5 Kasım 2017 Pazar

Eyvah! Tüm Liselerimiz Fen Liseleri Seviyesine Çıkarılacakmış...

Yeni ortaöğretime geçiş sistemini açıklarken Sayın Bakan,  "Esas gayemiz sınavsız liselere geçişi sağlayabilmektir. Bunun için ne yapmak lazım? Bizim bütün liselerimizi fen lisesi ayarına, sosyal bilimler ayarına ve proje okulları ayarına çıkarmamız lazım. Bu yolda gerçekten çok büyük mesafe kat ettik, bunu gururla söyleyebilirim. Fen lisesi sayımız 302, öğrenci sayısı 120 binin üzerinde. 12 bindi öğrenci sayısı, 120 binin üzerine çıkardık. 10 kattan fazla arttırdık. Hiçbir bölümde böyle bir artış da yok." dedi. Türkçesi yeni sistemle hedeflerinin tüm liseleri fen liseleri ayarına çıkarmak. Kulağa hoş gelen bu cümleyi duyunca 'eyvah' dedim. Niçin mi?

Bakanın fen liseleriyle ilgili bu açıklaması bana Sabık MEB Bakanı Nimet Çubukçu'yu hatırlattı. O da tüm düz liseleri Anadolu Lisesine dönüştürme kararını vermişti. Amaç kangren haline gelen düz liselerden kurtulmaktı. Aklı sıra tüm okulları Anadolu statüsüne dönüştürerek Anadolu Lisesi seviyesine çıkarmaktı. Sınavsız öğrenci alan liselerin isimlerinin sonuna ...Anadolu Lisesi eklendi. Geldiğimiz noktada liselerimiz, Anadolu Liselerinin seviyesine çıkamadığı gibi Anadolu Liselerini aşağıya çekti. Yani Anadolu Liseleri düz lise seviyesine indi.

Sayın Yılmaz'ın tüm okulları fen liseleri seviyesine çıkarma düşüncesini yukarıda tüm liselerin adını Anadolu'ya dönüştürme fikir ve uygulaması ışığında düşündüğümüz zaman 'Anadolu liselerini bitirdik, şimdi sırada fen liseleri var. Onları da aşağıya çekersek bu iş tamam' demektir. Bakanlık, fen liselerinin akıbetini Anadolu Liselerinin akıbetine dönüştürmeyeceğiz diye düşünse bile siyasilerin, etkili ve yetkili kişilerin bölgelerine fen liseleri açtırmak veya bazı okulları fen liselerine dönüştürmek için girişimlerde bulunurlarsa hiç şaşırmam. Mevcut fen liselerinin sayısı bile fazlayken sayısının değişik saiklerle artırılması bu okulların da kalitesini iyice düşürecektir.

Tarafların iyi niyetinden hiç şüphem yok. Ama okullarımızla dama taşıyla oynar gibi oynamayalım. Getirdiğimiz her bir sistem bizi daha da geriye götürmektedir. Lütfen okulları kendi haline bırakalım. Gözde okulların sayısını artırarak, proje okulların sayısını çoğaltarak yazık etmeyelim. Herkesi, istediği okulda okutacağız; veliyi, öğrenciyi memnun edeceğiz oportünistliğinden vazgeçelim. Okulları kendi haline bırakalım. Su akar, mutlaka yatağını bulur. Tek yapacağımız sorumluluk verdiğimiz öğretmen ve yöneticiye yetki, başarı beklediğimiz öğrenci ve velisine sorumluluk verelim. Herkesi okutacağız, okullaşma oranını artıracağız psikolojisinden uzaklaşalım.

Eğitimin iç ve dış paydaşları kendini sorguya çekmeli, nefis muhasebesi yapmalı. Öğretmen ederinden fazla not vermemeli öğrenciye. Veli, ileride lazım olur, özel okullar tam puan veriyor, diye öğretmenin başına ekşimemeli. Olmayacak duaya nasıl amin denilmezse olmayacak öğrenci üzerine oyun kurulmamalı. Ders yönünden yeteneğini göstermeyen öğrencinin hep birlikte yeteneğini ve ilgisini tespit ederek kararımızı verelim. Çocuk 24 yaşına geldikten sonra hayatın acı yönüyle yüzleşeceğine 13-14 yaşında hayatın acı yönlerini görsün ve tedbir alınsın. Şişirilmiş notlar değil bizim reçetemiz. Herkes okullardaki sınav sistemine razı olsa, gerçek hakkını verse ayrıca merkezi sınava bile gerek yok. Şişirilmiş notlar sadece problemi öteler. Farkına varıldığı zaman hasta kangren olmuştur. 05/11/2017

Lise Türleri

-Babacığım! Liseler kaça ayrılır?
-İkiye yavrum! Nitelikli ve niteliksiz.
-Benim okuduğum Anadolu Lisesi hangisine giriyor?
-Niteliksize maalesef.
-Ben nitelikli liseye gidemez miyim?
-O dediğin bizim evimize ve muhitimize uğramaz.
-O zaman ne yapacağım?
-Niteliksiz okulda okumaya devam...
-Bu okulda okuyunca ben de niteliksiz olur muyum?
-Est. Niteliksiz olmazsın. Zira hiçbir okul tek başına bir şey vermez. Ama çevrenin okuluna bakışı var ya, işte o insanı bitirir. 05.11.2017

Yeni Liselere Giriş Sistemini Nasıl Okumak Lazım? *

Cumhurbaşkanının eğitim ve öğretimin başında 'TEOG kaldırılmalı' açıklamasıyla Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş olan TEOG kaldırıldı. Yerine konacak sistemin ne olacağı, ne olması gerektiği üzerine 1,5 ay boyunca hummalı bir çalışma yapan Bakanlık, nihayet 05.11.2017 günü basının karşısına çıkarak yeni sistemi açıkladı. Yeni sistem ne getirir, ne götürür, ömrü ne kadar olur? Bunu zaman gösterecek. Burada amacım yeni sistemi anlatmak değil, bir kritiğini yapmaktır. Umarım enine boyuna düşünülmüş bir sistemdir. Herkese, özellikle öğrencilerimize hayırlı olsun temennisinde bulunmak istiyorum.

