2024 Ekim ayından bu yana Türkiye'de ve bölgemizde baş döndüren hızlı gelişmeler oluyor.
Aslında baş döndüren hızı 2023 Ekim ayının 7'sine kadar götürebiliriz. Bunun işaret fişeğini de Hamas İsrail'e saldırı düzenleyerek atılmış oldu. Bundan sonra İsrail'i durdur durdurabilirsen. Gazze'de taş üstünde taş bırakmadı. Lübnan Hizbullah'ının tüm liderlerini nokta atış öldürerek Hizbullah'ının belini kırdı. İran'a saldırdı. Hamas liderini İran'da iken şehit etti. İran'a bu gözdağı verildikten sonra İran ve Rusya desteğiyle ayakta duran Esed'e yol verildi. Bu da kellesine ödül konan ve terör listesine alınan Şara eliyle yaptırıldı. Esed'in hiçbir askeri tek kurşun atmadan Şam'ı teslim etti. Suriye'de İsrail'e tehdit olacak bir devlet yokken İsrail Suriye'nin her bir yerini bombaladı. Golon Tepelerini işgal etti.
Suriye'de bu gelişmeler yaşanırken bir işaret fişeği de Bahçeli'den geldi. DEM'e çağrı yaptı. İmralı çağrı yapsın, PKK silah bıraksın türünden bir konuşmayı 2024'ün Ekim ayında yaptı.
Bu çağrıya İmralı, Kandil ve Dem jet hızıyla olumlu yanıt verdi. İmralı sakini istenen çağrıyı yaptı. Kandil ne diyecek denirken Kandil de evet dedi. Tüm bu süreç olurken Cumhurbaşkanı da bu sürece örtülü destek verdi.
Ekimden bu yana 9 ay gibi kısa bir zaman geçti. Sembolik de olsa terör örgütü otuz teröristin silah bırakma töreni düzenledi. Silahlar yakıldı.
Bundan sonra süreç Mecliste kurulacak komisyonlarla devam edecek.
Adı konmamış bu sürece terörsüz Türkiye sloganı uygun görüldü.
Mecliste kurulacak komisyonların uyumu da terörsüz Türkiye sürecinde olduğu gibi sorunsuz yürürse, 41 yıldır teröre maruz kalan Türkiye terörden temizlenmiş olacak.
Kafamda soru işaretleri olsa da terörsüz Türkiye gerçeğinin bu ülkede vücut bulmasını, ülkemin bir daha herhangi bir terör örgütünün üssü olmamasını temenni ediyorum.
Bu sürecin adeta göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir sürede olumlu ve hızlı ilerlemesi, aktör görünenlerden hiçbirinin bu süreci baltalamaması, örgütün şartsız silah bıraktım demesi, kısaca bu işin bu kadar kolay olması beni endişelendiriyor.
Bu iş bu kadar kolaysa, Bahçeli böyle bir çağrıyı niçin bu zamana kadar yapmadı? İmralı sakini yakalanıp yargılandığı 1999 yılından beri "devletimin emrindeyim" demişti. Örgüt üzerinde Öcalan bu kadar etkili ise bu çağrı 1999'dan beri ona niçin yaptırılmadı? Önceki süreçlerde süreci baltalayan ve söz dinlemeyen Kandil niçin "Öcalan'ın emrindeyiz" dedi? Bugüne kadar hep itici konuşmaları yapan DEM bu süreçte nasıl uslu çocuk oldu? Terörsüz Türkiye süreci, bu süreçte aktif rol oynayanların bir düşüncesi mi yoksa hepsi bir yerden emir mi aldı? Yani süreci biz mi yönetiyoruz, bir başkası mı? Evet bunlar beni düşündürüyor. Temenni ederim ki bu süreç, bu süreçte olumlu rol alanların kendi özgür düşünceleri olsun. Kısaca gülün bile dikeni varken kimsenin eline diken bile batmadan bu süreç nasıl bu noktaya geldi?
Acizane görüşüm, ülkemizdeki terörsüz Türkiye süreci, Suriye'deki gelişmelerden bağımsız değil. Son İran-İsrail savaşıyla birlikte bölgede İsrail'i tehdit edecek bir devlet kalmadı. Esed'e yol verip Şara'nın önünü açanlar Suriye'de bir hesap peşinde. Bunu uygulamaya koydular. Bu uygulamada İsrail ve ABD adına vekalet savaşı verecek PYD ve YPG'ye ihtiyaç var. Zaten terör örgütü, Kobani olayları ile birlikte Türkiye'deki ve Irak'taki örgüt elemanlarını Suriye’ye kaydırmıştı. SDG adı altında PYD adeta düzenli orduya geçti. ABD gözetiminde ülkenin yarısına hakim. Bu süreçte en büyük silah yardımını da ABD yaptı.
Uzatmayayım. Ortadoğu'yu İsrail eliyle dizayn edenler, Suriye'nin geleceğinde İsrail'i tehdit edecek bir yönetim gelmemesi için PYD'yi güç olarak orada bulunduracaklar. Sanki Türkiye'ye, "PYD/YPG/SDG=eşittir PKK demekten vazgeçin. Buna karşılık biz de Türkiye'deki PKK'ye silah bıraktıralım" dendi. İnşallah yanılırım ama aklıma başka bir şey gelmiyor.
Hülasa, terörsüz Türkiye güzel. Ama tek başına yeterli değil. Bu ülkenin terörsüz Türkiye olması için terörsüz Irak terörsüz Suriye terörsüz İran olması gerek. Çünkü biz bugüne kadar terör adına ne çekti isek, Irak ve Suriye'den çektik. PYD'nin ileriki yıllarda Türkiye'ye tehdit olmayacağının garantisini kim verebilir? Irak'taki ve Suriye'deki PKK'lilerin PKK elbisesini çıkarıp Suriye asker elbisesini giymeyeceğinin garantisini kim verebilir? Kısaca bu ülkenin terörsüz olması, sınır komşularımız Irak, Suriye ve İran'ın terörsüz olmasına bağlı. Ötesi geçici bahar olur geçici ateşkes olur geçici pansuman olur.
Bu arada tüm bu olup bitenler hakkında endişelerini dile getirenlere, “Terörden yana mısınız? Terör devam etse daha mı iyiydi” türünden eleştiri getirmekten vazgeçin. Bilinsin ki kimse terör devam etsin demiyor. Acaba bu işin altından bir Çapanoğlu çıkar mı endişesi taşıyor bu insanlar. Ayrıca bu konuda memleketi sadece siz sevmiyorsunuz. Endişe taşıyanlar da en az sizin kadar hatta sizden daha fazla bu ülkeyi seviyor. Tüm mesele, evladını çok seven bir babanın çocuğuyla ilgili endişe duymasından ibarettir. Nasıl ki endişe duyan bir babanın çocuğunu sevmediğini düşünmüyorsak, bu sürecin sonu nasıl olur endişesi taşıyanlar da ülkeyi sevmiyor değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder