3 Ekim 2016 Pazartesi

Milli meselemiz: Eğitim ve öğretim (3) *

(Eğitim ve öğretimle ilgili çözüm önerilerine devam)

23.İkili öğretim yerini normal öğretime bırakmalıdır. Öğrenci okuluna Güneş doğduktan sonra gitmeli, Güneş batmadan evinde olmalıdır.
24.Okullarda 09.00-13.00 arası ders işlenmelidir. 13.00-14.00 arası yemek ve mola olmalıdır. 14.00-16.00 arası okullarda etkinlik, etüt, ödev, sportif ve kültürel faaliyetler yapılmalıdır. Sınav yapılacaksa öğleden sonra yapılmalıdır. Beden Eğitimi, Müzik, Görsel Sanatlar vb dersler etkinlik kapsamında değerlendirilmelidir.
25. Öğrenci tek tip kıyafet ve forma giymeye zorlanmamalıdır. Denetimli serbestlik olmalıdır.
26.Ders kitapları maliyetine öğrenciye ücretiyle verilmelidir. Fakir, ihtiyaç sahibi öğrencilerin; eğitim ve öğretim malzeme, materyal, giyim, kuşam ve ders kitabı devlet tarafından karşılanmalıdır.
27.Okullar her türlü okul çeşidini içerisinde barındıran nitelikte  kampüs şeklinde olmalıdır. Her okulun alanı belirlenerek alan dışından öğrenci alınmamalıdır. Her bir kampüste Fen, Sosyal Bilimler, Anadolu, EML, Ticaret Meslek, Kız Meslek, İH, spor vb. sınıfları olmalıdır. Her kampüs okulda kapalı spor salonu vb müştemilat olmalıdır. 
28.Her türlü okulun malzeme, materyal, derslik, salon vb tüm ihtiyaçlar devlet tarafından karşılanmalı, eğer karşılayamıyorsa kazancına göre her velinin okul hesabına yatıracağı miktar belirlenerek ihtiyaçlar karşılanmalıdır. Veremeyecek başarılı öğrencilere devlet burs verebilmeli, ya da bir işe girince ödenecek  şekilde geri ödemeli kredi verebilmeli.
29. Öğrencinin bir günde girdiği ders 5 saati geçmemelidir. Ders çeşitliliği azaltılmalı, ders saati az olan dersler dönemlik olmalıdır. Öğrenciye fazla bilgi yüklenmemeli, her yaşın ve her sınıf seviyesinin kazanımları belirlenmeli. Sınavlar kazanımları ölçecek şekilde olmalı.
30.Başarılı öğrenci ödüllendirilmeli, burs verilmeli, burs için belli meslek grubuna öncelik verilmemeli.
31.Sık sık mevzuatta, öğretim alanında değişiklik yapılmamalıdır. Yapılan değişikliğin kaç yılı kapsayacağı belirtilmelidir.
32.Okullar eylülün ilk haftası açılmalı, haziran ayı sonuna kadar devam etmeli.
33.Takviye kurs açılmamalı, eğer açılacaksa da ücretsiz hiç bir kurs açılmamalıdır, Çünkü ücretsiz işe ilk başta rağbet oluyor, sonra arkası gelmiyor, ardından devamsızlıklar başlıyor. Kıymet bilinsin diye ücret alınmalı. Hedefine ulaşan başarılı öğrenciye ödediği ücret, ödül olarak geri verilebilmeli, kursu veren kişiye de taltif yapılmalı.
34.Dershane, etüt merkezi gibi yerler işlevsiz hale getirilmeli.
35.Ders saatleri azami 25 saat olmalıdır. Dersleri azaltmak için aynı branşın okuttuğu dersler birleştirilmelidir. (Örnek: Dil ve Anlatım-Türk Edebiyatı, Biyoloji-Sağlık Bilgisi-İlk Yardım, Matematik-Geometri-Analitik Geometri, Hz Muhammed'in Hayatı-Temel Dini Bilgiler, Sosyal Bilgiler-Vatandaşlık Bilgisi-İnkılap Tarihi, Tarih-İnk.Tarihi, Coğrafya-Turizm vs.)
36.Haftalık 1 ve 2 ders saati olan derslerin haftalık ders saati artırılarak dönemlik olmalıdır.
