19 Ocak 2023 Perşembe

Seçme Fıkralar (8)

Güzel Çıkmış mı?

11.sınıflardan bir sınıfı sınav yapıyorum. Sınavlarda çok hassasım. Külyutmaz kadar olmasam da öğrencilerin kopya çekmemesi için elimden gelen gayreti gösterir ve tüm tedbirleri alırım.

Yazılıyı erkenden bitiren bir kız öğrenci arkadaşlarının kopya çekmesine yardım etmek amacıyla beni oyalamaya çalıştı. Çantasından çıkardığı fotoğrafları göstermek istedi. Hocam, bakar mısın? Güzel çıkmış mıyım dedi. Hiç fotoğraflara bakmadan güzel çıkmışsın kızım dedim. Ama bakmayınız ki lütfen bakar mısınız dedi. Hayır, olmaz dedimse de öğrenci ısrar etti. Bakmam dedim. Bu arada gözümü Külyutmaz misali öğrencilerin üzerinden hiç ayırmıyorum. Niçin dedi öğrenci. Kızım, aslı varken sahtesini niçin bakayım dedim. Sessiz sessiz sınav olan öğrencilerin gülüşmeleri sessizliği bozdu. Baktı olmayacak, kızımız da ısrarından vazgeçti.

Yine Anlamadım Yine

Dört arkadaş otururlarken biri bir fıkra anlatır. Fıkranın sonunda ikisi güler, biri gülmez. Ona niçin gülmediğini sorarlar. Anlamadım arkadaş, der. Bir daha anlatır. Yine ikisi güler, üçüncü gülmez. Arkadaşlarına, fıkrayı komik bulmadın herhalde diye sorarlar. Arkadaş, ben yine anlamadım deyince, aynı fıkra tekrar anlatılır. Bu sefer daha önce fıkraya katıla katıla gülen ikili gülmeye katılmazlar. Daha önce iki anlatımda fıkrayı anlamadığını söyleyen kişi gülmekten kendisini alamaz. Ne oldu arkadaş, fıkrayı çok mu komik buldun derler. Arkadaşları ise “Hayır hayır. Ben yine anlamadım yine anlamadım. Ona gülerim” der.

Çulsuz

Bir kompartımanda yolculuk yapan bir amcanın yanına genç, yakışıklı bir delikanlı oturur. Bir müddet yolculuktan sonra genç amcaya, “Amca, saat kaç” diye sorar. İhtiyar adam, kolundaki saate bakar. Saati söyleyeceği zaman bundan vazgeçer ve tek kelam etmez.

Ertesi gün, delikanlı saat 8.30 der.

Delikanlı, amcanın bu yardımseverliğine teşekkür eder. Hayretini de açıklamaktan geri kalmaz. İyi de ben saati size dün akşam sormuştum der. Amca gence bakarak “Bak delikanlı. Dün akşam sana saati söyleyeceğim zaman şunlar aklıma geldi. Bundan dolayı da saati söylemekten vazgeçtim der. Genç, neymiş amca onlar der. Amca, “Sana saati söyledikten sonra aramızda mutlaka bir diyalog geçecekti. Sen bana nereye gittiğimi soracaktın. Biliyorum ki sen de aynı benim gittiğim yere gidiyorsun. İndikten sonra senin gidecek yerin yok. Ben seni evime çağıracağım. Sen de gelecektin. Evimdeki güzel kızımı görecektin. Sen de yakışıklısın. Birbirinize aşık olup evlenecektiniz. Tüm bunlar aklıma geldi. Bndan dolayı saati söylemekten vazgeçtim. Niçin dersen, kusura bakma da bir saati bile olmayan bir çulsuza ben kızımı veremem” der.

Seçme Fıkralar (7)

Tabaka

Birisi koşarak hocaya gelir. Hocaya sorar ve aralarında şu konuşma geçer:

Hocam, tütün tabakam tuvalete düştü, bir şey olur mu?

Ağzı açılmış mı?

Hayır, hocam

İyi tuvalet kirlenmez o zaman.

Hoşaf

Hiç hoşlanmadığı biri hocaya yemekli misafir gelmek ister. Hoca gönülsüz de olsa yemeğe kabul eder.

