9 Ocak 2022 Pazar

Mehmet ADİL Güven Tazeledi *

8 Ocak 2022 günü saat 10.00'da Konya Kahveciler, Çay Ocakları Büfeciler  Esnaf Odası Olağan Genel Kurulu olduğundan, Oda Başkanı Sayın Adil’in, aramızda görmek isteriz daveti üzerine haberim oldu. Olağan genel kurulun, Konya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (KONESOB) odasında yapılacağını öğrendim. Cumartesi ve pazar günleri benim için dinlenme ve geç kalkma günleri olsa da davete icabet etmem lazım dedim, erkenden yola koyuldum. Bu vesileyle ilk defa bir oda seçimine katılmış oldum.

Toplantının yapıldığı salona girmeden önce girişte; tertip, düzen, ilgi ve alakanın yanında, girişin sağına ve soluna güzelce yerleştirilmiş izzet ve ikram köşesi dikkatimi çekti. Yok yoktu: Çay, kahve, su, poğaça, pastanın her türlüsü, envaiçeşit olarak yerleştirilmişti. İkramlıktı hepsi. Giren alıyor, çıkan alıyor. Görüntü, biz işimizin erbabıyız dedirtiyordu.

Selam verip hayırlı olsun, kolay gelsin dedikten sonra toplantının yapılacağı salona yöneldim. Salona girerken, salonda çok az kişinin olacağı yönünde içimde bir his vardı. Çünkü olağan genel kurulda tek aday yarışacaktı. Aday tek olunca, nasılsa karşısında rakip yok, bu yüzden seçime katılmama gerek yok diye üyelerde bir rehavet söz konusu olur ve yeterli sayıyı bulmak bile zor olabilirdi. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen gördüğüm manzara, endişemin yersin olduğunu gösterdi. Çünkü salon doluydu. Bu bile tek aday ve tek liste ile yeniden güven tazelemek için seçime giren Mehmet Adil’in, üyelerinin nezdinde ayrı bir yeri olduğunu göstermeye yeterdi.  25.01.2018’de Oda Başkanı seçilen Mehmet Adil, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte bir zoru başarmış, birkaç odaya nasip olacak şekilde karşısına rakip bile çıkmamıştı.

Neydi zorlukları derseniz, malumunuz 2019 Martı ile birlikte hala devam eden küresel bir salgın musallat oldu. Bu salgından en fazla etkilenen sektör ise Mehmet Adil’in başkanlığını yaptığı odanın üyeleri olan kahveci, çay ocakları, büfeciler ve kantinciler oldu. Bu süreçte özellikle kahveciler ve kantinciler kepenk kapattı. Kimi bu süreçte başka iş buldu kimi ise işsiz kaldı. Dün veren el olan bu sektör temsilcileri yardıma muhtaç hale geldiler. Zaman zaman belediyeler ve bazı yardım kuruluşlarından yardım almak zorunda kaldılar. Zor zamanların adamı olduğunu Mehmet Adil bu süreçte göstermiş oldu. Çalmadık kapı bırakmadı, görüşmediği kimse kalmadı. Her yerde sektörünün sesini duyurmaya çalıştı. Sosyal medyayı pek kullanmamasına rağmen bu süreçte sayfasını aktif bir şekilde kullandı. Kırmadan, dökmeden, kimseyi ötekileştirmeden üyelerinin derdine çare olunması için elinden gelen her türlü gayreti gösterdi. Sektörün dışından biri olmama rağmen bu süreçte bu gayretine bizzat şahit oldum. Üyelerinin derdi ile dertlendi ve süreci iyi yönetti. Ellerinin emeği ile para kazanıp evine ekmek götüren bu sektörün insanı da yapılanları takdir etmiş olmalı ki karşısına rakip çıkmayı ve çıkarmayı düşünmediği gibi işini gücünü bırakıp genel kurula katılarak bu heyecana ortak olmak istemiş.

