28 Aralık 2022 Çarşamba

Tarihe Not Düşmek

Bugüne kadar gazetelerde yazdığım yazılar dahil tüm yazılarım kendime ait bu blogta yayımlanmıştır. Bugün dahil yazdığım yazıların toplamı 3695'dir. Bu yazılardan bir kısmı Barbaros Ulu adıyla Konya merkezli yayın yapan Yeni Haber, Pusula Haber ve Anadolu'da Bugün gazetelerinde, 5 yıl boyunca da Ramazan Yüce adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır. 

Yazılarımda belli bir üslubum olmasa da mizah, hiciv-taşlama-tariz, tersinden okuma, dokundurma, diyalog görünümlü monolog, anı ve gözlem ağırlıkta. Hepsinde amaç kıssadan hisse almaya yöneliktir. Bunu direk göstermem. Okuyucuya bırakırım. 

Hemen hemen her konuyu ele aldım. Bazı konularda defalarca yazdım. 

Yazılarımda eleştirel bakış açısı ve serzeniş hakimdir. Dokundurduğum kesimlere yönelik bir hayal kırıklığı vardır. 

Eleştirel bakış açıma özellikle her türlü eleştiriye açığım diyenler tepki göstermiştir. Onları hiç memnun edemedim. Onların suyundan gitmiş olsaydım, onların gözünde benden iyisi olmayacaktı. 

Yazılarıma savunmacı bir anlayışla cevap verenlerin en büyük özelliği tarafgir olmalarıdır ve eleştiri ile muhalifliği karıştıran tiplerdir. Her şey ayan beyan iken olup bitenleri sağır sultan duymuşken istedikleri, kol kırılıp yen içinde kalması. Kafalar kumda gömülü olunca başkası da beklenemez. Bir de kazanım kazanım dedikleri ne varsa onların kaybolup gitmesinden pek korkarlar. Yazılarımı önyargılı okuyunca haliyle sağlıklı cevap veremedikleri gibi verdikleri cevapla da sadece gülünç duruma düştüklerinin farkına varamayacak kadar zavallılar. Trollükten büyük haz alırlar. 

Yazılarımda eleştirel yaklaşımından dolayı bazen birileri niçin eleştirel yazdığımı, bunun ne faydası olduğunu, bundan vazgeçmem gerektiğini söyler. 

Bazıları karamsar olduğumu belirtir. 

Bazıları cesaretinden dolayı tebrik ediyor.

Bazıları yazılarımda ki eleştirilere yüzde yüz katıldığını söyler. 

3695. yazımı "Veda" başlığı altında yazıp yayımladıktan sonra bir okuyucunun şu dedikleri de manidar: "Eleştiri kültürü gelişse de öz eleştiri kültürümüzün pek gelişmediğini düşünüyorum sayın hocam. O yüzden "doğru"ları belirtseniz de yıpranıyorsunuz ve bizler-ortam-sistem-insanımız sizi ötekileştiyor maalesef. Belki yanlış ama yazılarınıza hep bu açıdan baktım: Öz eleştiri. Ufkumuzu bu denli açtığınız için de ayrıca teşekkür ederiz. Her son yeni bir başlangıçtır derler, sizin için de hayırlısı olsun inşallah".

Bir başkası: "Yazılarınızı zevkle okuyordu. Herkesin aynı şeyi söylediği, farklı şeyleri duymaya tahammül edemediği bir ortamda derdimize ortak oluyordu yazılarınız. Başka bir yerlerde yazarsınız inşaallah. Yazılarınız tekrar görmek ümidiyle." şeklinde yorum yazmış. 

Bir başkası: "Bazen susmak en güzel cevaptır hocam. Ama siz se yazmazsanız kim yazacak hakikati hocam?" demiş. 

Birinin dediğini ise hiç unutamam: "Yazılarınızla tarihe not düşüyorsunuz". Duyduğum en güzel açıklama. Bu da bana yeter de artar bile. 

Şimdilik gazetede yazmaya ara versem de blogumda tarihe not düşmeye devam edeceğim. 

Tercihin Kaymakamlık Olsun! *

—Babacığım, ülkede her alanda bir istihdam sıkıntısı var. Ne yapacağımı şaşırdım. Hangi alana yönelmemi önerirsin? 

