19 Ocak 2023 Perşembe

Seçme Fıkralar (5)

Dünyanın durumu

Köylü Ahmet Ağa ölür. Köyün muhtarı cenazenin salından yapışır. Yavaş bir ses tonuyla Ahmet Ağaya seslenir:

Ahmet ağa, Ahmet ağa! Bu dünyadan gidiyorsun. Öbür dünyaya varınca, babam dünyada işler nasıl, nasıl gidiyor diye sorarsa, “Oğlun muhtar oldu” de yeter. Babam bunu anlar demiş.

Kaç para eder?

Taksi durağının yanına gelirken bir koca hanımına sinirlenir ve beş para etmediğini söyler. Hanımı bu hakareti kabul etmez. Kocası, bunu sana ispatlayacağım demiş. Taksiciye,

Arkadaş! Beni otogara kaça götürürsün? Demiş. Taksici:

Beş liraya götürürüm, demiş. Adam:

Yanımda hanımım da olsa kaça götürürsün? demiş. Taksici:

Aynı fiyata götürürüm, efendim demiş. Adam karısına dönerek,

Gördün mü beş para etmediğini demiş.

Neyzen Tevfik’in evi

Neyzen Tevfik yeni taşındığı evine bir akşam vakti kestirmeden gitmek ister. Ara sokaklara girer. Fakat evini bulamaz. Epey aradıktan sonra karşılaştığı gece bekçisine Neyzen Tevfik’in evini sorar. Kendisini tanıyan gece bekçisi:

Neyzen Tevfik sensin ya” deyince zaten morali bozulan Neyzenin canı iyice sıkılır ve

Ben sana Neyzen Tevfik’i değil, evini sordum, der.

İçki kimin yanında içilmez?

Nizip müftüsü Arapçayı ana dili gibi bilir. Bu bilgisinden dolayı Türk askeri yetkililer, Suriye askeri yetkilileriyle zaman zaman ikili görüşme yapmak istedikleri zaman Nizip müftüsünü tercümanlık yapması için Suriye’ye götürürler.

Yine böyle bir görüşmenin ardından Suriye yetkilileri, yemekli bir ziyafet hazırlarlar.

Garsonların içki servisi de yaptıklarını gören müftü, garsonlarla bir tartışma içine girer ve

Müslüman içki içer mi? Siz Müslüman değil misiniz? Şu içkileri kaldırın der. Garsonlar içki şişelerini kaldırmazlar.

Bu tartışmayı anlamadan izleyen Türk komutan:

—Müftü Bey, ne tartışması yapıyorsunuz? Mesele nedir, der. durum nedir? Müftü:

—Efendim, içkiyi kaldırın, Müslüman içki içer mi dedim, deyince komutan:

—Söyle kaldırsınlar. Müftünün  yanında içki içilir mi, diyerek içki servisini kaldırtır.

Seçme Fıkralar (4)

Hangi devlet daha güçlü?

Osmanlının son zamanlarında Avrupalı diplomatlar bir toplantı için bir arada gelirler. Toplantıdan önce vakit geçirmek için bir tanesi şu soruyu ortaya atar:

En büyük ve güçlü devlet hangisidir?

Osmanlı Sefiri Keçecizade Fuat Paşanın, “Osmanlı” cevabına herkes şaşırır ve

-Nasıl olur, diye sorarlar.

Osmanlı sefiri: “Bizimkiler içeriden sizler dışarıdan ne zamandan beri yıkmaya çalışıyorsunuz, hala yıkamadınız“ cevabı verince tüm sefirler susa kalır.

Avrupa’nın İşleri

Mehmet Akif bir ara Avrupa’yı dolaşır gelir. Onu gören biri Avrupa nasıl diye sorar. Avrupa’yı gören Akif, “İşleri bizim dinimiz gibi dinleri de bizim işimiz gibidir, der.

Döneklik

Arkadaşlarının ısrarları üzerine Akseki’den milletvekili seçilen Serdengeçti, bir arkadaşıyla birlikte ilk defa meclise gelir. Dönerli kapıdan girer. Fakat nasıl çıkılacağını bilemez. Yanındaki arkadaşı kolundan tutarak kapı dışına çıkarır. Bu durumu belli etmek istemeyen Serdengeçti, “Döneklik daha kapıda başladı.” diyerek taşı gediğine koyar.

Hebenneka

10.sınıfları sınav yaptım. Adetimdir, sınavları yapar yapmaz okur, sonrasında her bir öğrencinin isminin karşısına aldığı puanları yazarım. Sınavda olduğunu bildiğim bir öğrenci kendi adı yerine sanatçı Haluk Levent’in adını yazmış.

