24 Haziran 2016 Cuma

Kararlarıyla Hep Kendilerinden Söz Ettiren Kesim

1.Adnan Menderes Ve Arkadaşları İdama Mahkum Oldu.

2.Anayasa Korunacağı Yerde Darbelerde Ses Çıkarılmadı.

3.MNP, MSP, RP, FP Mahkeme Kararı İle Kapatıldı.

4.Dönemin Başbakanı Yargılanarak Mahkum Oldu.

5.İktidardaki Parti Kapatıldı.

6.Yazılmış Şiiri Okuyan Hapisle Cezalandırıldı.

7.Kuruluş Yıl Dönümlerinde Siyasileri Hep Eleştiriler.

8.Ergenekon, Balyoz Vb. Davalarda Önce Mahkum Ettiler, Sonra Saldılar.

9.367 Kararı İle Yine Gündeme Geldiler.

10.Ülkeyi Yakıp Yıkanlar Serbest Kaldı.

11.Faili Meçhul Hiçbir Olay Çözülmedi, Tetikçi Ceza Aldı, Azmettiriciye Ulaşılmadı.

12.Gerekçeli Karardan Önce Karar Açıklandı.

13.İstedikleri Gerekçe Hemen, İstemedikleri Gerekçe İse Yıllar Yılı Yazılmadı.

14.Maraş, Sivas, Madımak Ve Gazi Olaylarının Perde Arkası Çözülemedi.

15.Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muhsin Yazıcıoğlu Vb. Kişilerin Katillerine Ulaşılamadı.

16.Kararlarıyla Bir Kesim Sevindi, Diğeri Üzüldü, Sonra Sevinenler Üzüldü, Üzülenler Sevindirildi.

17.Kamu Adına Verilen Kararlar Kamu Vicdanını Rahatlatmadı.

Hülasa, Tuz Koktu. Halbuki Tuzun Kokmaması Lazım. 23/06/2015

"...Anlamıyor musun sen?"

Okullar kapandı, öğrenciler rahat  bir nefes aldı. Daha okullar kapanmadan aileleri bir telaş sardı, yazın çocuğum ne olacak diye. Kimi sportif faaliyetlerinin, kimi de Kur'an eğitimi alsın diye kursların yollarını tuttu. Okullar kapanmadan kayıtlar alınmaya başlandı.

Okullar kapanır kapanmaz yaz kursları açıldı. Çocukların dinlenmesi bile beklenmeden. Zaten çocuklar okulların kapanmasından son üç haftayı tatil gibi değerlendirdiği için sanırım aileler, çocuklarının ayrıca dinlenmesine ihtiyaç duymadılar.  Ben bu yaz kursları ile ilgili bir  konuyu gündeme getireceğim. Duyunca da üzüldüm gerçekten.

4.sınıfı bitiren çocuğunu Kur'an-ı daha iyi öğrensin diye bir anne geçen yıl gittiği mahallesindeki Kur'an Kursuna göndermek ister. Daha kurslar başlamadan anne çocuğunu yazdırmaya götürür. Kayıt ücreti olarak 60 TL istenir. Yanında para olmadığı için kaydını yaptıramaz. Geçen yıldan tanıdığı kızının öğreticisi: "Biz şimdi ismini bir yere not edelim. Çocuğunuzu kayıt olmuş bil. Parayı getirince de asıl kaydını yapalım" der. Kadın geldiği gibi kaydını yaptıramadan geri döner. Ama içinde  bir umut belirir. Çünkü hem kurs öğreticisi ismini not etmiş. Hem de öğretmenin "Çocuğunuz geçen yıl çok iyiydi. Yine ben okutayım" sözü yüreğine su serpmiştir.

Bu hafta yaz kursları açıldı biliyorsunuz. Anne yanına 60 TL alarak çocuğuyla birlikte kursun yolunu tutar. Geçen yıldan tanış oldukları öğreticinin yanına varır. "Şu anda bana kayıt 27 kişi oldu, senin çocuğu da alalım, parasını verdiği halde halen gelmeyen öğrenciler var" der demez kursun yöneticisi müdire: "Yer yok. Anlamıyor musun sen, sıra da yok" diye çıkışır.  Kendisi ve eşi imam hatip okullarında okumamış, doğru dürüst din eğitimi almamış fakat çocuklarım dinini diyanetini öğrensin. Çocuklarım imam hatipte okusun diye çırpınan anne bu hakaretamiz tavır karşısında neye uğradığını şaşırır. Geldiği gibi gerisin geri döner çocuğunun kaydını yine yaptıramadan. Üstelik yediği hakaret de cabası.

Bugün eşinden bu olayı dinlediğim zaman çok üzüldüm ama garipsemedim. Demek ki çok bir şey değişmemiş benim camiamda. Hele: "Hocam sizi tanıyoruz kaydınızı yaparız deyince acele etmemiştik. Ne yalan söyleyeyim para da yoktu. Böyle yapacaklarını bilseydim gider  kredi kartımdan para çeker yazdırırdım çocuğumu" demesi beni kahretti gerçekten.

Her şeyden geçtim bir bayanın "Yer yok anlamıyor musun sen" diyerek suçlaması. Yaratılışı itibariyle erkeğe oranla nazik ve kibar olan bayandan böyle bir suçlama hiç yakışık almamıştır. Bir dini tedrisat yapılan yerde insan psikolojisinden anlamayan böyle kaba birinin yönetici yapılması hiç isabetli olmamıştır.

Bildiğiniz gibi 8 yıllık kesintisiz eğitimle beraber Kuran kursları büyük bir darbe yemiş, neredeyse öğrenci gelmez olmuştu. Hatta bu kurslarda görev yapan birçok öğretici öğrenci yokluğundan camilere imam olarak görevlendirilmişti. Az sayıda kurslarda görev yapanlar da yeter sayıya ulaşabilmek için ev ev dolaşıp yediden yetmişe kayıt yapmışlardı. Hatta devam şartı bile aranmadı. Yeter ki kurs açacak şekilde yeter sayıya ulaşılsın. Ne çabuk unuttu bu hanımefendi bu durumları. Zaten bir çok kurs 10 ay boyunca neredeyse öğrenci yokluğundan halen sinek avlıyor. Şurada  2 ay boyunca bir öğrenci görecekler. Sıra yok mazeret mi Allah aşkına. Milli Eğitimin hangi okuluna telefon açsa: "Hocam sıraya ihtiyacımız var" dese yüzlerce sıra yığılır o kursa. Bu kibir, bu tepeden bakma neyin nesi. Yakışıyor mu ağzı Kuran okuyan ve Kur'an öğreten bir eğitimciye. Sonra "Anlamıyor musun sen" demek ne demek. Hanımefendi anlatamadım galiba. Şu anda kapasitemiz üzerinde bir öğrenci aldık. Parasını verdiği halde gelmeyenler var. Siz numaranızı verin onlardan mutlaka ayrılanlar çıkacaktır. Boşalır boşalmaz biz sizi arayacağız. Şayet boşalma olmaz ise bize yakın bir başka kurs ile irtibata geçer çocuğunuzu oraya yazdırırız, para önemli değil, gelip geçerken verirsiniz, biz zaten bu parayla kırtasiye alacaktık" dese ne olurdu. Anlamıyor musunuz diyeceğine "Anlatamadım" dese daha şık olmaz mıydı. Kadının gönlünde taht kurardı. Allah aşkına kendinizi yenileyin. Yenileyemiyorsanız boşaltın orayı. Sıra bulabilecek, vatandaşa nazik davranacak biri gelir mutlaka. Bir iyilik yap olmaz mı? Bir din eğitimcisine yakışmıyor bu tepeden bakış...

Bu aldığınız kayıt parası da neyin nesi sonra... Çocuk şunun şurasında iki ay okuyacak. Okullarda 10 ay boyunca çocuğumuz okur. Okul yönetimi bir 20'lik istese kıyameti koparırız, kayıt parası isteniyor diye.

Yazımı okuyan bu adamın işi gücü kendi camiasını eleştirmek diyecek. Haksız da sayılmaz hani. Her eleştiri yazımdan sonra bir daha yazmayacağım diye söz de veririm. Ama ertesi günü yeni bir sıkıntı veren skandal duyuyorum. Aslında kurslarımız kendisini çok yeniledi. Malzeme ve materyal yönünden kendisini geliştirdi. Yönetici ve öğreticileri de iletişim ve görev bilinci bakımından çok mesafe katettiler. Bu bayan gibi dinozorların sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Son çırpınışları. Çırpındıkça batıyorlar. İnsanımızı kendilerinden soğuttukları yanlarına kar kalıyor. Belki de bu hanımefendi 10 ay boyunca öğrenci yokluğundan keyif çattı. Şimdi cıvıl cıvıl öğrencileri görünce yatmaya alışan birinin hoşuna gitmez böyle şeyler.


Hanımefendi! Bir insan bu çağda Kur'an-ı nerede olursa öğrenir. Mesele öğrenmede değil, sizin davranışınızdadır. İnsan kazanmaya çalışın. Diyanet kaç yıllardır camilerimiz çocuk sesinden mahrum kalmasın diye proje üstüne proje geliştirmeye çalışsın. Senin gibi dinozorlar da kaçırmaya çalışsın. Utan yaptığından utan, eğer kalmışsa biraz haya... 24/06/2016

Bok böceğinin psikolojisi

Herhangi bir engelimiz yoksa Rabbim bizi yaratırken hepimize eşit bir şekilde iki ayak, iki kol, iki göz, bir ağız, bir burun, bir iskelet, bir de kafa vermiş. Birbirinizi tanıyın, ortak noktalarınızla bir ve beraber yaşayın. Farklılıklarınız da zenginliğiniz olsun demiş. Keremine  şükür.

İskeleti ve kaportası böyle olan insanın iç dünyasını çözmek ve bilmek ise tam bir muamma. Dünyanın en iyi bilmece ve bulmaca çözen üstatları bir araya gelse çözemez bu varlığı. Çöz çözebilirsen. Öyle zannediyorum ayakta kalmak için bizden iki ayak daha fazlası olan hayvanlar gıpta ediyordur bize nasıl duruyorlar iki ayak üstünde diye. İçgüdüleriyle hareket eden bu masum varlıklar ne bilsin o iki ayaklıların ayakta kalmak için kaç takla attıklarını. Bilseler herhalde gıpta etmezlerdi bizim halimize. Elinin ve ayağının çabasıyla helalinden yemeye ve ayakta durmaya çalışan "Eşrefi mahlukat" olan  insanların içerisinde aynı görünümlü; asalak, kişiliksiz, yaralı parmağa işemeyen, menfaatçi  "Esfeli safilin" tiplerin olduğunu. Hasılı biz bize benzeyen tip tipleriz biz.

Olaylara, kişilere, zamana, mevkiye, kızgın ve sakin haline göre değişkenlik gösteren insan tiplerinin içerisinde bir tip var ki çözemedim gitti. Hangi şeye benzetmeye çalışsam benzettiğim şeye hakaret olur... Odun desem ısıtmak için yanmaya gelmez, kurban olsun oduna. Kömür desem yaptığı aymazlıklar dolayısıyla en azından kömür gibi kararır, iş yapmaz aklı sayesinde söylenene "Ya Rabbi şükür" misali sırıtıyor. Kömür hiç olmaz... Hayvanın sere serpe kimseden çekinmeden ulu orta bıraktığı pislik desem en azından sebze ve meyvenin yetişmesinde gübre olur diyeceğim o da değil.

Bulunduğu ortama pisleyen ve ardından kendi pisliğini yuvarlayıp ardından da etraf ne kadar pis kokuyor diyen bok böceği diyeceğim... Evet, evet. Buldum galiba. Bu tip olsa olsa bok böceğidir. Çünkü bu böcek etrafı kendi kirletiyor, fakat kendi kirlettiğinin farkında değil. Suçu başkasına atıyor. Pisliğin içerisinde sağa sola ahkam kesmeye devam ediyor, bu çevreyi kim kokutuyor diye. Kendine aşıktır bu böcek. Yaptığı haltı da sanat, kendisini ve yaptığını bulunmaz Hint kumaşı olarak görür. Aklı sıra milleti keriz yerine koyarak kendi suçunu bastırmaya çalışıyor. Normalde aşağılık bir yaratık olduğunu bilir, aşağılık kompleks halini yaşar. Kendini olduğundan farklı göstermeye çalışır ve pisliğin içerisinde debelendikçe debelenir, bir türlü çıkamaz. Çırpındıkça çıkacağı yerde aşağıya, esfeli safilinin dibine iner. Pisliğin içerisinde kaldıkça kendisini sanat erbabı olarak görür, pisliğe bulanmamış olanları düşman beller. Başkasını da kendi seviyesine indirmeye, çekmeye çalışır. Pisliğinin içerisinde yüzer, buna rağmen yine her konuda bilge bir tip görüntüsü vererek her konuda fikrini söyler. Birileri buna yerini, yurdunu, vazifesini hatırlatsa yuvarladığı pisliği karşısındakine bulaştırmaya çalışır... İşte böyle tipler insanlığın sırtında bir kamburdur. Sayıları da az değildir. Hatta yığınladır. Ne haddini bilir, ne yerini, ne seviyesini. Çukurun içinde kala kala çukur kalır. Düz yolda gidene düşman kesilir. Pislik diye üzerine bassan vaveylayı koparır, Basmamak için çalıyı dolansan seni kibirlilikle suçlar. Pisliğinle beraber defol git desen kendini dünyayı ayakta tutan öküz boynuzu sanır. Yokluğunu: "Benden sonrası  tufan" der...

Karşılaştınız mı böyle bir tiple? Nasıl tanıdık geldi değil mi? Böyleleri bırakın kendi pislediği pisliğinin içerisinde debelensin dursun. Asla muhatap almayın. Zira muhatap alırsanız kendisini bir şey sanır. Ortam, hiç bir halta yaramadığı halde kendini bir şey sanan aklına aşık hasta ruhlarla dolu.... 24/06/2016