5 Kasım 2025 Çarşamba

Kız Arkadaşıyla Görüşecekmiş!

Yazır tarafında bir arkadaşı ziyaret ettim. Eve doğru yollanmak üzere tramvaya bindim.

Tramvay doluydu. Kapının önünde bir yere tutundum. Az sonra inen, binen olur, kendime uygun bir yer bulayım diye oturakların bulunduğu koridorda gördüğüm boşlukta dinelmek için önümdekinden müsaade isteyip geçtim.

Sağlı sollu oturaklarda oturan kız çocuklarından hiçbiri, buyur amca ya da dede otur deyip kalkmadı. Herkes elinde telefon, kendi halinde bir yerlere girip çıkıyor, mesaj yazıyor olmalı. Sevindirici bir durumdu bu benim için. Demek ki kızlarımız beni yaşlı görmedi dedim. İçin için sevindim. Öyle ya ihtiyarlığı kim ister. Evlere bile bastırmamak gerek.

Üniversite öğrencisi olmalı kızlarımız. Seviyeleri de hoşuma gitti. En azından Karaman Yolu tarafındaki bazı yolcular daha doğrusu bazı lise öğrencileri gibi değillerdi. Bir ara Karaman Yolu otobüslerinden birine binmiştim de lise erkek öğrencileri, “Dedeye yer verin dedeye” deyip durdu oturan kızlara. Dede denmesini kabullenemedim nedense. Daha torunlar doğru dürüst dede demiyorlar. Bu beni tanımayanlar ise ne de hevesliler bana dede demeye. Ne diyeyim, inşallah kendi dedelerine bana dedikleri gibi dede diyorlardır.

Bir ara pazardan domates ve patlıcan aldığım genç de bana dede dedi. Patlıcanı biri, domatesi de biri tartıp vermişti. Genç benden para beklerken, sen misin bana dede diyen. Parayı sana değil, babana vereceğim diyerek babasına uzatmıştım. Bu yaptığıma bekledim ki gülsünler. Nasıl gülsünler. Akşama kadar ayaktalar gariplerim. Belki ayakta zor duruyorlar.

Bu arada ha dede diyeceğinize, amca, dayı, beyefendi, bey amca deseniz ne olur? Yaptınız bir iyilik. Tam olsun. Belli ki gördüğümüz bu adam bu yaşında hâlâ dedeliği kabullenemiyor.

Geçeyim tekrar tramvaya. Otobüs ya da tramvay dolu olduğunda yer veren gençlere teşekkür ederim. Lütfen oturun, rahatsız olmayın derim. Oturmamakta direnenlere, bakmayın böyle göründüğüme. Ben sizden gencim diyerek kolay kolay oturmam.

Böyle diyorum da bu konuda ikilem yaşadığım bir gerçek. Yer veren olmazsa, zamane gençleri yer de vermez olmuş diyorum. Yer verdikleri zaman ise gençler benim yüzümden rahatsız oldular diye mahcup da olurum. Yerine oturduğum genç toplu taşımadan inmeden de oturduğum yerde rahat edemem. Ne zaman ki iner. İşte o zaman oh be dünya varmış derim.

Bir ara bir öğrencim yer vermişti de sonrasında bir daha otobüse binmedim. Arabayla gittim okula ya da öğrencilerin binmediği otobüse binmiştim.

Ayakta yolculuk benim için problem değil. Ayakta yolculuk yaptığım zaman beni üzen, ineceğim yere kadar yazı yazamamak olur. Çünkü oturursam, telefonumu elime alır, bloğumu açar, bir şeyler yazmaya başlarım. İneceğim yere ne zaman geldiğimi bilemem. O yüzden toplu taşıma yolculuğu bana sıkıcı gelmez. Hoş, sırtımı bir yere dayarsam, ayakta yazdığım da olur. Ah şu tramvay ve otobüsler durağa yaklaşırken sert fren yapmasalar daha iyi olur. Çünkü öne ve arkaya götürmede çok mahir bizim vatman ve şoförlerimiz. Gerçi ne yapsın gariplerim. Duraktan yolcuyu alır almaz, biraz basarlar, beş yüz metre sonra bir durak daha gelir.

Neyse ayakta yolculuğum uzun sürmedi. Bir kızımız inince bir koltuk boşaldı. Karşımdaki genç, buyurun oturun dedi. Lütfen siz buyurun dedim. İneceğim az sonra deyince oturdum. Giderken başlayıp yarım bıraktığım yazımı yazmaya devam ettim. Tam yazıyı bitirip yazım ve imla yanlışlarını düzeltip yayımla butonuna basacağımda, “Zafer” anonsuyla ineceğim yere geldiğimi anladım.

Duraktan inip evime doğru geçerken şu yazıyı yayımlayayım diye eski Camlı köşkün önüne gelince, hafif kenara geçip yazımı yayımladım. Telefonu cebime koymak için davrandığımda, biri gençten, diğeri, 45-50 yaşlarında olan iki kişi önüme geldi. Dişleri ve saçları dökülmüş, göbeği çıkmış yaşlı olanı, “Telefonunuzdan birini arayabilir miyiz” dedi. Olur diyerek telefonu uzatmaya kalkmıştım ki “WhatsApp’tan kız arkadaşımızı arayacağız da” deyince, vazgeçtim telefonu vermekten. Olmaz deyip yürüdüm. Onlar da ısrarcı olmadılar.

Onlar giderken arkalarından baktım. Genci anladım da yaşını başını almış, saçları dökülmüş, bencileyin tipi bile olmayan kişinin sararmış dişlerini gösterircesine sırıtarak “Kız arkadaşımızla görüşeceğiz de” demesi garibime gitti. Böyle bir isteğe, üstüme iyilik sağlık, böylesini de ilk defa duydum dedim. Basıp evime yürüdüm.

Yürüdüm ama her ne kadar adamı garipsesem de kız arkadaşımla görüşeceğim WhatsApp üzerinden demesine, hadsizlik mi diyeyim, öz güven mi, medeni cesaret mi, bilemedim. Şu var ki kendi kendime bu haliyle adamın kız arkadaşı var. Benim ne şimdi ne de gençliğimde hiç kız arkadaşım olmadı, ömrümü boşa harcamışım deyip hayıflandım.

İnsanın şarjı biter, birini araması gerekir, mecburen birinden telefon ister. Ama kız arkadaşıyla görüşmek, üstelik WhatsAppla görüşeceğim demez. Bir de boş bulunup verseydim, belki de görüntülü görüşecekti. Bir diğer dikkatimi çeken, aynı yaşıt olmamasına rağmen “Kız arkadaşımla değil de kız arkadaşımızla görüşeceğiz” demesi de bir garip. Görünen o ki biri genç, kendisi yaşlı bu iki kişinin kız arkadaşı da aynı kişi. Değilse, biri görüntülü görüştükten sonra genç olanı da abi, bir de ben görüşeyim derdi. O zaman onlar görüşür, ben de yanlarında ağaç olurdum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder