Zaman zaman bazı esnaflarla alavere yaparken muhabbet ettiğim de olur. Edindiğim izlenime göre esnafların çoğu, kendini insan sarrafı olarak görüyor.
Alın size iki örnek:
Esnaf çay ocağı çalıştıran birine bir arkadaş sordu. Gelen müşterileri tanır mısın diye. “Gelenin kaç çay içeceğini gözünden, gelişinden şıp diye bilirim” dedi.
Bir başkası, “Şuna bakayım, buna bakayım. Şu kaç lira, bu kaç lira” diye soran birine yeterince ilgi göstermedi. Yerinden bile kalkmadı. İstediği şeylerin bazısını oturduğu yerden gösterdi, bazısını da eliyle uzattı. Müşteri onlara bakarken kendisi başka işlerle uğraştı. Az sonra müşteri çekip gitti. Halbuki bu esnaf çoğu müşteriye samimi ilgi gösteren biri idi. Esnafa, adamla niye ilgilenmedin? Yoksa almayacağını biliyor muydun dedim. “Aynen öyle. Dükkana adım atan birinin alıcı olup olmadığını bilirim. O yüzden alaka göstermedim” dedi.
Esnaf olmadığım için bu işin künhünü bilmiyorum. Demek ki esnaf olmak da ayrı bir sanat ve meziyet imiş.
Bu demektir ki ayağına kadar gelen yağlı müşteriyi esnaf kolay kolay bir şey almadan göndermez. Müşteriye güven verdi mi, biraz içten konuştu mu biraz ilgi ve alaka gösterdi mi, bu iş tamam. Alttan girer, üstten çıkar, gerekirse çay, kahve hatta yemek bile ikram eder. En azından teklif eder. Nasılsa az sonra satışını yapacak. İkramı da içinde bir fiyat verecek. Müşterinin bir de gözü kapalı ise bayılır böyle esnafa. Ne de olsa mal müşteriye satılır. Ne de olsa müşteri, başka yerde görmediği ilgiyi burada görüyor. Arada biraz da muhabbet olursa, müşteri pazarlık bile yapmaz. Kazara fiyatını sorsa, “ayıp oluyor ama ne fiyat sorup duruyorsun? Sen beğen yeter ki. İstersen para verme. Size öyle bir fiyat vereceğim ki hiçbir yerde bu fiyata bu malı alamazsın. Çünkü sen yabancı değilsin” türünden yağlamalar da eksik olmaz.
Adıyaman’da çalışırken böyle bir esnafla tanışmıştım. 8-10 arkadaş bir araya gelerek farklı okullarda okuyan ihtiyaç sahibi öğrencilere ayakkabı alalım istedik. Belirlenen öğrencilerin ayakkabı numaralarını da tespit ederek birkaç esnafa girip çıktık.
Çeşidi bol, diğerlerine göre daha büyük esnaf, “Hocam, sizler bizim çocuklara sahip çıkıyorsunuz. Bizimkilerin yapmadığını yapıyorsunuz. Size ben de ikram edeceğim. Uyguna vereceğim” dedi. Bu esnaftan aldık. Çocuklara ayakkabıları giydirdik.
Gel zaman git zaman ağzı laf yapan bize gaz veren bu esnafa, kendi çocuklarımız için de alışverişe gider olduk. Çocuklarla varınca, şunlara beğendikleri iyi bir ayakkabı ver diyoruz. O da ayakkabı kolay. Önce ne içeceksin. Bir şey içmeden olmaz. Hatta açsanız yemek söyleyeyim” demesi hoşumuza gidiyordu. Çünkü çoğu esnafta görmediğimiz ilgi, iltifat ve taltif bunda vardı.
O kadar dost olmuştuk ki aldığımız ayakkabıların fiyatını da sormaz olduk. Çocuk beğenirse, kaç lira günahımız derdik. Şu kadar ver, tamam derdi. Sevine sevine evin yolunu tutardık. Başka esnafa o değilden fiyat sormaya bile gereksinim duymadık.
Samimiyet o kadar arttı ki adı üzerinde dost olduk. Hatta cümle arasında bize laf sokuşturmaya bile başladı.
Zaman zaman caddede gördüğünde, “hocam, niye gelmez oldunuz. İlla bir şey alacağınız zaman mı geleceksiniz. Bakın dükkan sizin. Borcunuz artıyor” derdi.
Yine bir zaman uğradık yanına. Ne içersiniz dedi. Çay olsun dedik. Başka bir şey için dedi. Yok yok çay olsun. Seni fazla masrafa sokmayalım deyince, “Ne masrafı hocam, çay içseniz de ayran içseniz de kahve içseniz de kola iseniz de hepsi zaten sizden çıkacak. Az masraflı olursanız alaverede ona göre ekleriz, çok masraflı olursanız, onu da ona göre ayarlarız dedi. Şaka yapıyor diye gülünce, ne gülersiniz, realite bu dedi. Baktık ki hiç olmadığı kadar ciddi. Biz de kulaklarımız varan ağzımızı topladık.
Bu realite hiç hoşumuza gitmedi. Ondan sonra bir daha ne uğradık ne de alışveriş yaptık. Öyle ya realite bu olsa da esnafın kendi sırtımızdan ağalık yapmasına fırsat vermemeliydik.
O yüzden esnafın yaptığı ağalıktan hep korkmuşumdur.
Anladığım kadarıyla esnaf, müşterinin gözünden alıcı olup olmadığını anladığına göre malı müşteriye satıyor. Bir de tüccar kafası varsa, bilin ki o müşteri yanmıştır. Müşteri de yaptığı masrafı kendi cebinden ödemeyecekse, amme adına iş yapıyorsa, alan ve satandan ziyade amme düşünsün. Ya Rabbi, ne günahımız vardı diye.
Artık eski esnaflar maalesef yok. Şimdi bana kızan olacak ama öyle eski esnaflık yok farklı bir şeye dönüştü.
YanıtlaSilTabi arada gerçekten esnaf olan arkadaşlara söylemiyorum. Ama onlarda beni anladı.
Toplumun içinde farklı farklı insanlar olduğu gibi haklısın, esnafta da çok farklı esnaf türü türedi.
YanıtlaSil