Doğada insan dışında emekli olan yok. Bir insanoğlu var emekli olan.
Emeklilik diye bir hak olduğuna göre emekliliğini hak eden emekli olabilir.
Emekliliğini hak ettiği halde zorunlu emeklilik yaşına gelinceye kadar çalışmak isteyen de bu hakkı kullanabilir.
Durum bu iken nerede bir çalışmaya devam eden birini görsek, "Emekliliğin gelmiş. Daha ne çalışın. Emekli ol artık. Emekli ol ki yeni gençlere yol açın. O kadar işsiz var değil mi" türünden akıl veririz.
Böyle akıl vermeye kimsenin hakkı yok. Böyle diyenler bilsinler ki mevcut çalışanların hepsi emekli edilse, yerine gençler alınsa, mevcut işsizlik yine bitmez. Yine birçok genç açıkta kalır. O yüzden bilir bilmez konuşulmasın.
Ayrıca ülkenin bugün en büyük sıkıntısı -ki bu sıkıntı ileride daha da artacaktır- emeklilerin çokluğu. Bugün emekli sayısı neredeyse çalışan sayısına yakın. SGK emekli maaşı ödemede zorlanıyor. Her yeni emekli SGK üzerine yüktür. SGK bir taraftan emekli olana emekli parası verirken diğer taraftan yerine aldığı kişiye de maaş vererek bütçesini daha da açıyor. O yüzden emekliliği istemekten ziyade çalışmayı teşvik etmek lazım.
Bir diğer husus, bugün emekli olanların çoğu geçim sıkıntısı çekiyor. Çünkü özellikle memur emeklilerinin maaşları yarı yarıya düşüyor. Emekli ol diyenler bu tür geçim sıkıntısı çekenlerin geçim sıkıntısını çekme garantisi mi veriyorlar da emekli ol diyorlar?
Ben onu, bunu bilmem. Çarşı, pazar emekli dolu iken, emekli bolluğu ülkenin belini bükerken insanlara emekliliği telkin etmek yerine uzatmayı, en azından kanuni yaşına kadar çalışmasını telkin etmek gerek. Çünkü emeklilik meselesi salt emeklilikten ziyade bir ülke sorunu olmaya doğru hızla ilerliyor.
Yine emekliliği gelmiş insanların çalışmasını ayıplayıp emeklilik telkin edenler, bu telkini biraz da yaşı 60-70-80 olduğu halde siyasetle uğraşan, ülke yöneten ya da ülke yönetmeye talip siyasilere yapsınlar. Çünkü onlar da yaşını başını aldığı halde hâlâ çalışıyorlar. Ne de olsa ülkede siyaset yapmak isteyen o kadar genç insanımız var. Yoksa siyasilere böyle bir telkini yapmaya cesaretimiz yok mu? Gücümüz insanımıza mı yetiyor sadece?
İnsanlar ne zaman emekli olmalı, emekliliği ne zaman düşünmeli? Bu yazıya başlarken esas niyetim bu idi. Ama üzerine vazife olmayanların emeklilik telkini yazımı saptırdı. Şimdi geleyim emeklilik vaktine.
İnsanlar faydalı ve verimli olduğu ve sağlığı el verdiği müddetçe çalışmalı. Çünkü erkenden el etek çekmek kişiyi daha erken yaşlandırır. Vücut erkenden çökmeye başlar. Boş insan durmadan kendini dinler durur.
Ne zaman ki çalıştığı kurumda bir kat merdiveni çıkmaktan aciz duruma gelip asansörle inip çıkmaya başlamışsa,
Aşırı kilodan nefes nefese kalmışsa,
Organlarından bazısı iflas etmiş, sürekli hastaneye gidip geliyorsa,
Ne dediği anlaşılmaz bir noktaya gelmişse,
Sık sık unutuyor, işinde hata ve yanlışı artmışsa,
Ne idrarını tutuyor ne de çenesi durmuyorsa,
Herhangi bir yerden destek almadan lavaboda ayağını yıkayamıyorsa, tek ayakla durarak çorabını giyemiyorsa,
Kuruma, iş yerine, okul ve sınıfına hakim olamıyorsa,
Ayakta durmakta zorlanıyorsa, güç bela yürüyorsa...
Hiç durmayıp hemen emeklilik dilekçesini vermeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder