22 Ekim 2025 Çarşamba

Dinsizleşmede Neredeyiz?

"Müslüman ülkeler arasında ateizmin en fazla yaygın olduğu tek ülke İran. Bizim temel felsefemiz şu: Tepeden dindarlaştırmaya kalkarsan, insanlar kökten dinsizleşir. Benim sloganı bu”. (Şaban Ali Düzgün)

Halihazırda Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı başkanı olan Şaban Ali Düzgün hocanın, “Benim sloganım bu” dediği tespitini yabana atmamak, üzerinde kafa yormak gerekir diye düşünüyorum.

Şaban Hoca’nın dinsizliğe örnek verdiği ülke hepimizin malumu. İran, bir İslam Cumhuriyeti. Ülke, Humeyni’nin 1979’da yaptığı devrimle birlikte mollalar tarafından yönetiliyor. Ülkede kadınların başörtüsü örtme zorunluluğu her ne kadar geçici olarak askıya alınsa da İslam Ceza Kanununun Hicap ve İffet yasası olan 638. Maddesinde yer alan baş örtme zorunluluğu kanunla zorunlu.

İran, kapalı bir toplum ve ülke. Ülkede ne derece İslam kanunları geçerli ne derece uygulanıyor, yöneticilerinin ne derece söz ve eylem birlikteliği söz konusu, bilinmez. Şu var ki başlar örtülecek ya da başlar açılacak şeklindeki bir kanuni düzenleme çağdışıdır.

Yine bilinen bir gerçek var ki İran sadece kendi ülkesinde İslam kanunlarını uygulayan değil, aynı zamanda rejimini de başka ülkelere ihraç etmeye çalışmıştı bir aralar.

İran halkı mevcut yönetimin yönetim anlayışından ve bazı şeyleri dayatmasından ne derece memnun? Bunu da test etme imkanımız yok. Şu var ki bir şekilde ülkemize yerleşmiş ne kadar İranlı kadın görmüşsem -belki istisnaları vardır- ama hiçbirinin başında başörtüsü yoktu. İçlerinde azımsanmayacak derecede dekolte giyineni de eksik değil. Bu demektir ki ülkesini bir şekilde terk eden, ülkesinde iken zorunluluktan kaynaklı başını örtenler, ülke dışına çıkınca başlarını açıyor. Demek ki zorla başı örtmek ya da zorla başı açmak çözüm değil. Olsa olsa pansuman ve polisiye tedbir olur. Bunun da süreklilikle bir alakası yok.

Meseleyi sadece başörtüsüne indirgemek istemiyorum. Çünkü bu konu salt başörtüsünden ibaret değil. Şu var ki adında İslam olan, İslami kanunlara göre ülkeyi yöneten bir ülkede dinsizliğin en fazla olması ve başı çekmesi manidar. Demek ki dayatma, baskı, kanuni düzenleme ya da eğitme çabası ters tepiyor. Kişiler belki de yönetenlerin bu niyetinden dolayı dinden soğuyarak çözümü dinden uzaklaşmada buluyor.

İran bizim komşumuz. Her ne kadar kapalı bir toplum olsa da “Komşuda pişen bize de düşer” misali, dini anlayışımız örtüşmese de bize ne kadar etki ettiği tartışılır.

Bir diğer husus, Şaban Hoca’nın tespiti sadece İran’ı bağlamaz. İran örneğinden hareketle “Tepeden dindarlaştırmaya” kalkışmak, dindar nesil yetiştirme çabası, pirince giderken evdeki bulgurdan olmaya, ava giderken avlanmaya benzer. Her ülkede böyle olacak diye bir kural olmasa da bu işin ters tepme riski daha yüksektir.

Kamuoyunda dillendirilen dindarlaşma niyetinin, insanımızı ve gençliği ne derece dindar yaptığı güzel bir araştırma konusu. Yalnız ülkede ateist ve deist sayısında özellikle gençler arasında yaygın olduğu da yüksek perdeden dile getiriliyor. Ülkemizde hemen hemen her konuda pek ve doğru dürüst araştırma yapılmadığından, ülkemizde dindarlaşma veya dinsizleşme oranının hangi boyutlarda olduğunu bilme imkanımız yok.

Şaban Ali Hoca’nın sloganına gelirsek, başta yöneticilerimiz olmak üzere Hoca’nın bu sloganına kulak vermesinde fayda görüyorum. Daha sonra ne ummuştuk ne bulduk demeyelim.

Burada, İran’da baskı var, bizde baskı yok. Mukayese yerinde değil denebilir. Elbette bizde baskı yok. Kılık kıyafet için herhangi bir düzenleme de yok. İsteyen açar isteyen kapanır. Kamusal alan ve kız öğrencilere uygulanan yasak da gerilerde kaldı. Ülkemizde dinsizlik de arttı iddiasında değilim. Ama kamuoyunda böyle bir izlenim olduğu da bir gerçektir. Bizde İran’daki gibi dinsizlikte bir artış yok demek de bir faraziyeden ibaret olur. Var veya yok konusunda bilgi sahibi olmak için sosyal bilimcilerin derinlemesine bir araştırma yapması kaçınılmaz görünüyor. Yine bu araştırmada dindar ya da dinsiz olmanın sebeplerini de öyle zannediyorum, kamuoyu merak eder. 

Hasılı, dinsizleşme ya da dinsizleşirmede veya dindarlıkta neredeyiz? Bunun sebepleri nelerdir? Üzerinde kafa yormaya değer. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder