Sosyal medya hayatımıza girdi gireli bu sanal alemde boy gösteren hatırı sayılır insanımız var.
Kimi bu alemi yerinde ve zamanında kullanmakta iken kimi bir girdi bir daha çıkamadı. Bu alemin gediklisi haline geldi. Sabah-akşam, gece-gündüz bu alemin içindeler. WhatsApp'talar, X'teler, Facebook'talar...
Bunlardan kimi kendi özgün paylaşımlarını yapmakta. Yorum yazıp görüş bildiriyorlar.
Kimi de başkasına ait yazılıp çizilenleri paylaşıyor.
Burada sosyal medyada yazılıp çizilenlerden bahsedecek değilim. Yalnız bu alemin sürekli müdavimlerine dair bir şeyler söylemek istiyorum. Sürekli bu alemin içindekilerinin iç hallerini bilmiyorum. Verdikleri görüntü itibariyle ele alacağım:
Sanırım yalnızlara oynuyorlar. Eşlerine, dostlarına ayıracak vakitlerini bu aleme vermişler.
Zannedersem, hiçbir işleri ve meşaleleri yok. İşleri varsa da işleri koltukta oturmaktan ibaret. Mesaiyi sosyal medyaya girerek dolduruyorlar.
Zannımca bu alem içki, kumar ve uyuşturucu gibi kendileri için bir bağımlılık yapmış. Bırakmak isteseler de bırakamıyorlar.
Sanırım bir doyumsuzluk yaşıyorlar. İçlerindeki açlığı bu alemden gideriyorlar.
Belli ki uyku tutmuyor gözlerini. Uyku ve istirahate ayıracakları vakti bu aleme ayırıyorlar.
Paylaşımlarına bakıyorum. Hepsi olmasa da önemli bir kısmı objektif gibi değerlendirme yaptıkları imajını verse de basbayağı trollük yapıyorlar. Zihniyetleri ne ise onu ortaya koyuyorlar. Oluşturulmak istenen algıya teslim oluyorlar. Algıyı gerçek gösterip savunmaya ve saldırıya geçiyorlar. Buna dervişin fikri ne ise zikri de o denir.
Böyleleri başka görüşe de açık değiller. Çünkü içinde buldukları algı onları teslim almış durumda.
İnanın, acıyorum bu kimselere. Bence kabul etmeseler de bir hastalık halini yaşıyorlar. Tedavisi var mı bilmiyorum. Belki bu alemden uzaklaşmak onlara ilaç gibi gelir. Belki bir meşgale bulmaları kendileri için çok iyi olur. Değilse bu alemin gediklisi olmaya devam edecekler. Bunun belki bir yolu daha olabilir. O da bu aleme girip çıkanlardan az veya çok bir ücret alınması. Belki işin içine ücret girince bu alemde girmekten vazgeçerler.
Bunları sosyal medyadan vazgeçirmek için bir yol daha denenebilir: Hani adamın biri bir caddede bir eve oturmuş. Mahallenin çocukları durmadan bunun evinin önünde oyun oynayıp gürültü yapıyorlar. Bir böyle beş böyle. Adam çocukların yanına varıyor. “Çocuklar, gürültüyü çok severim. Bu gürültüyü her gün yapın, size şu kadar para vereyim” diyor. Çocuklar, “Tamam amca” deyip günlük gürültü yapıyorlar. Adam her akşam çocuklara vadettiği parayı veriyor. Çocuklar bu durumdan çok memnun. Çünkü hem gürültü yapıyorlar hem de para kazanıyorlar.
Belli bir süre geçtikten sonra bey amca, “Çocuklar, maddi sıkıntıya girdim. Gürültünüze karşılık bundan sonra şu kadar verebileceğim. Bilmem kabul edebilecek misiniz” der. Çocuklar, olur amca deyip yine gürültüye devam ederler.
Gürültü yapmalarına karşılık çocuklara para ödeyen ev sahibi, belli periyotlarla çocuklara verdiği parayı düşürüyor. Çocuklar, hepsine de eyvallah demişler.
Bir gün bey amca, üzüntülü bir şekilde çocukların yanına gelir. “Çocuklar, iyice maddi sıkıntı içine girdim. Bundan sonra size para veremeyeceğim. Parasız gürültü yapar mısınız” deyince, çocuklar, “Kusura bakma amca. Para yoksa gürültü de yok” deyip adamın evinin önünü terk ediyorlar.
Bu hikayede olduğu gibi bu sosyal medya müdavimlerine bu aleme girmeleri karşılığında para verilse, bir müddet sonra bu para kesilse, belki de parasız iş yapmayız deyip bu alemi terk edebilirler.
Allah bu sosyal medya Gediklileri in yardımcısı olsun.
Merhabalar.
YanıtlaSilAcaba ben de bu müdavimlerin içindeki bireylerden biri miyim diye kendimi sorgulamadan geçemeyeceğim. Çünkü halamın oğlu tarafından dolandırıldığım 2005 yılından beri sosyal medyanın içindeyim. Eğer böyle bir olay yaşamamış olsaydım, sosyal medya ile daha geç tanışabilirdim.
Gerçi Blogger'in dışında diğer sosyal medya platformların kimisinde hesabım olsa da asla oralarda olmuyorum. Çoğu da kapalı ve pasif hesaplar.
Yazınızda paylaştığınız çocukların yapmış olduğu gürültüden muzdarip bey amcanın taktiği de sabır isteyen, ama amaca ulaştıran bir taktik.
Bu konuda size bir Almanya örneği vereyim. Alman milletinin biz Türk milleti kadar, sosyal medyayı pek kullandığını sanmıyorum. Oradaki Alman arkadaşlarımdan hiç birinin sosyal medyada ayak izleri ile karşılaşmadım. Ama Türk arkadaşlarımdan kimi aradıysam, sosyal medya platformlarından mutlaka birinde ayak izleri ile karşılaşmışımdır.
Selam ve saygılarımla.
Sosyal medyaya girmede bir sakınca görmem. Hatta yeterince vakit geçirmek ve paylaşmak da gerekli olabilir. Benim bu yazıda anlattığım profiller basbayağı bağımlı. Başka ülkelerin bu aleme fazlasıyla gireceğini sanmıyorum. Bizim milletin boş olduğu da bu alemi çok kullanmayla orantılı ölçülebilir. Hala oğlunuzun kadrine uğramışsınız. Geçmiş olsun.
YanıtlaSil