3 Ağustos 2019 Cumartesi

Haricilere Ne Kadar Mesafedeyiz? ***


İslam tarihinde Hariciler adında siyasi ve itikadi bir mezhep vardı. Biliyor olmalısınız. Vardı diyorum. Zira şimdilerde bu mezhebin müntesibi yok. Tarih oldu gitti. Mezhebin kendisi yok oldu ama fikri, zikri, düşüncesi, bakış açısı, olayları yorumlayıp ve değerlendirme yöntemleri bugün milyonlarımızın beyninde yaşıyor. Birbirinden habersiz bu kişiler bir araya gelip bir mezhep kursalar veya tarih olan Hariciliği tekrar diriltmeye kalksalar öyle zannediyorum, bugünkü yaşayan mezheplerin en büyüğü olurlar. Bu tiplere Hariciler gibi düşünüyorsun desen, hakaret kabul eder, kendilerinin Harici olmadığını bir güzel izah da ederler.

Ne demek istediğim daha iyi anlaşılsın diye kısaca Haricilerden bahsetmek istiyorum. Hz Ali ile Muaviye, Sıffın denilen yerde karşı karşıya gelmişler, aralarında anlaşamayınca savaşa tutuşmuşlardı. Savaşın ilerleyen safhalarında savaşı kaybedeceğini anlayan Muaviye, yol arkadaşı Amr b. As'ın akıl vermesiyle askerlerine emir vererek mızrakların ucuna Kur'an sayfalarını taktırır. Bu, aramızda "Kur'an hakem olsun" demekti. Hz Ali, "Bu bir hiledir, savaşa devam edin" dese de emrindeki askerlerden bir grup "Ya Ali, Kur'an'la mı savaşacaksın? Durdur şu savaşı, hakemliği kabul et" der. Hz Ali mecburen savaşı durdurur. Hüküm ve karar vermesi için Hz Ali ile Muaviye birer hakem tayin ederler. Hz Ali'nin hakem tayin etmesine az önce "Kur'an'a karşı mı savaşacaksın" diyen grup, bu sefer "Ya Ali! Hüküm Allah'ındır. Hükmü ancak Allah verir. Sen hakem tayin etmekle kafir oldun" diyerek cephedeyken Hz Ali'nin safından ayrılırlar. Kendilerine çıkıp gidenler anlamında Hariciler denmiştir. 

Tarihte "Hakem olayı" diye bilinen bu olaydan (bu grubun yaptığından) sonra cephede kaybetmeyen Hz Ali masada kaybeder, hilafet kendisinden alınıp Ümeyye oğullarına verilir. Bu sonuçların müsebbibi olan Hariciler bu olaydan sonra da rahat durmazlar, sabah namazına giderken Hz Ali'yi de öldürürler.

İslam tarihinde Hariciler denen bu zümre, anladığım kadarıyla olaylara yüzeysel bakan, muhakeme güçleri gelişmemiş, olayın perde gerisini anlamaktan aciz,  sözün maksadını anlamayan, kaba, ham softa kişilerden oluşuyor. Üstelik inandıklarında samimiler. İbadet düşkünüdürler. Birkaç ayetin lafzına takılarak sloganik yaşamışlar ve Müslümanlar arasında kapanmayan yaraların açılmasına sebebiyet vermişlerdir. Arap bedevisi diyebileceğimiz bu tipler için "Akılsız dostun olacağına, akıllı düşmanın olsun" sözü söylenebilir.

Şimdi gelelim tekrar günümüze. Bakın etrafınıza adı ve grubu Harici olmayan nicelerine rastlarsınız. Çoğunluğu da İslam dinini yaşayamaya çalışan bu samimi -görünümlü- kişiler,  tıpkı Hariciler gibi dini duyarlılıkları fazla. Bir kısmı dini yüzeysel bilmekle beraber çoğunun bilgi birikimi vardır. Sosyal medyada etkindirler. Ezmek ve linç etmek istediklerini yerle bir ederler, bir kaşık suda boğarlar. Kamuoyu destekleri de var arkalarında. Çoğu zaman bir konuşmanın özüne yoğunlaşmazlar, kelimelere ve bazı ifadelere takılıp kalırlar, boş plak gibi döndürür dururlar. Çok kolay tekfir ederler. Sözüne, kastetmediğin anlamlar yükleyerek seni elfazı küfürle itham ederler. Yeni görüşlere, inanç ve fikir hürriyetine kapalıdırlar. Farklı fikrinden dolayı hakareti ibadet bilirler. Aynı zamanda iyi birer niyet okuyucusudurlar.

