Bana bazı çocuklara yapılan eziyetin en büyüğü nedir dense
hiçbir hedefi olmayan, ailesinin zorlamasıyla okula gelen öğrencilere yapılan
kazanım değerlendirme sınavlarıdır. Ne zaman böyle bir sınav yapılmak istense
derste ve sınavda gözü olmayan bu tip öğrenciler cinnet geçirecek gibi olur.
"Biz sınav olmak istemiyoruz" dercesine olumsuz görüş bildirirler. Ne
çare ki sınava girecek, başka yolu yok.
Çocuk sınava girer girmeye. Bakışından anlarsın, ben sana
bu sınav gözetmenliğini zehir edeceğim diye. Hemen hızlı bir şekilde soru
kitapçığını okumadan tüm cevapları kodlar, beklemeye koyulur. Önce sağına
soluna sataşır. Onları tahrik ettikten sonra bana hakaret ediyor diye açılışı yapar.
Ardından wc'ye gitmek için izin ister. Tuvalete gidip geldikten sonra kah kaç
dakika kaldı, der. Kah bitiren çıkabiliyor mu, der. Kah kantine gidebilir
miyim, beslenmemi yiyebilir miyim, der oğlu der. Ardından ceketini almaya
kalkar, sonra sırasındaki defter ve kitapları çantasına koymaya çalışır. Vakit
geçirmek için her yolu dener. Vakit bir türlü geçmek bilmez. Olmadı kaç dakika
kaldı diye sorar. Az sonra 12.30’da mı çıkacağız, der. Sırayı öne itekler, sonra
arkaya çeker. Her sırayı oynayışında mutlaka ses yapar. Daha olmadı,
çantasından kağıt çıkarır, sonra makas. Kesmeye başlar. Kağıt kesme işinden de
hevesini alınca elindeki pet şişeden su içmeye çalışır. Her içişinde pet şişeyi
sıkarak ses çıkartır. Bütün hareketleriyle dikkat çekmeye çalışır
anlayacağınız. Hiç de rahatsız ettiğini kabul etmez. Ona göre kime ne yapıyor
ki… Kendisini ikaz ettirdikçe haline şükreder, dikkat çektim, öğretmen beni
gördü diye.
Öğretmen sınavın sonlarına doğru bu şekil çocukların
niyetini anlar anlamaya ama biraz geç kalmıştır. Yine öğretmen çocuklar sınav
oluyorlar sanır sınav boyunca. Sınavın sonlarına doğru sınavı öğrencilerin
değil, kendisinin sınav olduğunu anlar. Sen ya sabır dedikçe onun mutluluğuna diyecek yoktur.
Sınıfa o değilden bir göz attım. 30 öğrenciden biri
gelmemiş, ciddi bir şekilde 8 öğrenci sınav oluyor. Geriye kalan 21 öğrenci
anlattığım öğrenci tipi. Nasıl da toplanmışlar aynı sınıfa? Uğraşılsa bu kadar
isabet ettiremez bir insan. Ailesi bu çocukları okutacağım diye dokuz doğursun,
servis, kantin, harçlık vb masrafını karşılasın. Takviye alması için ister özel
ders aldırsın, ister etüt merkezine göndersin, ister okulun yetiştirme kursuna
yazdırsın…nafile.
Çocuk her bir hareketiyle ben okumayacağım. Gün bu gün.
Günümü gün edeceğim. Sonra iş bulamayacakmışım, işsiz kalırmışım, daha düşük
ücretli bir yerde çalışırmışım…hiçbiri umurunda değil. Onun sadece tek hedefi
var: Dersi, sınavı, ortamı nasıl kaynatırım. Ailesinin kendisini doğurduğuna
doğuracağına nasıl bin pişman edilir…bunu ispatlamak: Bana çocukluğumu
yaşatmadan bu şekil ağır yük verirseniz ben de size hayatınız boyunca size
hayatı zindan ederim. Daha durun bu
yaptıklarım daha iyi günlerinizdir. Esas büyüyünce göreceksiniz beni. Hayatınız
boyunca sırtınızdan inmeyeceğim. Evlendirseniz de peşinizi bırakmayacağım, burnunuzdan
fitil fitil getireceğim. Çatlasanız da, patlasanız da, kahrolsanız da ben
buyum, var mı bir diyeceğiniz. Bana bakacaksınız. Bakmayacaksanız niye
doğurdunuz. Üstelik bu şekil öğrenciliği yapan sadece ben değilim. Orana vursak
hedefi olanlardan daha fazlayız. Ayrıca bir zevkimiz daha var. Sınav esnasında
ciddi bir şekilde sınav olan, ders esnasında ders dinlemeye çalışan
arkadaşlarımızı da huzursuz etmek.
Okumayacağım. Var mı bir diyeceğiniz? 03/05/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder