27 Nisan 2025 Pazar

Yavru Vatan Üzerinde Ne Pişiriliyor? *

Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan'ın, Güney Kıbrıs Rum devletine elçi ataması, bir ortaokul öğrencisinin başını örterek derslere girmesi, epeydir gündemimizde olmayan KKTC'yi kısacık da olsa gündemimize girdirdi.

Açtığım TV kanalında da bu konu konuşuluyordu. Konuşmacılar arasında Rauf Denktaş'ın oğlu Serdar Denktaş ve Sabahattin İsmail adında Kıbrıslı bir gazeteci de vardı.

Erol Mütercimler ile Nevzat Çiçek sordu. Serdar Denktaş ile Sabahattin İsmail cevapladı.

Aklımda kaldığı kadarıyla söylenenleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Serdar Denktaş, "Türkiye'de başörtüsü yasağı varken KKTC'de okuyan başörtülü kız çocukları vardı. Kimse de bir şey demedi. Ne zaman ki bir ortaokul öğrencisi daha önce başı açık iken okulların kapanmasına az bir zaman kala başını örtmeye kalkınca başörtüsü siyasallaştırıldı. Kız çocuğu başörtüsünün serbest olduğu okul türüne de geçmeyi kabul etmedi. KKTC yasalarına göre 18 yaşın altındaki kız öğrenciler okullarda başını örtemez. Tartışma bu şekilde oldu” dedi.

Üç Türki Cumhuriyetin Kıbrıs'ta elçilik açması konusunda ise "1955 doğumluyum. Küçüklüğümde Kıbrıs sorunu vardı. Bu yaşıma geldim. Hala bu sorunla uğraşıyoruz. Bu mesele çözülmeli artık. Güney Kıbrıs'ı dünya Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıdı. Bizi ise Türkiye dışında tanıyan Türki Cumhuriyetleri bile yok. Denktaş zamanında ayrı bir Cumhuriyet kurarak tavır ortaya kondu. Bir gelişme yok. Kıbrıs Cumhuriyeti denmek suretiyle bizi yok kabul ediyorlar. Türkiye Kıbrıs'ı tanıdığını BM'ye deklare etmeli. Türk askeri olmazsa Rumlar bize saldırır. Bizim dışımızda bizimle ilgili bir şeyler pişiriliyor. Biz de bunu anlamaya çalışıyoruz" türünden açıklamalar yaptı.

18-24 yaş aralığındaki gençler arasında yapılan bir araştırma sonucunu büyükelçiliğe gönderdiğini, gençlerin yüzde 60-65 oranında ateist olduklarını" ifade ettiklerini söyledi.

Gazeteci Sabahattin İsmail ise "Başörtüsü tartışmaları üzerinden bizi 'Rumluktan kurtaramadık' şeklindeki açıklamalar bizi üzüyor” dedi. Ayrıca” KKTC'nin geçim kaynağı olarak 20-25 kadar gazino, bir o kadar gece kulübü, bir de turizm geliri var. Kumar bizim yasalara göre burada yasal. Kumarhane ve gazinolara Kıbrıslıların ve öğrencilerin girmesi yasal olarak yasak olmasına rağmen bir gerçek var. Giriyorlar, yasak dinlenilmiyor. Hafta sonu Türkiye, Rusya ve İsrail'den çok sayıda turist gelerek turizme katkı sunuyorlar. Gazino, pavyon, kumarhane dışında gece kulüplerinin kapatılması gerektiğini, çünkü konsomatris (bar, gazino gibi eğlence yerlerinde müşterinin masasına çağrılabilen, müşteriyle birlikte yiyip içerek çalıştığı yere kazanç sağlayan kadın) adı altında başka ülkelerden bu gece kulüplerine kadınların getirildiğini ve bunların pazarlandığını” söyledi.

Hem Serdar Denktaş'ın hem de gazeteci İsmail'in verdiği bilgileri ağzım açık dinledim. Özellikle gece kulüplerinin işlevi konusu mide bulandıran türden. KKTC'nin geliri de bar, gazino, pavyon, kumar, turizm ve gece kulüplerinden elde edilen gelirmiş.

Bu derece küçük bir ülkenin gelirini buralardan elde etmesi ahlaki ve dini yozlaşmayı da beraberinde getirdiği bir gerçek. Ne yapıp ne edip KKTC için üretime dayalı başka gelir kaynakları bulmak gerek.

Bir diğer husus, Güney Kıbrıs'ın Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınmaya başlanması, Türki Cumhuriyetlerinin bile KKTC'yi tanımadan bu ülkeyi tanıması, bir zamanlar Mavi Vatan doktrininin şimdilerde pek dillendirilmemesi, Güney Kıbrıs'ta ABD'nin üs kurması, İngiltere'nin daha önceki iki üssünü yenileme gayretleri, Türk askerinin işgalci görülmesi, Güney Kıbrıs yönetiminin Mısır dahil birçok ülke ile deniz sınırı anlaşması yapması, tüm bu gelişmelere rağmen sessizlik düşündürüyor.

Sahi, KKTC için ne düşünülüyor? KKTC için dışarıda ne pişiriliyor? Pişirilen bu yemekten haberi ve bilgisi olan var mı?

*30.04.2025 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder