25 Haziran 2016 Cumartesi

Esas bayram davuldan kurtulmak olmasın

Teravih vakti şarkı söyleyecek sanatçıların yanında onlara eşlik edecek davulcuya da ihtiyaç vardır. Davulcunun mesaisi sahura kadar milleti yatırmamaktır. Davulcu gece çalıştığı için yatırmadığı insanlarla birlikte akşama kadar uyumak durumundadır.

İftar vakti sen heyecanla iftarı beklerken davulcu evinize misafir olur. Sen iftarı beklerken davul sesine zil sesinin karıştığını görürsün. Adama kızmak için kapıyı açınca elinde tokmak, belinde davuluyla davulcuyu görürsün. Canını kurtarmak ve iftar etmeden gitmek istemiyorsan pamuk eller cebe....davulcuya itiraz etme. Ya o tokmak davul yerine başına patlasa daha mı iyi olurdu...

Efendim! Ben davulcu istemiyorum diyemezsin, bu bir gelenektir. Adam ihale ile almıştır o muhiti. İhale eden başkası, ihaleyi alan başkası, sonuç ihale sende kalır. Sanatsal gürültüsü de bu ihalenin bonusu her yıl olduğu gibi. Sakın o klasik “Şimdi saat var, telefon alarmı var ben onunla kalkıyorum” deme. Her zaman ki gibi yalnız kalırsın. Bazı günler evine iftar vakti farklı davulcu da gelir, geleni geri çevirme iftar vakti moralini bozma. Yoksa soluğu hastanede alırsın. Sakın ola ki kapıyı açmamazlık etme. Adam senin evde olduğunu biliyor...Bu iş bayram sabahına kadar devam eder.


Esas bayram davuldan kurtulmak deme sakın!..25/06/2014

24 Haziran 2016 Cuma

Kararlarıyla Hep Kendilerinden Söz Ettiren Kesim

1.Adnan Menderes Ve Arkadaşları İdama Mahkum Oldu.

2.Anayasa Korunacağı Yerde Darbelerde Ses Çıkarılmadı.

3.MNP, MSP, RP, FP Mahkeme Kararı İle Kapatıldı.

4.Dönemin Başbakanı Yargılanarak Mahkum Oldu.

5.İktidardaki Parti Kapatıldı.

6.Yazılmış Şiiri Okuyan Hapisle Cezalandırıldı.

7.Kuruluş Yıl Dönümlerinde Siyasileri Hep Eleştiriler.

8.Ergenekon, Balyoz Vb. Davalarda Önce Mahkum Ettiler, Sonra Saldılar.

9.367 Kararı İle Yine Gündeme Geldiler.

10.Ülkeyi Yakıp Yıkanlar Serbest Kaldı.

11.Faili Meçhul Hiçbir Olay Çözülmedi, Tetikçi Ceza Aldı, Azmettiriciye Ulaşılmadı.

12.Gerekçeli Karardan Önce Karar Açıklandı.

13.İstedikleri Gerekçe Hemen, İstemedikleri Gerekçe İse Yıllar Yılı Yazılmadı.

14.Maraş, Sivas, Madımak Ve Gazi Olaylarının Perde Arkası Çözülemedi.

15.Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muhsin Yazıcıoğlu Vb. Kişilerin Katillerine Ulaşılamadı.

16.Kararlarıyla Bir Kesim Sevindi, Diğeri Üzüldü, Sonra Sevinenler Üzüldü, Üzülenler Sevindirildi.

17.Kamu Adına Verilen Kararlar Kamu Vicdanını Rahatlatmadı.

Hülasa, Tuz Koktu. Halbuki Tuzun Kokmaması Lazım. 23/06/2015

"...Anlamıyor musun sen?"

Okullar kapandı, öğrenciler rahat  bir nefes aldı. Daha okullar kapanmadan aileleri bir telaş sardı, yazın çocuğum ne olacak diye. Kimi sportif faaliyetlerinin, kimi de Kur'an eğitimi alsın diye kursların yollarını tuttu. Okullar kapanmadan kayıtlar alınmaya başlandı.

Okullar kapanır kapanmaz yaz kursları açıldı. Çocukların dinlenmesi bile beklenmeden. Zaten çocuklar okulların kapanmasından son üç haftayı tatil gibi değerlendirdiği için sanırım aileler, çocuklarının ayrıca dinlenmesine ihtiyaç duymadılar.  Ben bu yaz kursları ile ilgili bir  konuyu gündeme getireceğim. Duyunca da üzüldüm gerçekten.

4.sınıfı bitiren çocuğunu Kur'an-ı daha iyi öğrensin diye bir anne geçen yıl gittiği mahallesindeki Kur'an Kursuna göndermek ister. Daha kurslar başlamadan anne çocuğunu yazdırmaya götürür. Kayıt ücreti olarak 60 TL istenir. Yanında para olmadığı için kaydını yaptıramaz. Geçen yıldan tanıdığı kızının öğreticisi: "Biz şimdi ismini bir yere not edelim. Çocuğunuzu kayıt olmuş bil. Parayı getirince de asıl kaydını yapalım" der. Kadın geldiği gibi kaydını yaptıramadan geri döner. Ama içinde  bir umut belirir. Çünkü hem kurs öğreticisi ismini not etmiş. Hem de öğretmenin "Çocuğunuz geçen yıl çok iyiydi. Yine ben okutayım" sözü yüreğine su serpmiştir.

