Hayata ve olaylara ön yargısız ve objektif bakan, kafasını kumdan çıkaran, bir grubun fanatik ve trolü olmayan herkesin malumudur ki bu ülkede çoğu işler doğru gitmiyor.
Olumsuz giden her şeyi ele almam mümkün değil. Zaten hepsinden de haberim yok. Haber izlemeyen ve gündemi takip etmeyen biriyim.
Bu demek değildir ki olup biten her şeyden haberdar değilim. Az da olsa kulağıma çalınır. Dikkatimi çekerse olayın aslı astarını küçük bir araştırma yapmak suretiyle yazı konusu edinirim.
Bunu yaparken de kırmadan dökmeden yapmaya çalışırım.
Konu haliyle olumsuz olunca ister istemez eleştirel yaklaşırım.
Benim bu eleştirel yaklaşımıma bir davanın ya da bir zihniyetin yılmaz savunucuları, trolleri veya fanatikleri kolay kolay tahammül etmez. Yaptığın eleştiri doğru olsa bile o konuda söyleyecek sözü olmayan bazıları, senin bu yaptığını zil takıp oynamak olarak görür. Böyle derken kendisini karaların bağladığından haberdar değil tabi. Haberdar ise de tecahülüarif sanatının mimarları oldukları için kendilerini gizlemeyi marifet sanırlar. İnanmadıkları halde olayın aslı astarının öyle olmadığını sana bir güzel anlatırlar. Yutturabilirlerse kendilerinin mutluluğuna diyecek olmaz.
Çünkü sosyal medyada köşe başlarını tutmuş bu kimseler kendilerine bu işi misyon edinmişler. Bu alemde gezindikleri müddetçe kendilerine bir zihniyetin temsilcisi rolünü biçmişler. Kim, sevdiklerine halel getirecek bir hadsizlik yaparsa ona haddini bildirecekler. Kendilerine böyle bir görev veren var mı? Hayır. Savundukları zihniyetin böyle bir beklentisi var mı? Hayır. Savundukları zihniyet, futbol takımı tutar gibi kendilerini tutan, bunun için eşini dostunu kıran, savunurken üslubunu bozan bu trollere maaş ya da maddi destek sağlıyor mu? Hayır. Yaptıkları bu avukatlıktan dolayı CMUK kendilerine iş başı bir ödeme yapıyor mu? Hayır.
Ölümüne her yanlışı savunan sesleri gür çıkan bu zihniyet, yaptıkları bu trollükten dolayı bir menfaat sağlasalar, kendilerini mazur göreceğim. Ne de olsa ekmek teknesi. Oradan besleniyorlar diyeceğim.
Bu trollerin sevdiklerini amasız, fakatsız desteklemelerine bir şey demiyorum. Kendi sayfalarında çalıp oynasınlar. Körler ve sağırlar olarak birbirlerini ağırlayıp dursunlar.
Fakat gel gör ki eski efendiliklerini bozdular gördüğüm kadarıyla. Hırçınlaştılar. İşte bu hırçınlıklarını anlamaya çalışıyorum.
Sanırım hırçınlıklarının temelinde işlerin eskisi gibi iyi gitmediğinin farkındalar. Güç kaybettiklerini biliyorlar. Eskisi gibi her şeyi göğüslerini kabarta kabarta savunamıyorlar. Sanki hata yapıyoruz, düzelmezsek gerisin geri gidiyoruz demeyi bile kendilerine yediremiyorlar. Kolay değil hep kazanmak. Kaybetme endişesi bile onları yiyip bitiriyor. Ne olacak halimiz diye kendi kendilerine karalar bağlamış dururken birilerinin olup bitene eleştiri getirmesi zorlarına gidiyor. Yapacak bir şeyleri de olmayınca en azından zil takıp oynuyorsunuz demek suretiyle konuyu kapatma yoluna gidiyorlar. Sanıyorlar ki güneşi balçıkla sıvayacaklar. Böyle bir şey de mümkün değil. En azından aykırı sesleri susturalım ki moralimiz bozulmasın istiyorlar.
Hasılı işleri zor. Düştükleri durum vahim. Ama bilsinler ki işleri rast gitmeyenler eleştiriye gelmezler. Kendi savunduklarına ve yapıp ettiklerine güvenmeyenler de eleştiriye gelmezler. Değilse niye niyet okuyup dursunlar. Halbuki eleştiriye kulak veren kendine çekidüzen verdiği gibi ömrünü de uzatır. Değilse kendilerini bulunmaz Hint kumaşı gören çokları gibi yok olup giderler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder