2 Mart 2023 Perşembe

Bu Ülke Ne Zaman Adam Olur?

Herhangi bir depremde evlerin yıkılmadığı, kimsenin burnunun kanamadığı, 

Her depremin ardından devlet yetkilileri ve siyasilerin deprem bölgesine gitmesine ihtiyaç duyulmadığı, 

Her depremin ardından kimsenin evsiz ve barksız kalmadığı, 

Her depremin ardından kimsenin kimseyi suçlamadığı, 

Her afetin ardından devletin iban vererek bağış toplamadığı, 

Her afetin ardından devletin helallik dilemediği, 

Enkazda canlı insanlar varken salalarını okunmadığı, 

Devletin tüm depreme hazırlığının depremden sonra deprem bölgesine gitmek olmadığı, 

Depremlerden sonra devlet var mıydı, yok muydu tartışmasının olmadığı, 

Deprem veya herhangi bir afette yıkım olduğu zaman sorumluların müteselsilen istifa ettiği, hesap verdiği ve hesap sorulduğu, 

Deprem ve herhangi bir afette devlet ve millet kenetlenmesi olduğu, 

Bu ülkede bir seçimden diğer seçime beş yıl boyunca seçim konuşulmadığı, 

Devleti yönetenlerin değişik nedenlerle bir aksama olduğu zaman kızıp bağırmadan, hakaret etmeden, üslubu bozmadan, eleştirileri göğüsleyip ikna edici bir dil kullandığı, 

Bir doğal afette yaraları sarmak için iktidar ve muhalefetin siyaseti bir tarafa bırakarak yan yana, omuz omuza çaba sarf ettiği, 

Yardım dernekleri ötekileştirilmediği, her birinin kuruluş amacına uygun hareket edip etmediği denetlendiği,

Siyasi partilerin, partilerine en büyük zararı verenlerin trolleri olduğunu öğrendiği, onlara Allah rızası için kendi işinizi yapın, gölge etmeyin dediği,

Devleti yönetenlerin veya devleti yönetmeye talip olanların kendisini ispatlamış, toplumda karşılığı olan kişilerle çalışmayı tercih ettiği,

Seçimlerde başarılı olamayan genel başkanların seçim sonrasında partisini olağanüstü genel kurula götürerek bayrağı bir başkasına devrettiği,

Seçimlere giden partilerin seçimi kazandığı takdirde üst düzey yönetimlere kimleri getireceğini açıkladığı, kadrolaşmanın nerelerle sınırlı olduğunun altı çizildiği vs.

zaman bu ülkede her şey yerli yerine oturur ve adam olmaya doğru yol alırız.

1 Mart 2023 Çarşamba

Dirisi ve Ölüsü

Efendisini çok seven bir ayı, onun etrafından hiç ayrılmaz. Onu esen rüzgardan bile kıskanmaktadır. Sevgisi  o kadar aşırı ki aşkı, gözünün önünü göremeyecek şekilde kör etmişti.

Onun sevgisi efendisinin de hoşuna gidiyordu.

Yine bir gün  efendisi, dinlenmek için ağacın altında istirahat etmeye çekilmişken onu rahatsız eden karasineği, ayı eliyle kovalar. Sinek bu. Kovaladıkça tekrar tekrar gelir.

Sonunda sinek, gözü gibi koruduğu efendisinin alnına konar.

Ayı, efendisini bir daha rahatsız etmesin diye eline koca bir kaya parçasını alır, sineği öldürmek için efendisinin alnındaki sineği hedefler ve taşı atar. Sonuç mu? Tam isabet, sinek ölür. Tabii efendisi de..."

Burada ayının efendisini ne çok sevdiği, bu konuda çok samimi olduğu, efendisinin çok çalıştığını kimse inkar edemez. Bir yerde samimiyet varsa, başka bir şey düşünülemez. Sonunda ölüm hatta katliam bile olsa. Hele ayıya  suçlu diye kızamaz. Çünkü sevgi bu. Sevgisi gözünü kör etmiş, aklını tam kullanamamışsa, attığı taşın efendisini öldüreceğini nasıl düşünsün. Onu uçan kuştan korumalıdır. Tüm yaptığı da budur zaten.

Olan olmuştur artık. Bu uğurda ölüm de haktır.

Bu aşamadan sonra yapılması gereken; ölenle ölünmez, kalan sağlar bizimdir denmelidir. Ölüye teçhiz, tekfin işlemlerine dair defin ve cenaze en güzel şekilde son görev olarak yapılmalıdır. Ayrıca helallik alınmalı ve ardından Fatiha okunmalıdır. Özellikle helallik önemli.

Bu durumda yapılması gereken, “Efendim, ne hakkımız var da helal edelim. Varlığımız varlığına helal olsun. Esas biz senden helallik istiyoruz. Çünkü bizim için çok şey yaptın. Senin olman bizim için bir nimettir. Varsa hakkımız helal olsun. Uğruna canımız feda” denmelidir.

Ayı da özür dilerse samimiyetine binaen affedilmeli. Helallik dilerse haklar helal edilmeli. Böyle akıllı ve tecrübeli ayılara iyi bakılmalı ki onu başka efendilerin hizmetinde de değerlendirmeli.

Bu arada ölüm hak olduğuna göre bir güzel de salası verilmelidir. Gecikmeye mahal vermemek için kişiler ölmeden önce de salası verilmelidir. Verilmeli ki hakkında nasıl sala verildiğini bilsin. Yani ölmeden önce ölsün.

Öldükten sonra da geriye kalanların ölüm ödülü olarak birer ev verilsin ve başlarına talih kuşu konsun. Onlar o evde huzur ve mutlu bir şekilde yaşarken dirisi bir işe yaramadı, kimse yüzüne bakıp adam yerine koymadı ama ölüsü işimize yaradı. Bizi kurtardı. Koyup giden nur içinde yatsın diye dua etsin. Ara sıra Fatiha göndermeyi de ihmal etmesin.

Kime Oy Vermeli?

2001 krizinin ardından ürünlere gelen zammın havada uçuştuğunu gördüm. O zaman dedim ki bugünkü aldığım ürünü yarın aynı fiyata alacağım umudunu veren biri çıksın. Gerekirse ateist olsun. Oyum ona demiştim. 

Oy verdiğim parti bunu uzun yollar devam ettirdi. Sonra değişik sebeplerle bu fiyat istikrarı bozuldu. Hatta suyunu çıkardı. 

Şimdi yeni seçim öncesi deprem afetini görünce, sandığa gidersem, şu taahhüdü veren bir parti çıkarsa oyumu ona vereceğim. Oy verirken de kimsenin inancını ve düşüncesini sorgulamayacağım.

Seçildiğimin ertesi günü ilk işim, Türkiye'nin en seçkin bilim adamlarından bir deprem kurulu oluşturacağım. 

Bilim kurulunun ilk toplantıda alacağı karar gereği, fay hattı geçen tüm yerleşim merkezlerindeki ev, bina, mesken, iş yeri adına ne varsa oluşturulacak komisyonlar tarafından en kısa sürede binanın depreme dayanıklı olup olmayacağı tespitinde bulunacak. 

Depreme dayanıklı olmayan evler, muhtemel deprem beklenen yerler öncelikli olmak üzere yıkılmasına karar verilecek. 

Sağlam olmayan evlerde oturanlar için aynı şehirde koyneyner veya prefabrik evler yapılacak. 

Yapılan bu geçici evlere dayanaksız evlerin sakinleri yerleştirilecek. 

Evi yıkılan ailelerin bütçesine göre bir ödeme planı yapılacak. 

Evi yıkılan yerin zemini sağlam ise aynı yere, değilse zemin etüdü yapılan bir başka yere ev yapmak için inşaat başlatılacak. 

İnşaatları TOKİ yapacak veya denetiminden TOKİ sorumlu olacak. 

Aynı şekilde fay hattı üzerine kurulmuş ve zemini sağlam olmayan yerleşim yerlerinin yeri zemin etüdü yapılmış sert zeminlere taşınacaktır. 

Öncelik sırasına göre tüm şehirler bu şekil depreme dayanıklı hale getirilecektir. 

Bu zaman zarfında deprem bölgesi tüm şehirler yeniden imar edilinceye kadar tüm ülke insanı zaruri ihtiyaçların dışında lüks yaşam içerisinde olmayacaktır. İsrafın ve gereksiz harcamanın önüne başta kamu olmak üzere tüm TC vatandaşı uyacaktır. 

Giderleri karşılamak için asla yurt dışından borçlanma yoluna gidilmeyecek. Devlet gerekirse yurt içinden borçlanacaktır. 

İnşaat seferberliği tamamlamak için gerekirse vatandaşların gelir ve gider durumuna göre devlet yeni bir vergi koyacaktır. 

Depreme dayanıklı diye yapılan evlerden bir tanesi bile yeni bir depremde yıkılsa, amasız, fakatsız ve mazeret üretmeden, suçu başkasına atmadan sorumluları istifa edip yargılanacaktır. Suçlu bulunanlar cezalandırılacak. Suçu olmayanlar görevine iade edilecektir. 

Aynı şekilde dere kenarlarına yapılmış binalar varsa yıkılıp uygun yere ev yapılacaktır. 

Devlet ve milletin el birliğiyle tüm ülke depreme dayanıklı evlerle donatıldıktan sonra arama kurtarma ekibi en alt seviyeye indirilecektir. 

Sağlam evler için hiçbir masraftan kaçınılmayacaktır. Depremlerin ardından yapılan masraflar depremden önce yapılacaktır. 

Bir deprem anında deprem bölgesine hiçbir sorumlu gitmeyecek, arana kurtarmaya ihtiyaç olmayacak, yardım gönderilmeyecek. Çünkü binalar yıkılmayacak. Milletçe ekranlardan deprem anını seyredeceğiz. Ayrıca devlet vardı, yoktu tartışması olmayacak. Çünkü devlet Ankara’da işinin başında olacak. Deprem bölgesindeki insanlar da işinde ve aşında olacak.

Burada amaç, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” kuralına harfiyen uyulacaktır. Dirisinde yanında olacak devlet, ölçüsünde değil.

Evet böyle vaatlerde bulunan, birinci önceliği insanı yaşatmak olan bir parti çıkarsa, oyum onadır.