4 tekbir ve kıyamdan ibarettir.
1.Tekbirde sübhaneke ve celle senaike ile birlikte okunur.
2.Tekbirde salli-barik duası okunur.
3.Tekbirde cenaze duası okunur, bilmeyenler ise bildiği duayı okur,
4.Tekbirde selam verilir.
★Çok kılınmadığı için unutulmuş olabilir. Hükmü farzı kifayedir. Kimse kılmazsa bu cenaze namazını kılmak cümleye farzı ayn hale gelir.
* 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarına binaen yazılmıştır. 07.06.2016
7 Haziran 2016 Salı
Ramazan'ın ilk günü ben...
06/06/2016 tarihi itibariyle
219.213 kişi Ramazan ismini kullanıyormuş. Türkiye'de en fazla kullanılan
58.isim. Sözlüklere göre "ramaz" kökünden türemiştir. Yanmak manasına
geliyor. Güneşin sıcaklığının şiddetinden gayet kızmasıdır ki böyle pek kızgın
yere “ramda” denir.
Bu aya “Ramazan” denmesinin bir sebebi; bu ayın günahları yaktığıdır.
Bu aya “Ramazan” denmesinin bir sebebi; bu ayın günahları yaktığıdır.
Elmalı Hamdi Yazır'a göre bu ayda açlık, susuzluk hararetinden ıstırap çekilir. Veyahut oruç hararetinden günahlar yakılır. Ayrıca yaz sonunda güz mevsiminin başlangıcında yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına gelen “ramadiyu” mastarından gelir. Bu yağmur yeryüzünü yıkadığı gibi şehr-i Ramazan da ehl-i imanı günahlardan yıkayıp kalplerini temizlediği için bu isim ile isimlendirilmiştir.
Özetlersek Ramazan:
Yanmış, kızarmış, kızgın, yağmur anlamlarına geliyor. Bugün malumunuz Ramazan
ayının ilk günü idi. İlk günde yakmadı. Hava bulutlu ve hafif rüzgarlı idi. 17
saati aşkın oruçlu olduk, ilk gün teğet geçti, halen yakmadı. Susatmadı.
Başı rahmet deniyordu. Bu akşam rahmetine de kavuştuk. Teravihe giderken
ıslattı bizi. İnşallah rahmeti daim olur bizlere.
219 bin isimden % 90'ı
bu ayda dünyaya geldiği için bu ismi almıştır. Diğer 10'luk bir kesim baba ya
da dedenin isminin verilmesinden ibaret olsa gerek. Ben de bugün yani Ramazan
ayında doğduğumdan bana bu isim
verilmiş. İsmimle müsemma olmuşum: Yanmış, sararmış, susamış, kızarmış görüntüm
tam Ramazan'ı ifade ediyor sözlük anlamı itibariyle. Hatta öyle ki; kimine göre
kırmızı, kimine göre sarı, kimine göre turuncu, kimine göre havuç renkli
saçlarım alameti farikam olmuştur. Saçlarımın şimdilerde ağarmış olması sizi
yanıltmasın... Hatta saçımın rengi yüzüme de vurmuş.
Bakmayın sizin benim
doğum günümü es geçtiğinize. Sabah uyanır uyanmaz, telefonu elime
aldığımda geçmişte sık sık alışveriş yaptığım ADESE mağazası, maaşımı aldığım
bankam, internetini kullandığım TURKSAT, zaman zaman kan bağışladığım KIZILAY
doğum günümü kutladı bile sabah sabah. Sayın Bakan İsmet YILMAZ da unutmamış,
sağ olsun. Türkiye'nin o kadar gündeminin arasında zaman ayırıp günümü kutladı
bile. TURKSAT 3 gün boyunca ilave ücret ödemeden tüm kanalları ücretsiz
izleyeceğim müjdesiyle uyandırdı beni. Halihazırda sizden gelecek bir
kuru kutlama olmasa da günümü hatırlayanlar çıktı bilesiniz. Doğduğum gün
afişe edildiğine göre geriye sadece anamın kızlık soyadı kaldı. Onun da birinci
ve üçüncü harflerini söylesem güvenlik sorunum baş gösterecek. En iyisi anamın
kızlık soyadı ben de kalsın.
Az kalsın unutacaktım.