Genel kurulda 2018-2022 yılları arası gelir-gider tablosu, yönetim ve denetim raporları okundu, üyelerin oylarına sunuldu. Geçmiş yapılanlar ve yapılacak olanlar üyelerden tam not aldı.

Yazıma son verirken yaptıklarıyla göz dolduran ve yeniden başkan seçilerek güven tazeleyen Oda Başkanı Mehmet Adil’in konuşmasından bazı kesitlere de kısaca yer vermek isterim: Sektörlerinde daha önce iz bırakan eski başkanları rahmetli Cemal Çınardalı beyefendiye ayrı bir bölüm ayırarak ona olan vefasını gösterdi ve duygulu anlar yaşadı. Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da sektörün dertlerine çözüm bulmak için gereken her şeyin yapılacağını; doğruluktan, dürüstlükten, insani ve milli hassasiyetimizden ödün vermeden tüm sektördeki esnaflarımızın hak ve hukukunu gözeterek görev yapmayı taahhüt ettiklerini; haksızlık yapmadıklarını ve yapmayacaklarını; yalandan, iftiradan, dedikodudan kaçındıklarını ve kaçınmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

Bu vesileyle güven tazelemeye dayalı olağan bu genel kurulun, Konya’mıza ve sektör sahiplerine hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Sayın başkan Mehmet Adil ve yeni yönetim kuruluna başarılar diliyorum.

Not: Genel kurulda daha önce “Konya Kahveciler, Çay Ocakları ve Büfeciler Odası” olan odanın adına, kantincilerin de eklenmesi üyelerin oyuna sunuldu ve oybirliği ile kabul gördü. Resmiyet kazandıktan sonra odanın yeni adı “Konya kahveciler, Çay Ocakları, Büfeciler ve Kantinciler Odası” olacak. Buna gerek var mıydı? Bence vardı. Çünkü kantinciler de üye yönünle çoklar. Odanın yeni ismi de hayırlı olsun ama isim koyma konusunda burada şunu söylemeden geçemeyeceğim. Gördüğünüz gibi zaten uzun olan odanın ismine, kantincileri de eklemek suretiyle odanın ismi daha da uzamış oldu. Elbette her sektör kendi isimlerinin oda isminde geçmesini ister ama sektörün tüm üyelerini kapsayacak şekilde kısa isim vermeye dikkat etmede fayda görüyorum. Bu hassasiyetim, sadece bu odanın ismi ile sınırlı değil, tüm isimler verilirken konan ismin, “ağyarına mani efradına cami” şeklinde olmasına dikkat etmek gerek. İsim dediğin bir çırpıda, bir nefeste ve unutmadan söylenmeli. Bakarsınız diğer genel kurulda da bulunan kısa isim tüm üyelerin oyuna sunulur. Bu oda da uzun isimden kurtulmuş olur.

*10/01/2022 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

7 Ocak 2022 Cuma

Zam ve Para Politikam

Olup bitenlerden anladığım kadarıyla ülke zamlarla gelişecek. Vatandaş derse ki nöbet sende deyip direksiyonun başına beni getirirse, devlette devamlılık esas prensibi gereğince zamlara kaldığı yerden devam edeceğim. O zaman ne anladık derseniz, benim yoğurt yiyişim pardon zam politikam farklı olacak.

1. Yılın ilk günü zamlarına devam edeceğim. Sadece doğalgaz ve elektriğe değil, iğneden ipliğe her şeye okkalı zam yapacağım. Okkalı zammı gören vatandaş yerinden kalkamayacak. Bakıyor ki nefes alabiliyor. Ya Rabbi buna da şükür diyecek. 

2. Doğalgaz, elektrik gibi ürünler başta olmak üzere devlet süspansiyon yapmayacak. Bir şeyin ederi, kurtarır tarafı ve devletin karı ne ise aynen vatandaşa yansıtılacak. Bütçenin delikleri kapatılacak. Beğenmeyen ve gücü yetmeyen kullanmayacak. Yani kimse ürün almaya zorlanmayacak. Bu da demokrasi ve özgürlüğün bir gereğidir.

