1 Temmuz 2016 Cuma

Karşı olduğum bir mezuniyet törenine ben de katıldım

Anamın ikiz torunlarının;
1.2009 'da başlayan maratonlarının 1. etabı tamamlandı. Mezuniyet törenleri yapıldı.

2.Aynı aileden hekim seçme hakkınız var artık.
3.Cezası sudan ucuz hekim dövme hakkı elde ettiniz.
4.Haziranın sonunda giydiğim takım elbise, mevsim kış gibi olduğu için bana sıkıntı vermedi.
5.Bana, katılmadığım ve kutlamadığım babalar günü hediyesi verildi.
6.İki çocuktan ucuz ve masrafsız olanın mezuniyet törenine katılmak nasip oldu. Diğeri tasarruf tedbirlerine takıldı.
7.Anneleri ödül olarak iftara menemen yemeği hazırladı. Fakülteleri de sahte bir diploma hediye etti.
8.Vatana ve millete hayırlı olsun. Rabbim bana ve herkese hayırlısını nasip etsin. Sıratı müstakim üzere yaşamayı ve ölmeyi nasip etsin. 01.07.2016

30 Haziran 2016 Perşembe

"Ben İsa Mesih'im tamam mı?"

İşe gitmek için otobüs durağında beklemekteyim.  Sabah sabah sanal alemden haberleri okuyorum kaldırımın bir köşesinde.  Birinin "Selamün aleyküm kardeş" demesiyle sesin geldiği tarafa baktım. Kaldırımın yola bakan kısmında biri idi selam veren. Selamını alırken elini de kaldırdı boyunun hizasına.

30 yaşlarında orta boylu, gözünde siyah bir gözlüğü, üzerinde kumaş bir pantolonu,  pantolon üzerine sarkıtılmış kareli bir gömleği vardı. Alıcı gözüyle baktım kendisine kimdir, neyin nesidir diye. İçten bir selam verme ve el kaldırma idi. Fakat tanıyamadım kendisini. Çünkü ilk defa görüyordum.  Tanımadığıma göre para isteyecek biri olmalı diye geçirdim içimden. Fakat şimdinin çoğu dilencilerine de benzemiyordu. Zira yeni nesil dilenci nazikçe yanına yaklaşıp: Efendim, özür dilerim. Size bir şey söyleyebilir miyim" diye sizi durdurur. Ardından meramını anlatır. Bana 3-4 metre mesafede ve temiz giyimli biri idi. Ben; bu kimdir, kimin nesidir, sabah sabah bana niye selam verdi diye düşüne durayım.

Düşünmek durumundayım. Çünkü tanımadığım adam niye selam versin ki. Çünkü bizde güpegündüz tanımadığına selam verilmez. Asık suratımızla baktığımız yeri ve kişiyi yakarız. Kolay kolay selam vermeyiz hele bir de işe gidiyorsak. Sanki işe değil idam sehpasına gidiyoruz. Ciddiyet ve resmiyet hayranıyız zira. Sayısı az olmayacak kadar daha selam vermeden yüzüne bakıp, " Hemşehrim sen nerelisin" deyip adamlığına karar vermeye çalışan ve seninle kontak kurmak isteyen kişiler istisna tabii bu durumdan.

Adam hemen sırtını döndü bana. Yolun karşı tarafına dikey bir şekilde geçmeye başladı. Yolun ortasına varınca tekrar döndü bana: Ben İsa Mesih'im, tamam mı" dedi. Ben de başımı salladım, tamam der gibi. Başka da ne söyleyebilirdim ki. Adam bana zaten noter görevi vermişti. Tasdiklemekten başka da bir görev vermemişti zaten. Başka da bir şey söylemeyip önce karşı kaldırıma geçti. Ardından kaldırım boyu yürümeye devam etti sabah sabah tebliğ görevini yapmanın huzuru içerisinde. Bereket "Düş peşime, Deccal'ı yok edeceğiz" demedi... Bakalım  bu hizmetten akşama kadar daha kimler faydalanacak?

Beklediğimiz İsa bu muydu acaba? Üstelik bu kimdir diye içimden geçirdiğime cevap olarak kendisinin İsa Mesih olduğunu söyledi. İçimi de okudu anlayacağınız. Adam söylemese zaten merakımdan çatlayacaktım. Hani adam çok da yabana atılacak birine benzemiyordu. Ne dersiniz İsa Mesih olabilir mi?
***
Beklediğim güzergahın otobüsü geldi. Bindim. Yine elime telefonumu almışken benden bir- iki durak sonra 40-45 yaşlarında biri bindi. Bir elinde paket, diğerinde ise poşet. İki Türk Bayrağını ucundan bağlamış, boynundan sırtına geçirmiş, hem önünden hem de ardından  ay yıldızlı bayrağımız görünen bir giyinme şekli vardı üzerinde. Bu da kim demeye kalmadan bindiği gibi bir durak sonra indi. Hasılı bu merakımı gideremedim.
***
Türkiye’de çeşit çeşidiz. Bugün nasibime bu kadar düştü...Ne ararsan var. Belki fakir bir ülkeyiz ama renkliliğimize diyecek yok… Bütün derdimiz bu olsun. Allah kimseye akıl noksanlığı vermesin. 30/06/2016