Doğum günümü bir de Ramazan ayı kutladı. Bugün onun rahmetiyle rahat bir
şekilde orucumu tuttum. Cüzümü okudum, işime gittim geldim. Öğretmen olarak
tayinim de çıktı bugün. Hep bereket yani... Hicri aylardan dokuzuncusu
biliyorsunuz. Ayın özelliği tümden bana vurmuş bir kere. Bana bir şey olmaz.
Bakarsınız ilerleyen günlerde mağfireti de kendini gösterir, sonunda Cehennem
azabından kurtuluş ile bayramımıza gireriz. Ya bir de ayların dokuzuncusu
olarak bize dokuz doğurtursa o zaman yat ağla kalk ağla. Ama eğer öyle olursa
da -ki her zorluğun bir kolaylığı vardır- bu bizim kurtuluşumuzun muştusu olur
inşallah.
Orucun zaten riyası
olmaz. Yeter ki sabretmesini bilelim. Doğum günümle Ramazan'ı
karşıladım. Rabbim nefsime ağır gelen nice ramazanlara ulaştırmayı ve bu ayda
samimi bir şekilde oruç tutmayı nasip etsin cümlemize.
Doğum gününü kendi
kendine kutlayan ilk kişi oldum. Kutlamasam çatlayacaktım zaten. Pastasız bir
şekilde doğum günüm kutlandı ama olsun. Her şeye bedel bu... 06/06/2016
6 Haziran 2016 Pazartesi
Bir Ramazan anısı**
2015 Ramazan ayında
işten çıkıp şehir içi belediye otobüsüne bindim. Otobüs tenha idi. Sağ
tarafında oturan biri şoförle senli-benli konuşuyordu. Arkadaşlar
anlaşılan. Bir ara şoför arkadaşına argo
bir kelime kullandı. Dikiz aynasından bakarak " Öyle değil mi amca"
dedi. Arkadaşı rahatsız olmadı. Belki farkına varamadı. Kendisine:
-Arkadaşın oruç oruç
sana refakat ediyor. Böyle davranmanı hak etmedi sanırım dedim.
-"Doğru amca, sağ
olsun. Bana arkadaşlık yapıyor. Fakat
oruç tutmuyor ki, gerçi ben de tutmuyorum ya" dedi. Niye tutmuyorsunuz
gençler, orucun yoksa önemini mi kabul etmiyorsunuz" dedim.
"Önemini biliyoruz ama işimiz icabı
tutamıyoruz. Arkadaşım belediyede park-bahçelerde sulama işine bakıyor. Ben de
gördüğün gibi akşama kadar direksiyon sallıyorum... Sigara içemeyince vatandaşa
sinirleneceğim, yoktan günaha gireceğim... İşimiz zor yani."
-"İkiniz de işiniz
ne kadar zor olursa olsun en azından gölgede çalışıyorsunuz. Ya bir de Güneş
altında bedenen çalışanlar ne yapacaklar?" dedim.
-"Zaten onlar da
tutmuyorlar..." dedi.
-Delikanlı sizin şu
yaptığınız iş mi daha zor, savaş yapmak mı dedim.
-Ne alaka amca dedi
biri.
-Bakın gençler
Peygamber ve arkadaşlarının var olma mücadelesi verdikleri bir savaş vardı,
hani sayıları daha az, silah ve teçhizatı eksikti... Hangi savaştı o?
-Bedir olmalı!
-Hah gençler, doğru
bildiniz. Bedir Savaşı. Bu savaş biliyorsunuz şimdiki savaşlar gibi, topla
tüfekle yapılmadı. Bedenen çarpıştılar, kılıç salladılar.
-Eee amca!
- Peygamber bu savaşı
yaptığı esnada oruç idi. Ramazan orucunu tutuyordu. O ve arkadaşları savaşa
rağmen oruçlarını bozmadılar.
-Deme ya!
-Dedim bile gençler...
Şimdi oruç tutmamak için bahaneler arıyoruz gibi geliyor bana. Bedenen çalışmak
zorunda olanlara bir şey demem, ama siz ve sizin gibiler inanıyorsanız önemine,
tutmanız lazım. Tutmamak için bahane aramak yerine tutmak için bahaneler
arayalım olmaz mı? Bir defa oruç, sadece miskin miskin oturan insanın yerine
getireceği bir ibadet değildir. “Biliniz ki her zorlukla beraber bir kolaylık
vardır.” Haydin size kolay gelsin, hoşça kalın...06/06/2016** 21.06.2016 günü Kahta Söz gazetesinde yayımlanmıştır.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)