Bir toplantı için tanış olduğum birinin yanına oturdum.
Hoşbeşten sonra konu döndü dolaştı, son yıllarda gündem olan ve gündemden hiç
düşmeyen bir meslek grubuna geldi. "Ne zaman başıma bir şey geldi ise
hep bu meslek grubundan geldi. Hepsinden de zarar gördüm. O yüzden nazarımda bu
meslek grubunun iyi bir imajı yok. Hepsi mi aynı olur bunların, nerede yetiştiler
böyle?" dedi.
Belli ki bir meslek grubundan çok çekmiş. Öyle
zannediyorum, bahsettiği bu meslek grubundan çeken, sonucunda mağdur olan ne
ilk kişi, böyle giderse ne de son kişi olacak. Zira bu meslek grubu eliyle ve
marifetiyle mağdur olan sayısı az değil.
Tanıdığım bu meslek grubu, kendi iradeleriyle ve
başkalarının yönlendirmesiyle ya da aldıkları emir ve talimatla yaptıkları tasarrufları
sonucunda başkasını mağdur ettiklerinin farkında mı? Bundan emin değilim. Ben
ne yapıyorum ya da ne yaptım diye kendilerini sorguladıklarını da sanmıyorum.
Bu yönde kendilerine gelen dönütler var mı, yok mu, bunu da
bilmiyorum. Dönüt varsa, bu dönütlere ne tür gerekçe sunuyorlar, bilmiyorum.
Bildiğim, ne tür bir açıklama yaparlarsa yapsınlar, ilgili kişileri ikna
edebildiklerini düşünmüyorum. Yaptıklarından dolayı bir mahcubiyet ve pişmanlık
içerisinde olduklarını da sanmıyorum.
Bildiğim, bu meslek grubu, toplum içerisinde her yerde olsa
da herkesin yanına rahat bir şekilde varabildiklerini zannetmiyorum. Çünkü her
vardıkları yerde sevenleri kadar düşmanlıklarını kazandıkları ve ahını
aldıkları karşılarına çıkıyor. Bu yüzden kendi gibi düşünen, kendi kafa
yapısına uygun kişilerle hemhal olurlar. Körler, sağırlar misali birbirlerini
ağırlar dururlar. Dürüstlüğü, davayı, erdeme dair tüm iyi şeyleri temsil
ettiklerine kendilerini inandırmışlar.
İçlerini ve niyetlerini Allah bilir ama yaptıklarıyla ve savunduklarıyla
çoğu kimsenin yanında olumlu bir imaja sahip değiller.
Bu meslek grubu hep böyle miydi? Aslında bu meslek grubu eskiden
bu şekilde olumsuz bir imaja sahip değildi. Genelde kıt kanaat geçimini sağlayan,
bunun için çaba gösteren kendi halinde yaşayan insanlardı. Hem meslekleri hem de
konuşmalarıyla bulundukları yerlerde olumlu izlenim bırakmışlardı. Bir kesim bunlara
mesafeli olsa da saygıda kusur etmezdi.
Ne zaman ki bu meslek grubu güçle dirsek teması kurdu. Güç bunları
keşfetti. Çünkü sadık insanlardı. Güç, yapabilir mi yapamaz mı, mesleğine uygun
mu, değil mi demeden bunların çoğunu makam ve mevkilere getirdi. Altına koltuğu
çeken, görevine soyundu ve kendilerini oraya layık görenlere diyetlerini ödeyerek
bedel ödediler. Ne talimat almışlarsa, harfiyen uyguladılar. Kılıfına uydurarak
bir güzel temizlik yaptılar. Kısaca kelle avcılığı yaptılar. Çingeneleri tenzih
ederim ama bir nevi Çingene beyliğine soyundular. Böylece görev ve bir misyon adamı
olduklarını ispatlamış oldular. Tüm bunları ne için yaptılar? Koltuk karşılığında.
Birileri onlara koltuk verdi. Bunlar da karşılığında, istenmeyenleri alaşağı ettiler.
Kısaca bir ticaret yaptılar. Koltuk karşılığında insan doğrama sanatını icra ettiler.
Hülasa, hala makam ve mevkilerin çoğu bu meslek grubunun elinde. İşte bu koltuk sevdasıdır onların olumlu imajlarını yerle bir eden. Bir nevi intihar ettiler ama bu intiharın farkında olduklarını sanmıyorum. Hoş, farkında olmalarına da gerek yok. Önemli olan koltuk değil mi?
Merhabalar.
YanıtlaSilBlog sayfaları tanıtımı yapan 'Momentos' blogcu arkadaşıma sayfanızı tanıtması için öneride bulundum. https://sezerozsen.blogspot.com ( sayfasının adı: Momentos)
Selam ve saygılarımla.
As. Çok teşekkür ediyorum, ilgi ve alakanız için.
Sil