37. Okula yeni kayıt olan öğrencilerin seviyelerini ölçmek için Bakanlık merkezi sınavla Seviye Tespit Sınavı yaparak her okulun, sınıf ve şubenin hazır bulunuşluk durumunu ölçmelidir. Okulun puan ve net bakımından fotoğrafı çekilmelidir. Mevcut durumun 0,5 puan yukarısı bir yıllık başarı kriteri olarak belirlenmelidir. (Örnek: Merkezdeki bir okulun başarı neti ile kırsaldaki bir okulun başarı ve hazır bulunuşluk durumu aynı değildir. Merkezdeki bir okulun Matematik net ortalaması 8.75 ise 9.25 kıstası konabilir. Kırsaldaki bir okulun Matematik net ortalaması 2.50 ise başarı kriteri olarak 3.00 kıstası konabilir.)
38.TEOG, YGS ve LYS sınavları kaldırılmalıdır. Yerine Bakanlığın belirlediği tarihlerde yılda toplamda 2-4 arasında merkezi sınav TEOG’da olduğu gibi hafta içi yapılmalıdır. Sınavlardan önce öğrenciler 1 hafta sınava hazırlanma ve dinlenme tatili yapmalıdır. Her yıl yapılan merkezi sınavlar öğrencinin sınıf geçme notu olmalı, ortalama 50 puanı yakalamayan öğrenci sınıf tekrarına kalmalı. Ya da 50 puanı yakalayamayan öğrenciler haziran ayında tüm derslerden telafi sınavına alınmalıdır. 6.7.8. sınıf ortalaması öğrencinin orta öğretime, 10.11.12.sınıf ortalaması ise yüksek öğretime yerleşme puanı olmalıdır.
39.Öğretmen okulda sınav yapmamalıdır, hazırlama, test tekniği ve zamanı kullanma bakımından öğretmen yapmak isterse 14.00-16.00 arası okulunda öğrencilerini sınava hazırlayabilir. Bunun dışında Bakanlık, sınavları merkezi bir şekilde yapmalıdır.
40.Hafta içi toplamda 5 saat ve 16.00’ya kadar yapılacak planlama dışında hafta içi ve hafta sonu kesinlikle kurs, etüt, dershane, özel ders olmamalıdır. Ekstra ders alan ve veren için caydırıcı yaptırım uygulanabilmelidir.
41.Ortaokulda 6.7.ve 8.sınıf ortalaması 50 puanın altında kalan öğrenci ile TEOG sınavında belli bir barajın altında puan alan öğrenci kesinlikle açık liseye gönderilmelidir. Açık liseye giden için aynı zamanda bir meslek öğrenecek şekilde planlama yapılmalıdır. Veya okullarda kaliteyi yakalamak için bilgi ve davranış bakımından istenilen düzeye gelemeyen öğrenci sınıf tekrarına kalmalıdır.)
42.Davranışa önem verilmelidir. Öğrenciye 4 yıl boyunca temizlik, giyim, kuşam, oturma, oynama, oyun kurma, liderlik özelliği, becerileri vb. yanında doğruluk, dürüstlük, paylaşma, adalet duygusu, güven; birlikte oynama ve yaşama, yerlere kağıt atmama, devlet malına zarar vermeme vb özellikleri kazandırma esas olmalıdır.
43.Öğrenci, veli, öğretmen, müdür ve üst yetkili kişiler herkes taşın altına elini koymalıdır.
Toplamda yedi yazıda eğitim ve öğretim konusunu işledim. Son iki yazımda eğitim ve öğretimi daha iyiye götürmek için kendimce doğru bildiğim önerilere yer vermeye çalıştım. Eğitim ve öğretimde sorun görülüyor ki Sayın Başbakan da bu konuda yeni önerilerden bahsetmeye başladı. İçeriğini zamanla öğreneceğiz ama yazdığım önerilerle örtüşen bazı açıklamalar yapması beni mesrur etmiştir. İyi nesiller yetiştirmek amacıyla eğitime vurulacak kalıcı neşterin zamanı geldi, geçiyor bile...                   03/10/2016

* 08/10/2016 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.