Eğitim ve öğretim konusunda başta bakanlık olmak üzere öğrencisi, velisi ve öğretmeni ve yöneticisi diyebileceğimiz iç ve dış paydaşların hepsi iyi niyetli. Bu kadar iyi niyetlilerin bol olduğu bir ülkede önümüze konan her bir sistemi beğenmeyip çöpe atmada üstümüze yoktur maalesef. Zira tüm iyi niyetten bir doğruyu bulamıyoruz. Durmadan sistem değiştiriyoruz, olan da öğrencilere olmaktadır. Kaç nesil daha sistem mağduru olacak? İnşallah bu nesil mağdurlar silsilesinin  son halkası olur.

TEOG'un kaldırılma zamanlaması bir defa yanlıştı, yerine konacak sistemin açıklanmasının gecikmesi de yanlıştı. Açıklanan sistemin hemen bu yıl yürürlüğe girmesi de bir o kadar yanlıştır. Aslında bu sistem mevcut 5.sınıfı okumakta olan öğrencilerle başlamalıydı. Bu demektir ki işin başında zamanlama problemimiz var. Yine bu yeni sistem öğrencilerin iş yükünü artırmıştır. Öğrenciye acı reçete sunulmuştur. Çünkü TEOG'da sadece 8.sınıfın 6 dersinden soru çıkarken şimdi bu yeni sistemle öğrenciler hem altı, hem de yedinci sınıfın temel derslerinden sorumlu olacaktır. 6.ve 7.sınıfı es geçen öğrenci yeni arayışlar içerisine girecektir. Merdiven altı eğitim veren yerlere yönelecektir.

Yeni sistemde sınava girme zorunluluğunun olmaması, sınava girmeyenlerin veya sınavda başarılı olamayanların beş okul seçmek suretiyle adrese dayalı olarak yerleştirilmesi doğru bir adım gibi görünse de bunun da aksayan yönleri ortaya çıkacaktır. Öğrenci ve vatandaş nezdinde “bazı okullar iyi okul” algısı yerleşeceğinden ikametgah değiştirme yoluna gidilecektir. Halihazırda ilkokul ve ortaokullarda adrese dayalı bir yerleştirme olmasına rağmen okulların önü uzaktan gelen öğrencileri taşıyan servislerle dolu. Yeni sistemde bazı liselerin önü bundan farklı olmayacaktır. Burada bir başka sıkıntı daha ortaya çıkacaktır. Sınava girmeyen öğrenciler. Hedefi olmayan bu öğrenciler ortaokulda  kendisini derse vermeyecek, belki de dersi kaynatma yoluna gidecektir. “Yavrum dersi dinler misin” diyen öğretmene öğrenci, 'Ben sınava girmeyeceğim.' deme yoluna gidecektir. Çünkü nasılsa adrese dayalı beş okuldan biri garanti. Niye çalışma yoluna gitsin. Hele bir de gözde bir okulun muhitinde oturuyorsa keyfine diyecek olmaz. Adrese dayalı sistemin en güzel yanı bir sınıfta başarı yönden her düzeyde öğrenci olmasıdır. Öğrenciler tornadan çıkmış olmayacak.

Hülasa, bizim sistem sorunumuz yoktur. Hangi sistemi getirirsek getirelim hepsinin ömrü sınırlıdır. Her faninin başına geldiği gibi bunun da sonu gelecektir. Bu işler ‘beğenmedim-kaldırıyorum, beğendim-koyuyorum’ demekle olmuyor. Koyduğumuz sistemi radikal bir kararla kaldırıp atmaktan ziyade Japon kültürünün binlerce yıldır kullandığı Kaizen felsefesiyle  mevcut sistemlerde iyileştirmeler yapmak lazım.
Bizim maarifimizin en büyük sorunu devlet ve millet el ele vererek herkesi okutma, zorunlu okuma yaşını yükseltmedir. Bu sevdadan vazgeçmedikçe hiçbir sistemle bir arpa boyu yol alamayacağız. Bu mantalite, insanımızı okutup pişman etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Getirilen her sistem herkesi ‘bey’ olacak şekilde dizayn etmektedir. Mümkün müdür herkesin bey olması? Sonra herkes bey olacaksa bu ülkede imalat, tamir vb şeyleri kim yürütecektir?

Yetkililer bu ülkenin eğitim ve öğretim alanına bir iyilik yapmak istiyorlarsa okullarda eleme sistemini getirmelidirler, hazır adrese dayalı sistem getirilmişken. Kendini derse vermeyen, okumak istemeyen, okumamakta direnen ve sınıf tekrarına kalan öğrenci, eğitimine açık lisede devam etmek suretiyle bir meslek öğrenmek için sanayinin veya esnafın yolunu tutmalıdır. Hiç olmazsa bir meslek öğrenerek kendini kurtaracaktır, aynı zamanda ülkenin katma değerine de katkıda bulunacaktır. 05/11/2017

*08/11/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.