O gün evinde sadece hoşaf vardır. Onu koyar misafirinin önüne. Misafir:

Hocam, aslında ben hoşafı pek sevmem, der. İyice morali bozulan hoca, bu misafire haddini bildirmek ister:

Benim eşek de sevmez, der.

Kim Cennetlik?

Bir papazla bir maliyeci ölürler. Münker Nekir hesaba çektikten sonra papazın cehenneme, maliyecinin de cennete gitmeye hak kazandığı söylenir.  Bu duruma papaz itiraz eder:

—Ama bu haksızlık. Zira ben bunca yıl kilisede hizmet ettim. Esas cennete ben gitmeliyim. Maliyeci değil. Bu itiraza melekler:

Bunda bir haksızlık yok. Sen kilisede dua ederken gelenleri hep uyuturdun. Maliyeci ise herhangi bir işyerine girdiği zaman bildikleri tüm duaları esnafa okuturdu, derler.

Utanmıyor artık

30 yaşlarında yatağa işeyen bir adam, utana sıkıla uzman bir doktora müracaat eder. Doktor bütün tahlil ve tetkiklerden sonra gerekli reçeteyi yazar.

Uzun süre değişik tedaviler uygulamasına rağmen doktor başarılı olamaz. Sonunda hastasına bir de bir psikolojik danışmana gitmesinin faydalı olabileceğini söyler.

 Aylar sonra eski hastasıyla karşılaşır doktor. “Nasılsın iyi misin, hastalığın geçti mi diye sorar. Hastası, iyi olduğunu söyler. Psikolojik danışmanın nasıl tedavi ettiğini merak eder ve sorar. Hasta, psikolojik danışmanın da tedavi edemediğini, yine yatağa işemeye devam ettiğini ama artık utanmadığını söyler.

Seçme Fıkralar (6)

Paltonun sahibi aranıyor

Şehrin kadısı içki müptelasıdır. İçki içmek istediği zaman halk görmesin diye şehrin dışına çıkarmış.

Bir gün kadı içtikten sonra palto ve sarığını bir tarafa atarak sızıp kalır. Bunu gören hoca paltoyu aldığı gibi üzerine giyinir. Nice sonra ayıkan kadı, paltosunu göremeyince ertesi gün adamlarına paltoyu alanın yakalanmasını emreder.

Paltoyu hocanın sırtında gören görevliler hocayı yakalayarak hırsızlık suçlamasıyla mahkemeye sevk ederler. Kadı hocaya sorar:

—Üzerindeki palto kimin? Kimden çaldın?

 Hoca:

Palto benim değil efendim, der.

Başkasının paltosunu aldığı için kadı azarlamaya başlar. Bu durum karşısında hoca:

Kadı efendi, şehrin dışında gezerken sızıp kalan birisinin paltosunu  hırsızlar almasınlar diye ben aldım, giydim. Şu anda sahibini arıyorum, şayet sahibi ortaya çıkarsa hemen vereceğim, der.

Foyasının ortaya çıkmasından korkan kadı, hafifçe öksürerek:

-Hoca efendi hoca efendi! Sen bu paltoyu giymeye devam et. Bu gidişle bu paltonun sahibi ortaya çıkmaz, der ve hoca kadının paltosunu giymeye devam eder.

Çalışmalısın!

Fakültede bir dersten sürekli zayıf alan bir öğrenci birkaç defa Prof.ün yanına gider ve “Bu dersten mutlaka geçmeliyiz, hocam” der. Hoca da “Çalışmalısın evlat” cevabını verir. Bir gün öğrenci yine dersin hocasının odasına girer. Cebindeki tabancayı masaya koyarak “Hocam, ben bu dersten geçmeliyim” deyince, hocası da cebinden iki tabanca çıkarır ve  “çalışmalısın evlat” der.

Sakız nerede çiğnenir?

Birisi hocanın yanına gelir. Aralarında şu diyalog geçer:

Hocam, tuvalette sakız çiğnenir mi?

Hayır, çiğnenmez.

—Çiğnediğimizde ne olacak da

Bir şey olmaya olmaz ama gören başka bir şey yiyor sanır, demiş.