—Haklısın evlat. Gidişat tam dediğin gibi. Ama kaymakam olmanı isterim. 

—İyi de baba. Bu ülkede kaç ilçe var? Kaymakamlık bölümleri o kadar çok mezun veriyor. Bana düşürürler mi hiç? 

—O kadar kişinin arasından sıyrılıp kaymakam olmak zor ama Allah yürü ya kulum der, kaymakam olursan, yaşadın demektir. 

—Kaymakam olarak ne yapabilirim ki? İlk başta küçük ilçelere gideceğim. Çoğunun imkanları da sınırlı. Üstelik ben acemiyim. 

—Öyle deme evlat. Küçük ilçeler senin acemiliğini atlatacağın, terör estirip egonu tatmin edeceğin yerlerdir. İmkansızlığı sen değil, ilçen çeker. İlçenin tüm memurları senin emrinde. Makam aracın var. Koruman var. Daha ne istersin. İlgi, alaka, saygı o biçim. 

—Nasıl yani? 

—İlçenin en büyüğüsün. Ne emredersen ama diye bir şey olmaz. Dediğin her şey yapılır. 

—Ama bir şey demezler mi? 

—Kim, ne diyecek evlat. Senin altında sana bağlı çalışan daire amirleri var. Bakma onlara daire amiri dendiğine. Onların her biri senin emir erin sayılır. Sesleri çıkmaz, itiraz etmezler. Kendi kendilerine homurdanır dururlar ama o kadar da olsun. Çok da tın. 

—Tamam, bu kısmı anladım. Kaymakam olmadan önce yapmam gerekenler var. 

—Neymiş onlar? 

—Daha ehliyetim yok. Askerliğimi yapmadım. Evli de değilim. Bu ülkede askerliğini yapmayanı adam yerine koymazlar. Evli değilsen, çoluk çocuk derler. 

—Hiç gerek yok. Şimdi ehliyet almak zorlaştı. Kaymakam olunca ilçede daha kolay alırsın. Askerliği de o zaman yaparsın. Evliliğe gelince, makamın itibariyle aday adayların çoğalır. Bence acele etme. Sen kısa yoldan kaymakam olmaya bak. 

—İyi de kaymakam olmak kolay mı? 

—Diğer rakiplerine göre 1-0 öndesin. Çünkü Karadenizlisin. Unutma bunu. 

—Tamam, kaymakam oldum. Sadece emir vermek yeterli mi?  Biliyorsun, deli dolu biriyim. Macerayı severim. Egom da kaymakamlıkla birlikte tavan yapacak. Egomu nasıl tatmin edeceğim? 

—Bu da senin maharetine kalmış. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır ama yine de sana yol göstereyim.  Göreve başlayacağın gün tüm daire amirleri kaymakamlığın önünde ip gibi dizilecek. Kaymakamım hoş geldin diyerek seni çiçekle karşılayacak. Bu manzara görülmeye değer. Bugüne kadar seni kim karşıladı böyle. Evli olsan, eşin karşılamaz seni. Üstelik amirlerin baban mesabesinde. Tanışmak için makamına al bunları. Karşılamada olmayan var mı diye tek tek göz at. İçlerinden karşılamaya gelmeyen birini tespit edersen, seni aşağıda göremedim de. O da geciktim desin. Bu durumda; olur, insanlık hali falan deme. Seni ayakta bekleyen görevline, not et bunu de. Bundan sonra o ve diğerleri geciksin de göreyim. 

Makamına inip çıkarken herkesin kullandığı yolu kullanma. Sana malzeme çıkacak tali yolları kullan. Oralarda sigara içen amir ve memurları görürsün. Onlara başlarım sigaranıza de. 

İlçenin dışına çık. Piknik yapan çocukları yakala. Kimsin, necisin sorgula. Bunlar öğrencidir muhakkak. İzin onayları var mı yok mu sor ki pikniklerini berbat et. 

Canın sıkıldıkça soluğu hastanede al. Başhekim nerede, hastane müdürü nerede, hani güvenliğiniz diyerek çalışanları tedirgin et. 

Olmadı aracına bin. Önünden giden mobileti o önden kaçsın, sen arkadan kovala. 

Ertesi gün polislere görev ver. Ne kadar mobilet varsa toplayın de. Bundan sonrasını mobiletini kaptıran çocuk ve ailesi düşünsün. 

