24 Nisan 2016 Pazar

Alaturka mı tercih edersiniz, yoksa alafranga mı?

Tuvalet ihtiyacınızı gidermek için alafranga mı tercih edersiniz, yoksa alaturka mı? Sizin tercihinizi bilmem ama çoğunluğun tercihinin alaturkadan yana olduğunu görüyorum koşuşturma ve bir arayış içerisine girmelerinden.

Otellerin hemen hemen hepsinde wc'lerde hep alafranga tuvalet var. WC'ye girmesiyle çıkması bir oluyor bazılarının. Hayırdır dediğimde "Klozetmiş WC. Ben normal WC arıyorum diyenlerin sayısı az değil. Araya araya bir tane normal WC bulanların sıraya girdiklerini görebilirsiniz. Şayet bulamadıysa normalini, mecburiyetten klozete oturanların derdi büyük tabii halden anlayanlar için.

Bir tanıdığım misafirlikte olduğu bir yerde def-i hacet için WC'ye gider. Hiç oturmadığı ve görmediği bir WC ile karşılaşır. Geri dönse olmaz, eli mahkumdur... Nice sonra gürültüye ev sahibi tuvalete gelir. Bakar ki misafiri uzanmış yatıyor. İşin hikmeti az sonra anlaşılır. Çünkü misafir klozetin üstüne ayağıyla çıkar, bildiği tuvalet oturuşuyla çömelir. Dengesini kaybetmesiyle birlikte kendisini yerde, kafasını duvarda bulur. Misafir hiç ummadığı bir yerde tuvalet zede olur.

Hotel odalarına yerleştirilmiş modern WC'leri anlayabilirim ama umuma açık, herkesin kullandığı helâlarda bu modern tuvalet şekli ne  hijyeniktir, ne kullanışlıdır, ne de ihtiyaçtır. İçeriye girenin ne şekil oturduğunu, ne şekil kullandığını bilemezsin, çıplak vücudunun soğuk seramikle teması sanki kısa süreli bir elektro şok geçirmesine sebebiyet verir insana. Haydi güç-bela ihtiyacını giderdin, bundan sonra da taharet problemi ortaya çıkar. Hasılı bu bize yabancı. Yok hayatımıza girdi deniyorsa tercih hakkı olacak şekilde alternatif de olmalıdır. Abdesthaneye giren hangisinde rahat edecekse onu kullansın. Masraflı olur, külfetli olur, o küçük WC'lere ikisi sığmaz denirse o kadar geniş evler, lüks oteller yapıyoruz rahatımız için. Ömrümüzün 92 gününü geçirdiğimiz bu zaruri ihtiyaç yerinde eziyet üzerine eziyet çekmeyelim.

Klozete Anadolu'da hasta WC'si denir. Çömelemeyen, eğilemeyen, ayaklarını bükemeyen insanımız için zorunlu ihtiyaç böylesi yüz numaralar, sağlam adamlar için değil. Modern kenef yaparak modern olunmaz. İlla olacağız diyorsak başka alanlarda modern ve çağdaş olalım. Bizim anadan babadan görme/kalma yüz numaralarımıza karışılmasın.

WC konusuna girdik, çıkamadık. Bir başka sorun daha var: Bir çok yerde yapılan lavabolar estetik  olmaya estetik, görüntü harika. Kullanınca görürsün ki ihtiyaç için yapılmamış, sanki seyirlik. Bir abdest almayı deneyin, ayağınızı yıkayabilirseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Abdest düşmanı lavabo bunlar. Dizayn edenin, piyasaya sürenin abdest gibi bir derdi olmasa gerek. Neyse konumuz WC idi, değil mi?

Sahi bu WC'lerin hangisi sağlıklı: Alafranga usul mü, yoksa alaturka tarz mı? WC çeşidinin hangisi sağlıklı araştırmaya bile gerek duymadım. Siz ne derseniz deyin; Altıncı hissim bana, anam babam usulü, klasik WC"ler daha sağlıklı dedi bile.

İhtiyacımız olmasa ebediyyen girmeyeceğimiz varlığı bir dert, yokluğu ayrı bir dert ve sıkıntı kaynağı olan bu eza yerlerinde geliştirdiğimiz modern klozet sistemiyle kendi kendimize eziyet etmeyelim. Hele genele açık WC'ler kesinlikle klasik olsun...

Sessiz kaldığınız göre yoksa siz alafranga usulü mü tercih ediyorsunuz?  24/04/2016 Bodrum







22 Nisan 2016 Cuma

Eleştiri ve tenkit yoksunları

Kapalı toplumlar, öz güveni gelişmemiş olanlar, kendi kendine kritik yapmayanlar, kendiyle barışık olmayanlar genelde eleştiriye açık olmaz, asla eleştiriye gelmezler. Bu tiplerde savunma ve saldırı yeteneği müthiş gelişmiştir.

