21 Haziran 2020 Pazar

Değerli Babalar! **

Kiminiz darı bekaya göçtü, her geçen yıl giden ömründen bir yıl daha deviriyor, kiminiz de köşesinde gideceği günü bekliyor.

Gittiyseniz de gidişi bekliyor idiyseniz de size şunu söylemek isterim:  Ne ölüme terk edildiniz ne de öldükten sonra unutuldunuz. Zira geride sizi çok seven, hep hasretinizi çeken, size özlem duyan, yokluğunuzu her daim özellikle Babalar Gününde ve ölüm yıl dönümlerinizde sizi anan evlatlarınız var. 

Sosyal medya sizi ananlarla dolu… Kimi anmakla da kalmamış, duygularını yazıya dökmüş. Tabir yerindeyse döşenmiş. Sanırsın ki benim çocuk şair ve yazarmış da haberim yokmuş. Öyle yazmışlar ki görüp okusanız "Bu ben miyim" dersiniz. "Evet" cevabı alınca da "Ooo, ben  neymişim de haberim yokmuş" der, duygulanmakla da kalmaz, babalar ağlamaz demeyip hüngür hüngür ağlarsınız. O yüzden içiniz rahat olsun, gözünüz ve gönlünüz arkada kalmasın. Siz görmüyor olsanız da ben buna şahidim. Bu yazdıklarımı "Yok ya, o kadar da değil. Zira ben kendimi de çocuğumu biliyorum, abartıyorsun derseniz, daha bu yazdıklarım buz dağının görünen yüzü. Gelip görmenizi isterdim. Üstelik yazı ile tam anlatamıyorum. Zira anlatma sorunum var. Ayrıca benim size gelmem yakındır. Gelince evlatlarınızın bitmez tükenmez sevgisini bir güzel anlatırım. Çünkü dil ile anlatımım  daha iyi. Zaten orada zamanımız da bol. Üstelik yapacak iş de yok. Durmadan geride bıraktığınız evlatlarınızı konuşuruz.

İçinizden bazılarınız, bana olan bu sevgisini hayatımda ben yaşarken ve ahir ömrümde niçin göstermedi benim evlatlarım? Şimdi neye yarar derseniz, orasını bilemem. Belki size olan sevgisini gizlemiş, size açılamamış olabilir. Belki de siz, Türk erkeği biraz sert olur, yumuşak olursam çocuğum şımarır düşüncesiyle çocuğunuza olan sevginizi göstermediniz. Çocuğunuz da size olan sevgisini korkusundan gösterememiş, sağlığınızda iken açılamamış, gıyabınızda size açılmış olabilir. Belki de sağlığınızda iken varlığının kıymetini bilemediğinin üzüntüsünü yaşıyordur. Zaten varken kıymet bilinmez bizde. Ancak yoklukta bilinir ve takdir edilir. 

Çocuklarınızın, ardınızdan sizi hayırla yad etmesine bu kadar açıklamamdan sonra hala inanmakta zorlanıyor, mümkün değil, benim çocuk böyle yapmaz, beni anmaz, o ne badem gözlüdür diyorsanız, biliniz ki size yalan söyleyecek halim yok. Ben sosyal medyanın yalancısıyım. Ben oradan gördüğümü okuyorum ve okuduğumu böyle anlıyorum.  Ayrıca yazdıklarında çocuklarınızın ne kadar samimi olduklarını bilemem. Zira niyet okuyucusu değilim. Ben ancak zahire göre hüküm veririm. 

