3 Mayıs 2017 Çarşamba

Bu öğrencilere eziyet ediyoruz

Bana bazı çocuklara yapılan eziyetin en büyüğü nedir dense hiçbir hedefi olmayan, ailesinin zorlamasıyla okula gelen öğrencilere yapılan kazanım değerlendirme sınavlarıdır. Ne zaman böyle bir sınav yapılmak istense derste ve sınavda gözü olmayan bu tip öğrenciler cinnet geçirecek gibi olur. "Biz sınav olmak istemiyoruz" dercesine olumsuz görüş bildirirler. Ne çare ki sınava girecek, başka yolu yok.

Çocuk sınava girer girmeye. Bakışından anlarsın, ben sana bu sınav gözetmenliğini zehir edeceğim diye. Hemen hızlı bir şekilde soru kitapçığını okumadan tüm cevapları kodlar, beklemeye koyulur. Önce sağına soluna sataşır. Onları tahrik ettikten sonra bana hakaret ediyor diye açılışı yapar. Ardından wc'ye gitmek için izin ister. Tuvalete gidip geldikten sonra kah kaç dakika kaldı, der. Kah bitiren çıkabiliyor mu, der. Kah kantine gidebilir miyim, beslenmemi yiyebilir miyim, der oğlu der. Ardından ceketini almaya kalkar, sonra sırasındaki defter ve kitapları çantasına koymaya çalışır. Vakit geçirmek için her yolu dener. Vakit bir türlü geçmek bilmez. Olmadı kaç dakika kaldı diye sorar. Az sonra 12.30’da mı çıkacağız, der. Sırayı öne itekler, sonra arkaya çeker. Her sırayı oynayışında mutlaka ses yapar. Daha olmadı, çantasından kağıt çıkarır, sonra makas. Kesmeye başlar. Kağıt kesme işinden de hevesini alınca elindeki pet şişeden su içmeye çalışır. Her içişinde pet şişeyi sıkarak ses çıkartır. Bütün hareketleriyle dikkat çekmeye çalışır anlayacağınız. Hiç de rahatsız ettiğini kabul etmez. Ona göre kime ne yapıyor ki… Kendisini ikaz ettirdikçe haline şükreder, dikkat çektim, öğretmen beni gördü diye.

Öğretmen sınavın sonlarına doğru bu şekil çocukların niyetini anlar anlamaya ama biraz geç kalmıştır. Yine öğretmen çocuklar sınav oluyorlar sanır sınav boyunca. Sınavın sonlarına doğru sınavı öğrencilerin değil, kendisinin sınav olduğunu anlar. Sen ya sabır  dedikçe onun mutluluğuna diyecek yoktur.

Sınıfa o değilden bir göz attım. 30 öğrenciden biri gelmemiş, ciddi bir şekilde 8 öğrenci sınav oluyor. Geriye kalan 21 öğrenci anlattığım öğrenci tipi. Nasıl da toplanmışlar aynı sınıfa? Uğraşılsa bu kadar isabet ettiremez bir insan. Ailesi bu çocukları okutacağım diye dokuz doğursun, servis, kantin, harçlık vb masrafını karşılasın. Takviye alması için ister özel ders aldırsın, ister etüt merkezine göndersin, ister okulun yetiştirme kursuna yazdırsın…nafile.

Çocuk her bir hareketiyle ben okumayacağım. Gün bu gün. Günümü gün edeceğim. Sonra iş bulamayacakmışım, işsiz kalırmışım, daha düşük ücretli bir yerde çalışırmışım…hiçbiri umurunda değil. Onun sadece tek hedefi var: Dersi, sınavı, ortamı nasıl kaynatırım. Ailesinin kendisini doğurduğuna doğuracağına nasıl bin pişman edilir…bunu ispatlamak: Bana çocukluğumu yaşatmadan bu şekil ağır yük verirseniz ben de size hayatınız boyunca size hayatı zindan ederim.  Daha durun bu yaptıklarım daha iyi günlerinizdir. Esas büyüyünce göreceksiniz beni. Hayatınız boyunca sırtınızdan inmeyeceğim. Evlendirseniz de peşinizi bırakmayacağım, burnunuzdan fitil fitil getireceğim. Çatlasanız da, patlasanız da, kahrolsanız da ben buyum, var mı bir diyeceğiniz. Bana bakacaksınız. Bakmayacaksanız niye doğurdunuz. Üstelik bu şekil öğrenciliği yapan sadece ben değilim. Orana vursak hedefi olanlardan daha fazlayız. Ayrıca bir zevkimiz daha var. Sınav esnasında ciddi bir şekilde sınav olan, ders esnasında ders dinlemeye çalışan arkadaşlarımızı da huzursuz etmek.

Okumayacağım. Var mı bir diyeceğiniz? 03/05/2017


Tehlike saçan kazı ilgi bekliyor

Yan tarafta gördüğünüz resim bir ilçe belediyesine ait bir tesisin giriş yeri. Tesis düğün, nişan vb. amaçlı kullanılmakla beraber yanındaki okulun Beden Eğitimi derslerinin yapıldığı bir ortamdır.