Eleştiri ve tenkit özellikle yapıcı olanı mükemmelliğe götürür: Almasını bilenler için. Kişi kendin biliyorsa Rabbini de bilir zaten. Edep haddini bilmektir. Haddini bilmeyenin elinde tek sermayesi vardır: saldırı. Amerikan büyükelçisi bir dizi ikili görüşme için Rusya'ya gelir. Görüşme sonrası büyükelçiye Rus metrosu gösterilir. " Bu metro belirlenen vakitte gelir. Gecikmez. Olsa olsa en fazla 3 dakika gecikir" açıklaması yapılır. Beklenen tren süresinden 5 dakika sonra gelir. Amerikan Büyükelçisi, "5 dakika gecikti" deyince Rus Büyükelçi, " Ama efendim, siz de Kızılderilileri öldürdünüz" der. Evet Amerikalılar Kızılderilileri öldürdü. Ama konu bu değil. Mesele Rusların kendilerinin reklamlarını yaptıkları trenin gecikmesi olayıdır. Trenin niçin geciktiği inceleneceği yerde misafir büyükelçinin ülkesinin geçmişte yaptığı katliamı söyleyerek saldırıya geçiliyor. Rakibi susturmanın en kolay yolu zaten saldırıdır. Hele bazılarında meslek dayanışması var. Üyelerden biri hakkında bir şey söylesen mesleklerine saldırı addederler, hemen saldırıya geçerler.

Pazarcı esnafı da kendisini eleştirtmez. Çünkü malına güvenmez. Yağlar, boyar; önüne koyar. Sana satmaya çalışır. Bu, olsa olsa aşağılık kompleksi olan insan psikolojisidir. Başka da izahı yoktur. 22.04.2016


Kendisini dev aynasında gören kompleksli kişiler

Bazıları hiç tenkit ve eleştiriye gelmez. Çünkü kendilerini dev aynasında mükemmel olarak görür. Hep övülmeyi ve methedilmeyi ister. Kafalarını kuma  gömen devekuşu gibidir bunlar. Kazara içlerinden birini bir eksikliğinden dolayı eleştirmeye kalksan meslek dayanışması kendini gösterir. Hemen bir savunma ve saldırı refleksi ortaya çıkar.

 Her meslekte mesleğini iyi icra edemeyen kişiler olsa da bunlara anlatamazsın. Beyefendi görünümüyle kazma küreğin arkasındaki sap gibidir bunlar. Nasıl yapıldıysa öyle olur. Ne eğebilirsin ne de kırabilirsin. Ancak insanı kırar, incitir ve üzer. İletişim nedir bilmezler.

Orman Eski Bakanı Mustafa Taşar kendisini kızdıran kişilere "Hala  bıraktığımız yerde otluyorsunuz" demişti.  Bunlar da kazma olarak gelir, kazma olarak giderler. Kendilerini asla yetiştirmezler. Yarım yamalak zekalarıyla başkasını kandırdım sanır. Bilseler ki, ancak kendilerini kandırabilirler.

Zekası ve anlayışı kıt olur. Sen falan şöyle yaptı de. O hemen saldırı var diye hakarete başlar: Senin gibilerine bu bile fazla diye. Kişiliğine saldırır. Zaten çapına bakmadan kendisini dev aynasında görmeye alışmıştır. Çıktığı o yüksek yerden başkasına kızar, hakaret eder, sürekli eleştirir. Böylesinin ne menem bir mahluk olduğunu denemek bedava. İstersen kaşının üstünde gözün var de. İşte gerçek yüzünü o zaman görürsün. Zaten bu tür kazma ve kürek sapından da başkaca bir davranış göremezsin. Hep pohpohlanan tiplerdir ne de olsa. İçindeki aşağılık kompleksini irin olarak akıtır üstüne. Ne büyük bilir, ne de küçük. Haddini de bilmezler. Dedim ya kazma mı kazma. En iyisi uzak durmak. Çünkü ne kazma kazmalığından ne de sap sağlığından vazgeçer. Bu tipler böyle geldi böyle gider. Bunlarla uğraşacağına deveye hendek atlat daha iyi. Mesafe alırsın. Bu tiplere karşı çalıyı dolanmak ve susmak edeplicedir. Yok yola getireceğim dersen pisliğini, kalabalığını sana bulaştırır...

Hiç mi işe yaramaz dersen,   ancak kazmaya, küreğe sap olur diyeceğim ama hiç de haketmediği halde yemini ve suyunu fazla vermekten iyice kalınlaşırlar. Bu sefer sap da olamazlar. Olsa olsa ancak odun olurlar... 22.04.2016