Milli meselemiz: Eğitim ve öğretim (2) *

Eğitim ve öğretim insan yetiştirme ve eğitme yeridir. Sosyal bir vakıadır. Konusu insan olunca zordur bir defa. Çünkü insanı eğitmek uzun soluklu bir süreçtir. Sabır işidir. Zor zanaattır vesselam. 
Türkiye değişik zamanlarda farklı sistem ve modeller denedi. Son zamanlarda yapılan değişiklikleri takip etmek de baya bir maharet ister. Eğitim ve öğretim alanında ne kadar iyileştirme yapılırsa yapılsın eğitim sistemimiz maalesef SOS veriyor, açılan bir deliği kapatmaya çalışırken başka başka delikler açılmaya devam ediyor. Sistem oturmadığı için kangrenleşen bir sorunumuz haline geldi eğitim ve öğretim. Bu yazımda katılırsınız ya da katılmazsınız eğitim ve öğretimin iyileştirilmesi adına samimi önerilerde bulunmak istiyorum:
1.Öğretmen alımında ölçülebilir, objektif kurallara dayalı yazılı bir sınav yapılmalıdır. Sınavı geçen  öğretmen adayları güvenlik soruşturmasını geçebildikten sonra atanabilmelidir.
2. Öğretmenin ortalama 28 yıl çalışabileceği hesaba katılarak Türkiye'nin 7 bölgesinde 4'er yıl çalışacağı planlanmalı, eş durumu vb durumlarda yine 7 bölge gözetilmeli, tüm MEB personeli tüm bölgelerde çalışmalı. Öğretmen aldığı sınıfı mezun etmeli.
3.Heyecanını kaybetmiş, kaçak güreşen, hedefi olmayan  ve uzatmalara oynayan öğretmen emekliliğe sevk edilmeli, emekliliğini hak etmemişse milli eğitim bürolarında görevlendirilmeli.
4.Öğretmenin her türlü tayin, nakil, yer değiştirme işlemleri yaz dönemi okullar açılmadan en az bir ay önce yapılmalı. Okullar açılmadan öğretmen hangi derse, hangi sınıfa gireceği belirlenmelidir. Yönetim planlamasını ona göre yapmalıdır.
5.“Tam Gün Eğitim Yasası çıkarılarak öğretmenin 08.30-16.30 arası her gün okulda bulunması sağlanmalıdır.
6. Öğretmenin hazırladığı yıllık planlar yıllık şeklinde değil de sınav başlayana kadar olmalıdır. Örneğin her iki ayda bir merkezi sınav yapılacaksa sınava kadar işlenecek olan konuların yıllık planı yapılmalıdır. Sınavdan diğer sınava kadar yeni yıllık plan yapılmalıdır. Öğretmenin sınavdan sınava isleyeceği konular, vereceği  kazanımlar belli olmalıdır.
7. Okul dersi dışında öğretmenin bir başka işle uğraşmasının önüne geçilmelidir. Öğretmen hafta sonu, hafta içi ders bitimi ders vermesi, dershane, etüt merkezlerinde çalışması, özel ders vermesi caydırıcı yaptırımlarla çözülmelidir.
8.Her bir öğretmen için  okulda zümre yapabileceği, öğrencisine rehberlik yapabileceği uygun ortamı sağlanmalıdır.
9. Öğretmene ödenen ek ders maaşa eklenmeli, ek ders adı altında ayrıca bir ücret ödenmemelidir. 
10.Ölümcül hastalık vb dışında öğretmenin yaptığı her bir devamsızlıktan dolayı maaşından 1/30 kesinti yapılmalıdır.
11. Öğretmenin ilk atamadan sonraki tayin işlemleri ve maaş artışı gösterdiği performansa göre belirlenmelidir.
12. Taban maaş belirlenmeli. Objektif kriterlerle ölçülebilir bir performans sistemiyle öğretmenin başarı durumuna göre maaşında artış yapılmalıdır. Öğretmen okuldaki performansına göre farklı farklı maaş alabilmelidir. Örnek: Okulundaki hazır bulunuşluk durumunu, belirlenen hedefe yükselten öğretmen başarılıdır. (Okul ortalaması 2.50 olan bir okulun Matematik neti 2.50’nin altına düşerse öğretmenin maaşında düşme, 2.50 olarak kalırsa maaşın yerinde sayması, 2.50’nin üzerinde bir başarı yakalanırsa maaşta artışın yapılması düşünülebilir.) İki yıl üst üste başarıyı yakalayamayan öğretmenin görev yeri değiştirilebilmeli, sonrasında hizmet içi eğitime tabi tutulmalı, verim alınamadığı takdirde haklı bir gerekçesi yoksa bir başka alanda istihdam edilmeli.
13. Zümre, yıllık plan amacına uygun yapılmalı, kurul ve toplantılar formaliteden öteye geçirilmelidir. Mesleki çalışmalar amacına uygun yapılmalı, yoksa kaldırılmalıdır.
14. Öğretmen kendi branşında istihdam edilmeli, alan değişikliği gibi bir kapı açılmamalı, kişiye iş değil de işe kişi bulunmalıdır. Herkes yetiştiği alanda çalıştırılmalı.
15. Okullarda öğretmenler tarafından sınav yapılmamalıdır. Sınavlar her 2 ayda bir -mümkünse- klasik yöntemle merkezî yapılmalıdır. (Hazır yiyici bir nesil yetiştirmeye zemin hazırladığından test usûlü sınavdan vazgeçilmelidir.)
16. Öğretmen yardımcı kaynak vb ders materyali aldırma yoluna gitmemelidir. Nokta atış yaparak veli kitapçıya  yönlendirilmemelidir. Böyle öğretmenlere gerekli uyarıdan sonra caydırıcı önlemler alınmalıdır... Eğer aldıracak ise istediği kaynağın adını e-okul sisteminden girerek Bakanlığın onayına sunmalı. Onaydan sonra aldırma yoluna gitmelidir.
17. Görevi esnasında askerlik yapacak olan öğretmen temel eğitimini yaz döneminde aldıktan sonra -gerekirse maaşından kesinti yapmak suratiyle- askerliğini aynı okulunda öğretmenlik yaparak yerine getirmelidir.
18.Başarı çıtasını yakalayamayan öğretmenin –eğer hata ve eksiklik öğrencide ise- eğitim amaçlı olarak veli ve öğrenciye yaptırım uygulama yetkisi olmalıdır.
19. Objektif kriterlere göre öğretmen hesap verebilir ve denetlenebilir olmalıdır. 
20.Öğretmenin toplum gözünde itibarını sarsacak söylemlerden yetkililer sakınmalıdır.
21.Ders  kitaplarını sahasında uzmanlaşmış, sahada çalışmış öğretmenler hazırlamalı, ya da bunlardan görüş alınmalı. Öğretmen kendi kitabını, materyalini zümre kararıyla kendisi seçebilmelidir.
22.Öğretim programları hazırlanırken rehber öğretmen, psikolog, sosyolog ve sahada çalışan öğretmenlerden mutlaka görüş ve dönüt alınmalıdır. 03/10/2016
     (Diğer yazımızda da eğitim ve öğretim önerilerimize devam edelim inşallah)
* 05/10/2016 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.