Bu hafta yaz kursları açıldı biliyorsunuz. Anne yanına 60 TL alarak çocuğuyla birlikte kursun yolunu tutar. Geçen yıldan tanış oldukları öğreticinin yanına varır. "Şu anda bana kayıt 27 kişi oldu, senin çocuğu da alalım, parasını verdiği halde halen gelmeyen öğrenciler var" der demez kursun yöneticisi müdire: "Yer yok. Anlamıyor musun sen, sıra da yok" diye çıkışır.  Kendisi ve eşi imam hatip okullarında okumamış, doğru dürüst din eğitimi almamış fakat çocuklarım dinini diyanetini öğrensin. Çocuklarım imam hatipte okusun diye çırpınan anne bu hakaretamiz tavır karşısında neye uğradığını şaşırır. Geldiği gibi gerisin geri döner çocuğunun kaydını yine yaptıramadan. Üstelik yediği hakaret de cabası.

Bugün eşinden bu olayı dinlediğim zaman çok üzüldüm ama garipsemedim. Demek ki çok bir şey değişmemiş benim camiamda. Hele: "Hocam sizi tanıyoruz kaydınızı yaparız deyince acele etmemiştik. Ne yalan söyleyeyim para da yoktu. Böyle yapacaklarını bilseydim gider  kredi kartımdan para çeker yazdırırdım çocuğumu" demesi beni kahretti gerçekten.

Her şeyden geçtim bir bayanın "Yer yok anlamıyor musun sen" diyerek suçlaması. Yaratılışı itibariyle erkeğe oranla nazik ve kibar olan bayandan böyle bir suçlama hiç yakışık almamıştır. Bir dini tedrisat yapılan yerde insan psikolojisinden anlamayan böyle kaba birinin yönetici yapılması hiç isabetli olmamıştır.

Bildiğiniz gibi 8 yıllık kesintisiz eğitimle beraber Kuran kursları büyük bir darbe yemiş, neredeyse öğrenci gelmez olmuştu. Hatta bu kurslarda görev yapan birçok öğretici öğrenci yokluğundan camilere imam olarak görevlendirilmişti. Az sayıda kurslarda görev yapanlar da yeter sayıya ulaşabilmek için ev ev dolaşıp yediden yetmişe kayıt yapmışlardı. Hatta devam şartı bile aranmadı. Yeter ki kurs açacak şekilde yeter sayıya ulaşılsın. Ne çabuk unuttu bu hanımefendi bu durumları. Zaten bir çok kurs 10 ay boyunca neredeyse öğrenci yokluğundan halen sinek avlıyor. Şurada  2 ay boyunca bir öğrenci görecekler. Sıra yok mazeret mi Allah aşkına. Milli Eğitimin hangi okuluna telefon açsa: "Hocam sıraya ihtiyacımız var" dese yüzlerce sıra yığılır o kursa. Bu kibir, bu tepeden bakma neyin nesi. Yakışıyor mu ağzı Kuran okuyan ve Kur'an öğreten bir eğitimciye. Sonra "Anlamıyor musun sen" demek ne demek. Hanımefendi anlatamadım galiba. Şu anda kapasitemiz üzerinde bir öğrenci aldık. Parasını verdiği halde gelmeyenler var. Siz numaranızı verin onlardan mutlaka ayrılanlar çıkacaktır. Boşalır boşalmaz biz sizi arayacağız. Şayet boşalma olmaz ise bize yakın bir başka kurs ile irtibata geçer çocuğunuzu oraya yazdırırız, para önemli değil, gelip geçerken verirsiniz, biz zaten bu parayla kırtasiye alacaktık" dese ne olurdu. Anlamıyor musunuz diyeceğine "Anlatamadım" dese daha şık olmaz mıydı. Kadının gönlünde taht kurardı. Allah aşkına kendinizi yenileyin. Yenileyemiyorsanız boşaltın orayı. Sıra bulabilecek, vatandaşa nazik davranacak biri gelir mutlaka. Bir iyilik yap olmaz mı? Bir din eğitimcisine yakışmıyor bu tepeden bakış...

Bu aldığınız kayıt parası da neyin nesi sonra... Çocuk şunun şurasında iki ay okuyacak. Okullarda 10 ay boyunca çocuğumuz okur. Okul yönetimi bir 20'lik istese kıyameti koparırız, kayıt parası isteniyor diye.

Yazımı okuyan bu adamın işi gücü kendi camiasını eleştirmek diyecek. Haksız da sayılmaz hani. Her eleştiri yazımdan sonra bir daha yazmayacağım diye söz de veririm. Ama ertesi günü yeni bir sıkıntı veren skandal duyuyorum. Aslında kurslarımız kendisini çok yeniledi. Malzeme ve materyal yönünden kendisini geliştirdi. Yönetici ve öğreticileri de iletişim ve görev bilinci bakımından çok mesafe katettiler. Bu bayan gibi dinozorların sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Son çırpınışları. Çırpındıkça batıyorlar. İnsanımızı kendilerinden soğuttukları yanlarına kar kalıyor. Belki de bu hanımefendi 10 ay boyunca öğrenci yokluğundan keyif çattı. Şimdi cıvıl cıvıl öğrencileri görünce yatmaya alışan birinin hoşuna gitmez böyle şeyler.


Hanımefendi! Bir insan bu çağda Kur'an-ı nerede olursa öğrenir. Mesele öğrenmede değil, sizin davranışınızdadır. İnsan kazanmaya çalışın. Diyanet kaç yıllardır camilerimiz çocuk sesinden mahrum kalmasın diye proje üstüne proje geliştirmeye çalışsın. Senin gibi dinozorlar da kaçırmaya çalışsın. Utan yaptığından utan, eğer kalmışsa biraz haya... 24/06/2016