Ana içeriğe atla

Kararlarıyla hep kendilerinden söz ettirdiler.... Mutlaka vardır bir hikmeti


1.ADNAN MENDERES VE ARKADAŞLARI İDAMA MAHKUM OLDU.
2.ANAYASA KORUNACAĞI YERDE DARBELERDE SES ÇIKARILMADI.
3.MNP, MSP, RP, FP MAHKEME KARARI İLE KAPATILDI.
4.DÖNEMİN BAŞBAKANI YARGILANARAK MAHKUM OLDU.
5.İKTİDARDAKİ PARTİ KAPATILDI.
6.YAZILMIŞ ŞİİRİ OKUYAN HAPİSLE CEZALANDIRILDI.
7.KURULUŞ YIL DÖNÜMLERİNDE SİYASİLERİ HEP ELEŞTİRDİLER
8.ERGENEKON, BALYOZ VB DAVALARDA ÖNCE MAHKUM ETTİLER,SONRA SALDILAR
9.367 KARARI İLE YİNE GÜNDEME GELDİLER
10.ÜLKEYİ YAKIP YIKANLAR SERBEST KALDI
11.FAİLİ MEÇHUL HİÇ BİR OLAY ÇÖZÜLMEDİ, TETİKÇİ CEZA ALDI, AZMETTİRİCİYE ULAŞILMADI
12.GEREKÇELİ KARARDAN ÖNCE KARAR AÇIKLANDI.
13.İSTEDİKLERİ GEREKÇE HEMEN, İSTEMEDİKLERİ GEREKÇE İSE YILLAR YILI YAZILMADI.
14.MARAŞ, SİVAS, MADIMAK VE GAZİ OLAYLARININ PERDE ARKASI ÇÖZÜLEMEDİ.
15.ABDİ İPEKÇİ, UĞUR MUMCU, BAHRİYE ÜÇOK, MUHSİN YAZICIOĞLU VB KİŞİLERİN KATİLLERİNE ULAŞILAMADI.
16.KARARLARIYLA BİR KESİM SEVİNDİ, DİĞERİ ÜZÜLDÜ, SONRA SEVİNENLER ÜZÜLDÜ,ÜZÜLENLER SEVİNDİRİLDİ.
17.KAMU ADINA VERİLEN KARARLAR KAMU VİCDANINI RAHATLATMADI.

HÜLASA, TUZUN KOKMAMASI LAZIM..... 23/06/2015

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde