2 Mart 2025 Pazar

Yazı ve Bedel

Yazı yazmak bir emek ister.

Bir konuda görüş bildirmektir.

Benim bu konuda görüşüm bu demektir.

Bir nevi podyuma çıkmaktır:

Tekdir de görmek vardır, takdir de ayıplanmak da vezir olmak da vardır, rezil olmak da.
Kutuplaşan Türkiye’de yazı yazmak bir cesaret ister.

Çünkü yazdığın yazının içeriğinden ve belirttiğin görüşten ziyade kimi ve hangi tarafı tuttuğuna bakılır.

Gücün ve büyük çoğunluğun görüşüne uygunsa yazın;

Taltif görürsün.

El üstünde tutulursun.

Mükarrabünden olursun.

Görüp gözetilirsin.

Taltif edilirsin.

Bir yerlere referans gösterilirsin.

İşinde, aşında ve hayatın her hangi bir alanında hatan olursa görmezden gelinirsin.

Başına bir şey gelirse savunulursun.

Çünkü bizim adamsın. Yani bizdensin.

Bizden olunca sana kol kanat gerilir.

Kimseye yem edilmezsin.

O yüzden gücün yanında yer alırsan, beslenirsin.

İmkanlara boğulursun.

Başın ağrımaz.

Huzurun kaçmaz.

Çevren, destekçin ve beğenenin çok olur.

Saygı görürsün. Çünkü görüşün güçle örtüşmektedir.

Bir de gücü her halükarda savunursan senden iyisi olmaz.

Kazara görüşte ve fikirde güçle örtüşmezsen;

Bir çırpıda çizilirsin.

Tu kaka yapılırsın.

Kara listeye alınırsın.

Had bildirilir.

Yoldan çıkmış, iflah olmaz biri kabul edilirsin.

Çevrende kimse olmaz.

Yalnızlara oynarsın.

Çünkü dışlanırsın.

Sonunda muazzebinden olursun.

Tüm bunlar niye anlaşılmıyorum sorusunu sordurur. İster istemez seni huzursuz eder.

Bu durumda yazı yazarken tercihte bulunmak zorundasın. Huzurum kaçmasın diyorsan, kendinden ödün vererek güce yaslanacaksın ya da gemileri yakıp huzurunu kaçıracağını bile bile görüşünden ödün vermeyeceksin.

Velhasılıkelam, yazı yazıp yazdığını paylaşanlar tüm bunları göz önünde bulundurmalı. Ya huzuru seçecek ya da huzursuzluğu. Kendi adıma söylersem, bedeli ağır olsa da huzurum kaçsın isterim.

2 yorum:

  1. Merhabalar.
    Yazı yazıyorsak, en zor şey insanı memnun etmektir. Kimseyi memnun edemeyeceğimize göre; bedeline de razı olmak zorundayız. Yazınızdan aynen alıyorum ve burada paylaşıyorum: "...ya da gemileri yakıp huzurunu kaçıracağını bile bile görüşünden ödün vermeyeceksin..." Ya da yazmayacaksın.

    Kırk yılı aşkındır Hürriyet gazetesi alır okurduk. Bir zamanlar gazeteyi okumak için alırdık. Şimdi okumak için değil, sadece eşim bulmaca çözsün diye bu gazeteyi alıyoruz. Bu gazetenin bir yazarı vardır Ahmet Hakan diye. Bir dönem çok başka yazdı, yine bir dönem başka yazdı. Şimdi de daha başka yazıyor. Ne zamandan beri daha başka yazıyor? Tam tarih vermemem ama epeyden beri başka yazıyor. Kendisinin elektronik posta hesabına bu durumunu hatırlatmak için bir mesaj yazayım dedim, tekrar vazgeçtim. Çünkü, adam kendi de biliyor zaten neyi, nasıl ve neden yazdığını? Şimdi o adama bunu hatırlatmanın ne faydası olacak? Hiçbir faydası olmayacak, inadına körüklenecek. Yılmaz Özdil'de Hürriyet'te yazardı. Adam oradan ayrıldı ve herhalde şimdi Gözcü gazetesinde yazıyor galiba. Arada sırada Gözcü, Nefes, Cumhuriyet gazetelerinden birini de ek olarak alırım. Biri bana dedi ki, "gazeteye neden para veriyorsun, parana yazık değil mi? İnternete girdin mi tüm gazeteleri okuyorsun, neden birini para verip alıyorsun? Ben de ona dedim ki, "Ben gazetenin boya kokusunu almayınca, elimde tutmayınca, internetten okuduğum gazeteden zevk almıyorum."
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elim tuttuğu, gözüm gördüğü müddetçe yazmaya devam inşallah. Kim ne derse desin. Bazen açık bazen kuş dili bazen dokundurarak Meram anlatmaya çalışmak lazım. En azından tarihe not düşülmüş olur.
      İktidara göre görüş, fikir ve yön değiştirenlere her devrin adamı demek lazım. Bu tipler ekmeği için çalışmaktan ziyade kendisini satıyor. Bunlara paranın satın aldığı kişiler demem lazım. Tanıdığım biri var. Bir ara kendisi anlattı: "Falan gazetenin il temsilciliği yapıyorum. Verip veriştiriyorum. Çalıştığım bu grup maddi olarak sıkıntıya girdi. Güç o gazete ve TV sahibine bizi destekleyin. Size destek verelim demiş. Ben de eleştiriyi bıraktım. Ekmek kapısı" demişti. Bu kişinin yazılarını takip ediyorum. Eleştiriyi bırakmasından geçtim. Ölümüne savunuyor. Tamam ekmek kapısı için bazı şeylere ses çıkarılmaz ise de herhalde savunulmaz.
      Normal şartlarda her devre göre hareket edenler itibar kaybına uğraması lazım ama gördüğüm kadarıyla bunlar el üstünde tutuluyor.

      Sil