Meslek öğreniyorum. Çünkü "Tamir sevaptır" *

30/06/2016 tarihinde "Bozulanı at, yenisini al" başlıklı bir yazı kaleme almış, yakın zamanda araçlarımızı tamir edecek usta kalmayacak. Çünkü yetişmesi için hiçbir usta çırak ve kalfa bulamıyor, bunun sonucunda da araçlarımız bozulduğu zaman yenisini alacağız konusunu işlemeye çalışmıştım.

Bu sorun 8 yıllık kesintisiz eğitimin getirdiği kötü bir sonuç. Şimdilerde temel eğitimin 12 yıla çıkarıldığı ve öğrencilerin 18 yaşında liseyi bitireceği düşünülürse bu, bundan sonra meslek öğrenmek için sanayiye hiçbir çocuğun yolu düşmeyecek demektir.

Bizde hatırası olan eşyalarımızın daha uzun ömürlü olması için tamir mesleğinin yok olmaması lazım. Herkesin okuma yolunu seçtiği bu dönemde usta nasıl yetişir, bu konuda epey kafa yormak gerekir diye düşünüyorum. Çözüm olur mu bilmem ama aşağıda bazı öneriler sunmaya çalışacağım:

1. El becerileri emsallerine göre daha iyi olan ve  akademik başarısı iyi olmayan öğrenciler Endüstri Meslek Liseleri* ve çıraklık eğitim merkezlerine yönlendirilmelidir.
2. Ortaokul 6.7.ve 8.sınıf ortalaması 50 puanın altında olan öğrenciler eğitimlerine örgün olarak devam ettirilmemelidir. Açık lise marifetiyle liseyi bitirmesi sağlanmalı. Açık lisede okuyan öğrenciler sanayide tamir vb işlerde meslek öğrenmek için teşvik edilmelidir.
3. TEOG sınavlarına girmeyen veya girip de belli bir puanın altında kalan öğrenciler yine aynı şekilde sanayide çalışıp açık lise vasıtasıyla öğrenimlerine devam etmelidirler.
4. EML gibi sanayiye ara eleman yetiştiren okullar çarşı merkezlerinden sanayinin içine taşınmalıdır. Okulunda sabah teori öğrenen öğrenciler öğleden sonra gördükleri bölümle ilgili iş yerlerine staja gitmelidir. Öğrenci iş yerinde cumartesi ve yaz dönemlerinde de çalışmalıdır. EML'ler bilgi, donatım, malzeme ve teknoloji bakımından sanayide lider rolü oynayacak şekilde dizayn edilmelidir.
5. EML ve çıraklık eğitimde okuma yolunu seçenlere burs, servis imkanı sağlanmalıdır. İş yerinde çalıştığı her gün için makul harçlık ve sosyal güvence imkanı olmalıdır.
6. Açık lise veya çıraklık eğitimde okuyan öğrenciler belli başlı zorunlu dersler dışında alanlarıyla ilgili dersleri ağırlıklı olarak okumalıdır. Lise diplomalarında tıpkı ehliyetlerde olduğu gibi A,B,C,D ve E şeklinde sınıflandırma yapılmalıdır.
7. EML ve çıraklık eğitimden mezun olan çocukların çalıştıkları alanla ilgili iş yeri açabilmeleri için devlet uzun vadeli teşvik ikanı sağlamalı. Emsal iş yapanlara göre öncelikli olmalıdır.
8. EML ve çıraklık  gibi mesleki eğitimlerini tamamlayanlar alanlarıyla ilgili yüksek öğrenim okumada ilave puan verilmek suretiyle teşvik görmelidir. Mesleki üniversiteler de sanayinin içerisinde açılmalıdır. Teori ve pratik birlikte götürülmelidir. Okullarını teori ve pratik olarak belli puanın üzerinde tamamlayan öğrenciler kalfa ya da usta başı olarak sanayide ya da devletin ilgili yerlerinde istihdam edilmeleri için planlama yapılmalıdır ve öncelikli olarak işe alınmalıdır.


Hiç sanayi ile yolu kesişmeyen ve mesleki eğitimin ne olduğunu bilmeyen ben fransızın acizane görüşleri bu şekildedir efendim! 30/06/2016

*EML ve diğer meslek liselerinin adı "Mesleki Teknik ve Teknik Anadolu Lisesi" şeklinde değiştirilmiş olmasına rağmen dil alışkanlığı olarak EML denmiştir.

* 18/03/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.