Gördüğünüz gibi Haricilik günümüzde modern bir şekilde yaşıyor. Bence bu zihniyet İslam'ın daha iyi anlaşılmasının ve İslam’ın geniş kitlelere yayılmasının önündeki en büyük engeldir. 

***08/08/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.


Gazlıgöl'den Ayrılırken-e-

Kaplıcadan Ayrılırken -e- (Bazıları tekrar)

Beş günlüğüne geldiğim kaplıcadan bugün itibariyle ayrılıyorum. Yazdıklarımla -huyumdur- pek pozitif enerji vermesem de giderken hatırda kalanları paylaşmak isterim sizlere. Zaten siz de pek bekliyordunuz. Unutamayacaklarım:

1. El arabasıyla veya kaldırımda köy ekmeği satan kadın ve kız çocuklarını... Erkekler nerede merak ediyorum. Yöre halkı fakir anlaşılan. İnsanı ekmeğini taştan çıkartıyor. Cuma çıkışı kendi yaptığı peynir ve tereyağını satan kadını daha cesur buldum. Bol miktarda köy yumurtası satılıyor kenarlarda.

2.Dükkanının önündeki tezgahının üstüne banyo sabununu koymuş bir bakkaldan aldığım zeytin yağlı sabun hoşuma gidince ertesi günü giderek fazlaca aldım. Güzelce köpüren sabun ikinci kullanımda önceki gibi köpürmeyince geri alırsa diye yatsıdan sonra bakkala götürdüm. Utana sıkıla durumu anlattım. Diğer çeşit sabunlarla değiştirebilir miyim, sizce sakıncası yoksa dedim. "Olur, niye olmasın. Önemli olan sizin memnun olmanız. Sizin memnun kalmadığınız sabunu satınca ben hayrını görmem. Hatta paranızı da geri verebilirim, değiştirmek zorunda değilsin" dedi Afyon şivesiyle. Takdir ettim adamı. Allah bol kazanç versin böylelerine daima. Başka sabunla değiştirerek teşekkür edip ayrıldım. Değiştirdiğim sabun bahtıma artık.

3.Kara ve sivri sineklerle mücadele etmeyi sevmeyen ve haşerelerle mücadelede, oyunu aldığı vatandaşı kendi haline bırakan belde belediyesine inat, halkın kendi bulduğu çözüm takdire şayan. Ağaçlara beyaz poşet içine su doldurarak bağlamak.

4.Apartımda beni zaman zaman yalnız bırakmayan, arada bir yoklayan davetsiz misafirlerim sinekler! Allah sizin hayrınızı versin e mi!

5."Bu camiye gelen çocukların dokunulmazlığı vardır. Cemaatimize duyurulur" yazısını asan ve çocukları camiye çeken, irticalen okuduğu hutbeyle içimizi mest eden cami imamını burada anmadan geçemeyeceğim. İyi ki böyleleri var.

6.Üzerine su sıçramayacak şekilde lavabo görüntüsünde yapılmış caminin şadırvanında abdest alamadan ayrıldım da ona yanarım.

7.Kaplıca kaplıca dediklerinin sabah ve akşam hava almayan, kapalı bir yerde sıcak suyun içine girerek yirmişer dakika suda hareketsiz durmayı, eski dervişlerin çile çekmek için girdikleri çilehane benzettim. Derviş ahlaki eğitim alırken ben de beden eğitimi aldım. Derviş bunu para vermeden yapardı, bense para vererek, o kadar yolu tepip gelerek yaptım. Şimdi bu işin bir de geri dönüşü var.

8.Gördüğüm düğün konvoyu benim için nostaljikti. Gelin ve kadınların traktörün römorkunda gittiği bir konvoy...

9.Hemen hemen her gün aynı saatte grup halinde yukarıdan aşağıya gelen kazlar topluluğundaki füzen ve intizam görülmeye değerdi.

10.Bir buçuk gün boyunca kaplıca suyu diye havuza doldurduğum ve içinde yirmişer dakika kaldığım suyun şebeke suyu olduğunu sular kesilince tesadüfen öğrendim.

11.Afyon Kalesine çıkış maceramı ayrıca kalenin burçlarına kadar çıktıktan sonra unutulmaz aşklarını kayaya yazan Meryem ile Sinan'ı unutamam herhalde.