Makamına çıkar çıkmaz, tüm daire amirlerini toplantıya çağır. Geciken amirleri not ettir ve onlara de ki personelinizden mesaiye uymayanlar varsa, isimlerini getirin talimatı ver. 

Sabah makamına gelir gelmez, bir daire amirini çağır. Sekreterin, efendim bize not bıraktı. İlçe sınırları içerisinde falan yere gitti derse, gelince yanıma gelsin deme. Nasıl gider benden habersiz, ben neyim burada?  Hemen gelsin de. Gelince de mesai saatleri içerisinde görev yerini niçin terk ettiğinin hesabını sor. Özür dilerim, bir daha olmaz demezse, savunmanı yaz gel de. O da tamam derse, çıktıktan sonra sekreterine geri çağırt. Bu defalık affettim. Bir daha olmasın de. 

Daire amirin yıllık iznini kullanmaya kalkarsa, noter gibi hemen tasdikleme. İzin için beni mi beklerdin lafı sokuştur. Bir daha izin almaya gelsin de göreyim. İznini yakar, yine gelmez huzuruna. 

Hasılı evlat, ormancı kadar değilsen de ilçende varlığını göster. Herkes nasıl bir kaymakam ile karşılaştığını bilsin. Kedinin ayaklarını ilk günden ayır. Terör estir. Deli doluluğunu pardon idealistliğini burada boşalt. Herkes fırsat buldukça senden konuşsun. Şanın yürüsün. Egonu da böylece tatmin etmiş olursun. Ben de kaymakam babasıyım diye buralarda caka satar dururum. 23.09.2022

* 24/09/2022 tarihinde Barbaros ULU ismiyle Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır. 

Ne Oldum Delisi Tipler

Kendisini mükemmel bir yaratılışta gören; akıl, zeka ve yaptıklarına kendisini inandırmış, hasbelkader bir makama gelen bazı zevat ile ilgili değerlendirmem: 

Kibir budalasıdır. 

Ne oldum delisidir. 

Kendisinden başka kimseye güvenmezler. 

Bir şeyin ve her şeyin en iyisini kendisinin yaptığını sanırlar. 

Devletin imkanlarını hoyratça kullanırlar. 

Başkasının eksik ve yanlışını bulmak için azami gayret gösterirler. Buldular mı egoları tavan yapar. Sevinçlerine diyecek yoktur. 

Olur olmaz her şeye karışırlar. Yani burunlarını sokarlar. Buna her şeye maydanoz olma diyoruz. 

Sabırsızdırlar. Büyük bir ihtimalle dokuz aylık değildirler. 

Kendilerini bulunmaz Hint kumaşı ve Allah vergisi görürler.

Dediğim dedikçidirler. Dedikleri aynı anda olmazsa ve yapılmazsa kıyameti koparırlar. Dedikleri amasız, fakatsız yerine getirilecektir. Nasıl ki ağanın p.kunun üzerine p.k yapılmazsa bunların lafının üzerine laf konmaz. Koymaya kalkan olursa da had bildirilir. 

Günde dört mevsim yaşarlar. Bir bakarsın şeker gibi az sonra terör estiren bir terörist olabiliyorlar. İçindeki fırtına dışa vuruveriyor. 

Makamdan aldıkları güçle egolarını tatmin ederler. 

Kolay kolay kimseyle geçinemezler. Evlilik yapamazlar. Evlenirlerse de geçinemezler. 

Başkasına güvensizliğin temelinde çocukluğunda yaşadıkları en büyük etkendir. 

Geçmişte her türlü halta imza attıkları, tüm kaçak yolları bildikleri için karşısındaki herkesi öyle bilirler. 

Aşırı kincidirler. Gücü yetiyorsa kendileri kelle alır, gücü yetmiyorsa başkalarının eliyle sonuca giderler.

Soruşturma hastasıdırlar. Soruşturmayı her şeyin ilacı bilirler.

Makama güç katsın verdikleri gücü makamlarına alarak Çingene beyliği yapmaktan büyük zevk alırlar.

Bir Allah var bir de kendileri. Dünyanın kendi etrafında döndüğüne inanırlar.

Elindeki imkanları güce dönüştürürken gücünün yetmediklerine de bir secdeye kapanmadıkları kalır.