İslam tarihinde Hariciler adında siyasi ve itikadi bir
mezhep vardı. Biliyor olmalısınız. Vardı diyorum. Zira şimdilerde bu mezhebin
müntesibi yok. Tarih oldu gitti. Mezhebin kendisi yok oldu ama fikri, zikri,
düşüncesi, bakış açısı, olayları yorumlayıp ve değerlendirme yöntemleri bugün
milyonlarımızın beyninde yaşıyor. Birbirinden habersiz bu kişiler bir araya
gelip bir mezhep kursalar veya tarih olan Hariciliği tekrar diriltmeye
kalksalar öyle zannediyorum, bugünkü yaşayan mezheplerin en büyüğü olurlar. Bu
tiplere Hariciler gibi düşünüyorsun desen, hakaret kabul eder, kendilerinin
Harici olmadığını bir güzel izah da ederler.
Ne demek istediğim daha iyi anlaşılsın diye kısaca
Haricilerden bahsetmek istiyorum. Hz Ali ile Muaviye, Sıffın denilen yerde
karşı karşıya gelmişler, aralarında anlaşamayınca savaşa tutuşmuşlardı. Savaşın
ilerleyen safhalarında savaşı kaybedeceğini anlayan Muaviye, yol arkadaşı Amr
b. As'ın akıl vermesiyle askerlerine emir vererek mızrakların ucuna Kur'an
sayfalarını taktırır. Bu, aramızda "Kur'an hakem olsun" demekti. Hz
Ali, "Bu bir hiledir, savaşa devam edin" dese de emrindeki
askerlerden bir grup "Ya Ali, Kur'an'la mı savaşacaksın? Durdur şu savaşı,
hakemliği kabul et" der. Hz Ali mecburen savaşı durdurur. Hüküm ve karar
vermesi için Hz Ali ile Muaviye birer hakem tayin ederler. Hz Ali'nin hakem
tayin etmesine az önce "Kur'an'a karşı mı savaşacaksın" diyen grup,
bu sefer "Ya Ali! Hüküm Allah'ındır. Hükmü ancak Allah verir. Sen hakem
tayin etmekle kafir oldun" diyerek cephedeyken Hz Ali'nin safından
ayrılırlar. Kendilerine çıkıp gidenler anlamında Hariciler denmiştir.
Tarihte "Hakem olayı" diye bilinen bu olaydan (bu
grubun yaptığından) sonra cephede kaybetmeyen Hz Ali masada kaybeder, hilafet
kendisinden alınıp Ümeyye oğullarına verilir. Bu sonuçların müsebbibi olan
Hariciler bu olaydan sonra da rahat durmazlar, sabah namazına giderken Hz
Ali'yi de öldürürler.
İslam tarihinde Hariciler denen bu zümre, anladığım
kadarıyla olaylara yüzeysel bakan, muhakeme güçleri gelişmemiş, olayın perde
gerisini anlamaktan aciz, sözün maksadını anlamayan, kaba, ham softa
kişilerden oluşuyor. Üstelik inandıklarında samimiler. İbadet düşkünüdürler.
Birkaç ayetin lafzına takılarak sloganik yaşamışlar ve Müslümanlar arasında
kapanmayan yaraların açılmasına sebebiyet vermişlerdir. Arap bedevisi diyebileceğimiz
bu tipler için "Akılsız dostun olacağına, akıllı düşmanın olsun" sözü
söylenebilir.
Şimdi gelelim tekrar günümüze. Bakın etrafınıza adı ve
grubu Harici olmayan nicelerine rastlarsınız. Çoğunluğu da İslam dinini
yaşayamaya çalışan bu samimi -görünümlü- kişiler, tıpkı Hariciler gibi dini
duyarlılıkları fazla. Bir kısmı dini yüzeysel bilmekle beraber çoğunun bilgi
birikimi vardır. Sosyal medyada etkindirler. Ezmek ve linç etmek istediklerini
yerle bir ederler, bir kaşık suda boğarlar. Kamuoyu destekleri de var
arkalarında. Çoğu zaman bir konuşmanın özüne yoğunlaşmazlar, kelimelere ve bazı
ifadelere takılıp kalırlar, boş plak gibi döndürür dururlar. Çok kolay tekfir
ederler. Sözüne, kastetmediğin anlamlar yükleyerek seni elfazı küfürle itham
ederler. Yeni görüşlere, inanç ve fikir hürriyetine kapalıdırlar. Farklı
fikrinden dolayı hakareti ibadet bilirler. Aynı zamanda iyi birer niyet
okuyucusudurlar.
Gördüğünüz gibi Haricilik günümüzde modern bir şekilde
yaşıyor. Bence bu zihniyet İslam'ın daha iyi anlaşılmasının ve İslam’ın geniş
kitlelere yayılmasının önündeki en büyük engeldir.
***08/08/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
***08/08/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Benzetmene katılıyorum. İsimleri harici olmasalarda kendikeri harici olan malesef bir çok insanımız var. Hariciler de biz hak üzereyiz diyorlardı. Bugünkiler de biz hak üzereyiz diyorlar. Sonuç aynı. İslama haricilerin yaptığı tahrifatı hiç kimse yapmadı. Bu gün de aynıları oluyor. Her kes biz haklıyız diyor. Niyetin güzel olması önemli ama sonuç daha da önemlidir. Allah bizleri haricilikten korusun inşallah.
YanıtlaSilAmin Hocam. Bu zihniyet bir daha hortlamayacak şekilde tarihin tozlu sayfalarında yerini almalı.
Sil