Yıllardır bu şekilde duruyor. Niçin yapılmıyor, niçin bekletiliyor anlamak zor. Kimseye de ne için bekletildiğini sormadım. Anlaşılan mahkemelik bir durum var. Her ne sebeple olursa olsun kullanımda olan bir yerin bu şekilde bekletilmesi hoş değil. Çirkin görüntüsünden geçtim. Tehlike saçıyor. Çünkü bu yıkıntının üstüne lanettayin yapılmış merdivenden ortaokul öğrencileri geçiyor.
Okul ihata duvarının önüne konmuş gelişi güzel atılmış inşaat demiri yine gelip geçen araçlar ve öğrenciler için riskler barındırıyor.

Yetkililer burada illaki bir öğrencinin kaza geçirmesini, başına bir şey gelmesini mi bekliyorlar? Bu sosyal tesisle kim ilgileneniyorsa sorumlu kişilerin zaman geçirmeden bu duruma el atmasında fayda vardır. 03.05.2017

Efsane geri dönüyor dönmesine

Siyasette, sporda, ticarette veya hayatın herhangi bir safhasında başarılı olmuş, deruhte ettiği görevinde efsane olmuş, unutulmaz kişiler vardır. Bu kişiler görevini ya da bayrağı bir başkasına devrettikten sonra yerine gelen onun yerini doldurmak için uğraşır didinir. Çoğu zaman da efsanenin gölgesinde kalır. Sevenleri kolay kolay yeni yüzü kabullenmek istemez. Hep önceki giden başarılı kimseye karşı özlemini dile getirir. Sonunda efsane kişi tekrar çağrılır, işin başına getirilir. Özlem ve hasret bu şekilde giderilmiş olur. Ama? İşin içine ama girerse orada bir durmak lazım. Benim gözlemlerim efsanenin geri gelmesiyle eski başarının tekrarlanmadığı şeklinde. Bu görüşüme ister katılır, ister katılmazsınız.

1970'lerde "Kara Oğlan" efsanesiyle Türk siyasetinde yerini alan Ecevit, aynı başarıyı 80'lerden sonra DSP'de yakalayamamıştır. Öcalan'ın yakalanmasıyla yüzde 24'ler civarında bir oya ulaşabilmiş, bir sonraki seçimde ise yüzde 2,5'lara kadar düşerek barajın altında kalmıştır.

1960'larda Menderes'in mirası üzerine oturup tek başına iktidar olan Demirel bir daha siyasi hayatı boyunca sadece koalisyonun büyük ortağı olabilmiştir. 1990'larda siyasetin kilitlenmesi ve Özal'ın ölümüyle SHP desteğiyle cunhurbaşkanı seçilebilmiştir.

1980 ihtilaliyle birlikte eski siyasilerin siyasi yasaklı olduğu bir dönemde tek başına iktidara gelebilen Özal, ikinci başarısını yakalayamamıştır.

1970'lerde MC hükümetlerinde koalisyon ortağı olan Erbakan, 1996 yılında gösterdiği en fazla oy alma başarısını Saadet'in başına geldiği zaman gösterememiştir.

Galatasaray'ı dört dönem Türkiye şampiyonu yapan Fatih Terim, bu başarısına bir de UEFA kupasını eklemiştir. Takımdan ayrılıp İtalya'ya gittikten sonra birkaç defa GS'ın başına teknik direktör olarak gelmesine rağmen GS'da istenilen başarıyı gösterememiştir. Yine Fatih Terim milli takımda gösterdiği başarıyı daha sonra geldiği dönemlerde yakalayamamıştır.

Siyaset ve spordan örnekler vermeye çalıştım. Bir döneme damgasını vuran liderler daha sonra tekrar geldikleri zaman aynı başarıyı yakalayamamışlardır. AK Parti'den ayrıldıktan sonra Erdoğan, tekrar eski partisine üye oldu. 21 Mayıs'taki olağanüstü kongrede de partinin başına geçirilecek. Yeni sistemimiz partili bir cumhurbaşkanlığı sistemi. Bakalım Erdoğan, 2002 yılından beri partisini iktidara taşıma işini, her seçimde oyunu artırma işini bu yeni gelişinde gösterebilecek mi? Şu ana kadar gördüklerimiz, tecrübelerimiz başarının gelmediği şeklinde. Burada adı geçen kişi Erdoğan. Girdiği hiçbir seçimi kaybetmemiş. Hepsinde oyunu artırarak tek başına iktidara gelmeyi becerebilmiş bir siyasetçi. Erdoğan’ın başarılı olacağını, partisini 2019’a hazırlayabileceğini düşünüyorum. Herkesteki genel kanaat da bu şekilde.

Niyetim siyaset yapmak değil. Sadece bu ülkenin geçmiş tecrübeleri, partilerince efsane kabul edilen kişilerin sonraki gelişlerinde istenilen başarıyı yakalayamadığı şeklinde. Burada gündemde olan şimdi Erdoğan’dır. Erdoğan başarılı olamazsa zaten bu ülkenin kaderidir. Tecrübeyle sabittir diyeceğiz. Başarılı olursa efsane yine yapacağını yaptı, ilk başaran kişi oldu diyeceğiz. Zaman ne gösterecek? Hep birlikte göreceğiz. 

Gönlüm ülkenin kazanmasından yana… 03/05/2017