12.Afyon lokumu almak için içeride çalışan sekiz kişi olmasına rağmen vatandaşın sıra beklediğini ve sıranın dışarıya kadar taştığını görünce kalite tesadüf değil dedim.

13.Her gün vakitli vakitsiz su kesintisi yapan belediye benim gündemimden hiç düşmedi. Belediye binasının önündeki geniş, mezbelelik yeri görünce belediyeye haksızlık yaptığımı düşündüm. Çünkü işi başından aşkın belediyenin. Sahi haşereyle mücadele edemeyen, vatandaşına 24 saat kesintisiz su veremeyen belde ve ilçe belediyelerine ne gerek var? Benimki de merak işte.
14.Eline bardağı alanın sıcak su akan çeşmeden su doldurduktan sonra arka tarafa oturarak yudum yudum su içmesi ve oturanların koyu muhabbete dalmaları... Tüm bunlar şifa bulmak için. Bardak boşaldıkça tekrar doldurup içiyorlar.
15.Sonuç, Gazlıgöl benden, ben Gazlıgöl'den, siz yazı ve fotoğraflarımdan kurtuldunuz. Herkese geçmiş olsun. Elan kürkçü dükkanındayım.

2 Ağustos 2019 Cuma

Afyonkarahisar Ulu Camii

Afyonkarahisar'a gelinir de Ulu Cami ziyaret edilmez mi? 
1.Sarp Afyon Kalesinin eteğinde 1272-1277 yıllarında yapılmış caminin dört tane adına rastladım: 
a-Hoca Camii,
b-Camii Kebir,
c-Kırk Direkli Cami,
d-Ulu Camii.
2.Caminin içindeki sütunları ve tavanı ahşaptan yapılmıştır. Direkleri ahşaptan olan günümüze kadar gelen ender camilerden.
3.Moloz taş malzemeyle yamuk dikdörtgen şeklinde yapılmış caminin içinde 40 sütun bulunmakta. Zaten Selçuklu eseri dendi mi, dikdörtgen şeklinde, içi bol sütunlu, çatısı düz mimari akla gelir.
4.Caminin ortasında camiyi aydınlatması için yapılan aydınlatma feneri 1947'de aklı evveller tarafından kapatılmış.
5.Kaç defa restore edilen cami sağlam bir şekilde ayakta. İnşallah nice yüzyıllar daha sapa sağlam kalır.
6.Caminin içi loş ve serin. Birbirine simetrik sütunlar camiyi sırtlamakla beraber güzel bir seyir zevki veriyor.
7.Öğle namazını kıldığım camide ilk saf bile dolu değildi. Üzüldüm doğrusu. Halbuki burada namaz kılmak daha bir zevk verir insana. Oturup dinlenmek istersen sırtını sütunlara yaslayabilir, kendi halinde namaz kılmak istersen sütunlar birer sütre görevi görür. Ne sen kimseyi rahatsız edersin ne de başkası seni.
8. Ahşaptan olan minberi sanki yeni gibi orijinalliğini koruyor.
9.Ses geçirmez kalın duvarlarıyla ne dışarıdan içeriye ses gelir ne de içeriden dışarıya ses gider.
10.Diz çökerek namaz kılamayanlar için de saf tutarak namaz kalabilecekleri yerler ayarlanmış. (Sonradan)
11 Afyon'a yolunuz düşerse Selçuklu'nın ölmez şaheseri olan bu camiyi ziyaret etmenizi; sanatı, estetiği, ihtişamı, sağlamlığı gözünüzle görmenizi isterim.
12.Caminin etrafı mezbelelik değil, bakımlı. Arka tarafındaki çiçekler camiye ayrı bir güzellik katıyor.
13.Caminin tavanına baktığınız zaman ahşabın üzerine çiçek desenleri işlenmiş, sütunların üst tarafına geometrik şekiller verilmiş. Her bir ağaca ustaların eliyle emek sarf edilmiş.
14.Bu cami, 2019 itibariyle 742 yıllık cami. Bugün beton yoğunlarından ibaret modern binalarımızın hangisi bu kadar dayanabilir? Bence eski insanların samimiyeti var burada. Yaptıklarını evladiyelik olarak yapmışlar.
15.Bu tür camileri yapan, yaptıran Selçuklu medeniyetine, günümüze kadar gelmesini sağlayan ve ecdat yadigarı bu eserleri geleceğe taşıyacaklardan Allah razı olsun.