30 Eylül 2016 Cuma

Ek Dersin Getirisi

Okuluma şubat tatilinde bir öğretmen atandı. Tam karneyi dağıttığım gün yanında yaşlı bir beyefendi ile birlikte girdi odama. "Okulunuzun yeni Matematik öğretmeniyim,göreve başlamaya geldim" diyerek personel nakil belgesini uzattı elime. Hoş geldiniz, hayırlı olsun dedim. Göreve başlatma işlemlerine koyuldum. Babası olduğunu öğrendiğim kişi "Masandakilerden yiyebilir miyim" dedi. Başımı kaldırıp masaya baktım yiyecek ne var masada diye. Masada  poğaça, kek, yaş pasta, börek vb yiyecekler vardı. Buyurun lütfen dedim.

Karne günleri öğrenciler için hem bir etkinlik olsun hem de onları biraz daha oyalayayım diyerekten yıllardır uyguladığım ve gelenek haline gelen kahvaltı gününden öğrencilerin odama bırakıp gittikleri ikramdı masadakiler. Demek ki ben dışarıda iken gelen bırakmış, giden bırakmış.Kime niyet kime kısmetmiş. Ne iş yaptığını sordum. "Ben de öğretmenim" dedi. Emekliliği mi yaşıyorsun dedim. "Evet" dedi.