Sınıfa olan ilk dersimde, kendi ismini yazmayan öğrenci dışında tüm isimleri okuyarak her bir öğrencinin notlarını okudum.

İsmi okunmayan öğrenci benimkini okumadınız dedi. İsmine rastlamadım. Demek ki sınava girmemiş olmalısın dedim. Girdim sınava dedi. Tüm sınıf hep birlikte girdi hocam dedi. İsmini yazdın mı dedim. Yazdım dedi. Kağıtlar arasında yoksun. Sadece Levent Yüksel sınava girmiş, yazıp çıkmış. Onun kağıdı var deyince, tamam işte o benim dedi. Adın Levent mi dedim. Hayır ama ben onu yazdım dedi. İyi de delikanlı, sen daha adını yazmayı bilmiyorsun. Önce adını yazmayı öğrenmelisin. Fıkra sever misin dedim. Evet dedi. O zaman sana bir fıkra anlatayım dedim. Hebenneka adında biri varmış. Özelliği ismini hep unuturmuş. Birileri ismini sorduğu zaman apışıp kalırmış. Bir gün kendi kendine, bir kolyeye ismimi yazdırayım. Bunu da boynuma takayım. Sordukları zaman kolyeye bakıp adımı söyleyeyim demiş ve dediğini yapmış.

Bir gün Hebenneka boynunda kolye olduğu halde yol kenarına çömelip uyuyakalmış. Onu tanıyanlardan biri, dur şuna bir oyun oynayayım demiş. Boynundaki kolyeyi çıkararak kendi boynuna takmış ve Hebenneka’yı uyandırmış. Söyle bakalım. Ben kimim demiş. Henenneka hemen boynuna bakmış, kolyesi yok. Kolyesini karşıdaki kişinin boynunda görünce, “Sen Henenneka’sın ama ben kimim, demiş. Hasılı çocuğum, şu an nazarımda ismini unutan Hebenneka gibisin. Hebenneka masum. Zira unutkan biri. Sen ise resmi bir evraka başkasının ismini yazarak dalganı geçiyorsun. Bu durumda sınavdan önce ismini öğrenmelisin. İstersen ismini yazdırıp boynuna asabilirsin dedim. Bu dersi verdikten sonra aldığı notu okudum ve kağıdı çıkarıp ismini yazmasını istedim. Bu ders yeter de artardı ona.

Seçme Fıkralar (3)

Hasetçilik

Öbür dünyada Cehenneme gidenleri -millet olarak- ayrı ayrı çukurlara doldurmuşlar. Her çukurun başına da birer Zebani koymuşlar. Fakat Türklerin başına Zebani koymamışlar. Diğer milletler, “Bu haksızlık değil mi? Niçin Türklerin başında görevli yok deyince, melekler: “Türklerin başına görevli koymaya gerek yok. Çünkü onlardan biri kaçmaya kalkarsa, diğerleri ayağından asılır, tekrar aşağıya düşürürler, kimse kaçamaz” demişler.

Savunma Psikolojisi

Ruslar, yeni yaptıkları hızlı trenin 3 saniyeden fazla asla gecikmediğini bir Amerikalı diplomata göstermek için onu metronun yanına götürürler. 5 saniye geçtiği halde tren hala gelmeyince, diplomat, “geciktiğini” söyler. Rus yetkili, “Âmâ efendim! Siz de Kızılderilileri öldürdünüz” der.

Dinin kıymeti

Ağustos ayının sıcağında oruç tutan bir Müslüman, vakit geçirmek için baraj kenarına gider. Yolda ağaç altında nevalesini çıkarmış, yemek yiyen birisini görür. Adama:

Utanmıyor musun, sen Müslüman değil misin, şeklinde  çıkışır.

Yemek yiyen adam:

Arkadaş, ama ben Hristiyanım, der.

Bunu duyan Müslüman:

O halde dininin kıymetini bil, der.

Mesai

Bir İngiliz, bir Fransız ve bir Türk çocuğu birbirlerine hangimizin babası daha hızlı sorusu sorarlar. Her biri kendi babasının hızlı olduğunu iddia eder.

İngiliz, “Benim babam daha hızlı. Çünkü 100 metreyi 3 saniyede koşar” der.

Fransız, “Benim babam daha hızlı. Çünkü benim babam tetiği çeker çekmez, mermi hedefine varmadan, babam diğer eliyle yakalar, der.

Bütün bunları dinleyen Türk: ise “Bunlar da bir şey mi? Benim babam devlet hastanesinde çalışır. 5 de mesaisi biter 3’de evde olur.” der.