3. TL'yi koruma adı altında verilen her türlü garantiye son verilecek. 

4. Elinde parası olan, parasını üretimde ve yatırımda değerlendirmeyen; parasını borsa, döviz, faiz ve altında değerlendiren herkesten KDV, ÖTV, damga vergisi, gelir vergisi, nereden buldun vergisi gibi okkalı vergiler alınacak. Vergi oranları kişinin parasına göre belirlenecek. Parasını kah dövize kah faize kah altına yatırdığından, piyasayı allak bullak ettiğinden dolayı kendilerine ceza kesilecek. 

5. Bankalardaki paradan sonra alınan genel arama emriyle ev ve işyerlerindeki altın ve dövize yöneleceğim. Elimizde dedektörlerle birlikte her eve girilecek. Tespit edilen her altın ve dövize kayıt dışı diye el konacak. Yarısı değişik vergilere kesildikten sonra geri kalan yarısı, kişi adına vadesiz hesaba yatırılacak. 

6. Piyasayı rahatlattıktan ve herkes önünü görmeye başladıktan sonra TL’ye son vereceğim. Rüzgardan etkilenmeyen, her yerde geçerli bir para birimine geçeceğim. Bizim paramız TL diyenlere de yardımcı olacağım. Onlar için TL tedavülde olacak. Onlar her türlü alaveresinde TL kullanmaya devam edecekler. Paramız eridi diyen olursa, onlara bunu siz istediniz, denecek.

"Hibe"

Resûlullah, zekât toplamakla görevlendirdiği memurunun hediye aldığını işittiğinde; “Benim gönderdiğim bir görevliye ne oluyor ki: ‘Bu zekât malıdır; bu da bana hediye edilmiştir.’ Demektedir. Bu kişi, babasının (yahut anasının) evinde oturup kalsa, acaba kendisine hediye verilir miydi? Allah’a yemin ederim ki, sizden biriniz o zekât malından bir şey alırsa kıyamet gününe, o malı boynunda taşıyarak gelecektir.” (Müslim, İmârât, 26) buyurmuştur.

“Kur Garantili TL” hesabı açtıranlara, banka tarafından tahakkuk ettirilen faize ilave olarak döviz arttığı takdirde mudiinin dövizden kaynaklanan farkını, hazinenin karşılayacak olmasını bazı fıkıhçılar, bu parayı devletin o kişiye verdiği bir “hibe” olduğu, bunun faiz olmadığı görüşünü yukarıdaki hadisle kıyaslarsak, burada akla şu gelir: Kişi bankaya gidip kur garantili mevduat hesabı açtırmamış olmadı, hazine o kişiye yine hibe* verecek miydi?

Devlet zorlukları aşmak için -tasvip etmesek de- böyle bir garanti verebilir ama fıkıhçılar buna nasıl cevaz verir, çok anlaşılır gibi değil.

Acizane, hibe denilen bu kur farkını ben, paradan para kazanan, parasını faizde değerlendiren kişileri korumak ve kollamak olduğunu, bunun faize teşvik olduğunu düşünüyorum. Buna fetva verilmiş olsa da bu durumun şu hadis çerçevesinde değerlendirilmesinin yani helal ile haram arasında kalmış şüpheli bir şey olacağını düşünüyorum: "Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah'ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa cesedin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur. Haberiniz olsun bu et parçası kalptir." [Buharî, İman 39, Büyû 2; Müslim, Müsakat 107, (1599); Ebu Davud, Büyû 3, (3329, 3330); Tirmizî, Büyû 1, (1205); Nesâî, Büyû 2, (7, 241).]

*Bir kamu kuruluşu, işletme ya da vakıf tarafından bir eğitim kurumu, şirket ya da kişiye verilen karşılıksız paradır.