Kızını göreve başlatmak için başlama yazısı ve doldurulması gereken bilgileri yazmaya başladım. Zaman zaman da kendisine sorular sordum. Mebbis şifresini alarak bilgilerinin bazısını sistemden alayım istedim. Öğretmen bir önceki görev yerine eş durumundan gelmiş yazıyordu. Getirdiği personel nakilde ise medeni hali 'Bekar' yazıyordu. Hoca hanım! Bu nasıl iş, eş durumundan tayininiz çıkmış, ama bekar yazıyor, yanlışlık mı var dedim. "Hayır yanlışlık yok" dedi. Durumu tam anlayamadan baltayı taşa vururcasına ağzımdan gayri ihtiyari 'O zaman dul musunuz' dedi. "Bekar" denmesini tercih ederim" dedi. Kızı böyle derken babası da "Dul, dul" diye cevap verdi, bir taraftan da benim yemediklerimi yemeye devam ediyordu.

Yeni öğretmenimiz eski çalıştığı yerden ocak maaş farkını almadan gelmiş, onu talep etti benden. Hoca hanım, çok bir kıymeti yok. İstersen hiç uğraştırma beni. Yok istiyorum dersen bil ki beni uğraştırırsın. Ya da uğraşmayıp kendi cebimden veririm, çünkü farkları yapmayı bilmiyorum, keşke oradan alıp da gelseydin dedim. O esnada okulun hizmetlisi öğrenciler için çektiği fotokopilerden aldığı bozuk paraları getirdi. Babası, "Şu bozuk paraları ver istersen farkın yerine" dedi. Gülümsedik birlikte.

Hoca hanımı göreve başlattım, kendisine hayırlı olsun dedim. Şimdi siz tatile çıkacaksınız, sizinle beraber üç Matematikçi oldunuz, 20 saat ders yükünüz var, siz tatilde iken biz ilçede müdürler kurulu toplantısı yaparız. Eğer 21 saatten fazla derse girmek isterseniz haberim olsun dedim. "Girerim" dedi. Hoca hanım okulumuzda ders yükün 20 saat. Eğer istiyorum diyorsan diğer okullara büyük bir ihtimalle ÇPL veya İHL'de girersiniz. Oradaki öğrenciler bizim okulun öğrencilerine benzemez, hem bayansınız, üstelik ilköğretimden geliyorsunuz, zorlanabilirsiniz, isterseniz bu dönem okulumuzda ortama bir alışın dedim. Olsun "30 saate kadar girerim" dedi. Pekiyi Matematik, Geometri ve Analitik Geometri fark eder mi dedim. Hayır girerim dedi. Hoca hanım genelde Matematikçiler, Analitik Geometri dersine pek girmek istemezler. Siz kendinize çok güveniyorsunuz, tebrik ederim sizi dedim. Kızı bana cevap verirken bile telefonunu elinden düşürmedi. Hem baktı, hem de bana cevap verdi. Bu esnada babası, "Kızım! Beyefendi sana yardımcı olmaya çalışıyor, sen her söylediğine 'Girerim' diyorsun, iyi dinle dedi. "Olsun hangi okulun, hangi sınıfında, hangi ders olursa gireceğim. Çünkü ek dersin baya bir getirisi var şimdilerde" dedi. Tamam demekle yetindim, hiçbir şey diyemedim.

Onları uğurladım. ama yeni Matematikçimizin dediği "Getirisi var"  ve "Kendime bekar denmesini" tercih ederim  sözünü hiç unutmadım.

Not: Sonraları hoca hanıma baban ne yapıyor, emekliliği nasıl gidiyor diye sordum. "Hocam! Babam emekli değil, hala çalışıyor, üstelik öğretmen değil müfettiş" demez mi? Kendi kendime oğlum Ramazan o gün amma da baltayı taşa vurmuşsun dedim. Adam müfettiş. Kendisini hiç tanıtma gereği bile duymamış... Helal olsun! Ama hakkını yemeyelim, adamcağız iyice acıkmış. Yaptığı bir şey vardı: Gidinceye kadar masadakilerden yedi durduydu... Ha unutmadan, hoca hanımın maaş farkını yapmadım, bozuk paralardan da vermedim. O da istemedi bir daha. 30/09/2016