu meslek grubunun iyi bir imajı yok. Hepsi mi aynı olur bunların, nerede yetiştiler böyle?" dedi.

Belli ki bir meslek grubundan çok çekmiş. Öyle zannediyorum, bahsettiği bu meslek grubundan çeken, sonucunda mağdur olan ne ilk kişi, böyle giderse ne de son kişi olacak. Zira bu meslek grubu eliyle ve marifetiyle mağdur olan sayısı az değil.

Tanıdığım bu meslek grubu, kendi iradeleriyle ve başkalarının yönlendirmesiyle ya da aldıkları emir ve talimatla yaptıkları tasarrufları sonucunda başkasını mağdur ettiklerinin farkında mı? Bundan emin değilim. Ben ne yapıyorum ya da ne yaptım diye kendilerini sorguladıklarını da sanmıyorum.

Bu yönde kendilerine gelen dönütler var mı, yok mu, bunu da bilmiyorum. Dönüt varsa, bu dönütlere ne tür gerekçe sunuyorlar, bilmiyorum. Bildiğim, ne tür bir açıklama yaparlarsa yapsınlar, ilgili kişileri ikna edebildiklerini düşünmüyorum. Yaptıklarından dolayı bir mahcubiyet ve pişmanlık içerisinde olduklarını da sanmıyorum.

Bildiğim, bu meslek grubu, toplum içerisinde her yerde olsa da herkesin yanına rahat bir şekilde varabildiklerini zannetmiyorum. Çünkü her vardıkları yerde sevenleri kadar düşmanlıklarını kazandıkları ve ahını aldıkları karşılarına çıkıyor. Bu yüzden kendi gibi düşünen, kendi kafa yapısına uygun kişilerle hemhal olurlar. Körler, sağırlar misali birbirlerini ağırlar dururlar. Dürüstlüğü, davayı, erdeme dair tüm iyi şeyleri temsil ettiklerine kendilerini inandırmışlar. 

İçlerini ve niyetlerini Allah bilir ama yaptıklarıyla ve savunduklarıyla çoğu kimsenin yanında olumlu bir imaja sahip değiller.

Bu meslek grubu hep böyle miydi? Aslında bu meslek grubu eskiden bu şekilde olumsuz bir imaja sahip değildi. Genelde kıt kanaat geçimini sağlayan, bunun için çaba gösteren kendi halinde yaşayan insanlardı. Hem meslekleri hem de konuşmalarıyla bulundukları yerlerde olumlu izlenim bırakmışlardı. Bir kesim bunlara mesafeli olsa da saygıda kusur etmezdi.

Ne zaman ki bu meslek grubu güçle dirsek teması kurdu. Güç bunları keşfetti. Çünkü sadık insanlardı. Güç, yapabilir mi yapamaz mı, mesleğine uygun mu, değil mi demeden bunların çoğunu makam ve mevkilere getirdi. Altına koltuğu çeken, görevine soyundu ve kendilerini oraya layık görenlere diyetlerini ödeyerek bedel ödediler. Ne talimat almışlarsa, harfiyen uyguladılar. Kılıfına uydurarak bir güzel temizlik yaptılar. Kısaca kelle avcılığı yaptılar. Çingeneleri tenzih ederim ama bir nevi Çingene beyliğine soyundular. Böylece görev ve bir misyon adamı olduklarını ispatlamış oldular. Tüm bunları ne için yaptılar? Koltuk karşılığında. Birileri onlara koltuk verdi. Bunlar da karşılığında, istenmeyenleri alaşağı ettiler. Kısaca bir ticaret yaptılar. Koltuk karşılığında insan doğrama sanatını icra ettiler.

Hülasa, hala makam ve mevkilerin çoğu bu meslek grubunun elinde. İşte bu koltuk sevdasıdır onların olumlu imajlarını yerle bir eden. Bir nevi intihar ettiler ama bu intiharın farkında olduklarını sanmıyorum. Hoş, farkında olmalarına da gerek yok. Önemli olan koltuk değil mi?

2 yorum:

  1. Merhabalar.
    Blog sayfaları tanıtımı yapan 'Momentos' blogcu arkadaşıma sayfanızı tanıtması için öneride bulundum. https://sezerozsen.blogspot.com ( sayfasının adı: Momentos)
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. As. Çok teşekkür ediyorum, ilgi ve alakanız için.

      Sil