Değerli babalar! Size en son şunu söyleyebilirim. Sosyal medya bildiğiniz gibi değil. Bu alem öyle bir alemdir ki herkesin içini döktüğü, şair ve yazar kesildiği bir yer. Sizin zamanınızda sosyal medya olsaydı çocuğunuz, yüzünüze karşı gösteremediği sevgisini siz daha ölmeden bu alemde iken gösterebilirdi. Dahası, taziye üç gün iken evladınız, vefatınızın her yıl dönümünde sizin vefatınızı paylaşarak her yıl sizin  adınıza bu alemde taziyelerinizi sanal olarak kabul etmektedir. Yani durum bu minvalde. Yavrum! Ardımdan benim adıma bu kadar üzülmene dayanamam. Rab Teâlâ izin verdi. Bana bir oda, bir de mükellef bir sofra hazırla, geri geliyorum deseniz, sonuç nasıl olur bilemem. O sizinle çocuğunuz arasında bir şey. Şöyle olur, böyle olur diyerek baba ile evlat arasına giremem. Rab Teâlâ izin verse de ayrıca böyle bir şey yapmaya kalkmazsınız, umarım. Çünkü onlar için yaşadınız. Geri gelip rahatsız etmek olmaz. Siz en iyisi benden duyduğunuz sosyal medya paylaşımları ile yetinin.

Biliyorum, çocuklarınız, ardınızdan sizin için yaptıklarını, size anlattığımdan dolayı keşke anlatmasaydın deyip bana kızacaklar ama duramadım. Zira şom ağızlıyım, vesselam.

Bu arada sizin ardınızdan eşiniz hala yaşıyor, haberiniz olsun. Konu sizin gününüz dolayısıyla çocuklarınızdan açılınca eşlerinizi de kısa da olsa bu şekilde anmış olalım.

Ne diyorsun, şu günde ne yazdığının farkında mısın deyip bana kızarsanız, kızmayın. Zira benim Babalar Günü kutlamam böyledir. Ayrıca istisnalar kaideyi bozmaz.

**21/06/2020 tarihinde Kahta Söz'de yayımlanmıştır.

20 Haziran 2020 Cumartesi

Yeni Nesil Bir Matematik Sorusu

8.sınıflara LGS'de sorulan yeni nesil bir soru. Kolay mı zor mu bilmem. Zira anlamam. 

Benim Matematiğim iyi diyenler! Buyrun, soru sizi bekliyor. Anlamadığım, tuzu , yemeği ne karıştırırsınız? Haydi karıştırdınız. Tuzun gramını ne yapacaksınız? Bunun cevabını çocuklar bulunca göğe mi ereceksiniz? Reel hayatta yediği yemeği bırakın, aşçılar bile pişirdiği yemeğe kaç gram tuz attığını bilmez. Pişirirken tadar. Tuzlu ya da tuzsuz der. Hasılı bu soruların reel hayatta yeri yok, bilesiniz. 

Yeni nesil soruların mucidini ve bu soruları hazırlayanları sizi bilmem ama Rabbim bildiği gibi yapsın. Son sözüm budur. 

Bu arada 20 sorunun her biri, al birini vur ötekine türünden. 

Çocuğunuz bu ve diğer soruları yapamazsa çocuğunuzda kafa yok diye kızmayın. Bilin ki çocuğunuz normal. Anormal olan sorular ve bu soruları hazırlayanlar. Yine de çocuğunuza kızmaya devam edecekseniz buyrun, soruyu bu yaşınızda siz çözün. 

İçinizde ne var bu soruda, beylik bir Matematik sorusu diyeniniz olursa gözüme uzun süre görürmeyin derim.

Bu Ne Yaman Çelişki Böyle! *

Tüm devlet memurları, işçiler, özel sektörde çalışanlar maaşlarını kamu veya özel bankalardan veya finans kurumlarından almak zorunda. Bunun için kurum, kuruluş ve özel sektör, kurum içinden üç kişilik bir komisyon oluşturarak ilgili komisyon banka veya finans kurumlarından en uygun teklif ve ödeme şartlarını alır. Teklifler komisyon marifetiyle masaya yatırılır. Şartları en uygun olan banka veya finans kurumunu üst amire teklif eder. Amir de uygun görürse karşılıklı imzalar atılarak maaş anlaşması yapılır. Banka ya da özel finans kurumlarıyla anlaşma genelde bir, iki, üç yıllık yapılır. Diyanet İşleri Başkanlığı da personelinin maaş anlaşması için bir finans kurumuyla anlaşmış. Buraya kadar bir sorun yok. Zira maaş anlaşmasında olması gereken bu. 
Sorun, bu maaş anlaşmasını 18 Haziran tarihli tweetiyle personeline duyuran Diyanet İşleri Başkanının açıklamasında. Başkanın bu paylaşımını okumadı iseniz ilgili tweeti buraya alıyorum: "İslam’ın haram kıldığı ve haksız kazanca yol açarak büyük bir sömürü aracı olan faizle mücadele noktasında, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak personelimizin maaşlarını faizsiz finans kurumları aracılığıyla ödemeye başladık. Ülkemize, milletimize hayırlı olsun." 
Başkanın bu açıklaması baltayı taşa vurma cinsinden. Zira tartışmalara sebebiyet verecek bir açıklama. Niçin böyle olduğunu fazla detaya gitmeden madde madde açıklamaya çalışayım:
1.Sayın Erbaş, Diyanet personelinin üst yöneticisi olmakla beraber temsil ettiği görev gereği bu ülkede yaşayan tüm Müslümanların başkanıdır.
2.Başkan bu açıklamasıyla kendi personelini faize bulaşmaması için koruduğunu ifade ediyor. Bu ülkede faizle muamele yapan resmi veya özel bankalardan maaş alan milyonlar var. Eğer bir hassasiyet gösterilecek ve bir mücadele başlatılacak ise bu, topyekûn olması gerekmiyor mu? Bu anlayış "Ben personelimi koruyorum, diğerlerinin canı cehenneme" demektir. Buna ben kendine Müslüman olmak derim.
3.Bankalardan maaş almak dinen sorunlu ise Başkan bunu umuma duyurmalı. Aynı zamanda bağlı bulunduğu atamaya yetkili amirine bu endişesini dile getirmeli değil mi?
4.Bankalardan yapılan anlaşma gereği maaşı bankadan almak sorun ise Başkanlığına bağlı Din İşleri Yüksek Kurulunun birkaç ay önce "Toplu konut projesi çerçevesinde kamu bankalarından kredi çekmenin caiz olduğu" yönünde verdiği fetvaya ne demeli? Bankadan bu çerçevede kredi çekmek bankaya/faize destek anlamına gelmiyor mu? Sayın Başkan, bu fetvaya onay veriyor, maaşı devlet bankasından almaya sıcak bakmıyorsa buna bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu denmez mi?
5.Başkanın "Personelimizin maaşlarının ödenmesi için şu özel finans kurumunun sunduğu teklifler daha uygun görülmüş ve ilgili finans kurumuyla anlaşma sağlanmıştır. Personelimize hayırlı olsun" demesi daha şık olmaz mıydı?
6.Özel finans kurumlarının faizsiz olduğu konusunda kesin bir bilgiye sahip mi yoksa onlar da mı bankacılık sistemine göre işlem yapıyor? Zira kamuoyunda özel finans kurumlarının da bu sistem içinde diğer bankalardan çok farkı olmadığı yönünde bir kanaat var.
7.Kendisine bağlı olan DİB personeli ve kendisi bugüne kadar hangi bankalardan maaş almıştır? Kendisi 2017'de başkanlığa atandığına göre o zaman bu hassasiyeti niçin göstermemiştir? Zira açıklamasından, personelin maaşlarının daha önce faizsiz finans kurumundan alınmadığı anlaşılmaktadır. 

Hasılı, Başkanın bu açıklaması nereden tutarsanız elinizde kalır. Çünkü kendi içinde ne yaman çelişkiler barındırıyor. Keşke hassasiyetinden dolayı tercihini özel finans kurumlarından yana kullansaydı da bu açıklamayı yapmasaydı, çok daha iyi olurdu. 

*22/06/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.