90'lı yıllarda bir camia, "İşe gitmeden maaş alanlar var. Bunda tüyü bitmemiş yetimin hakkı var." serzenişinde bulunurdu.
Bu tip maaş alanlara bankamatik memuru adı konmuştu.
O zamanlar işe gitmediği halde bu şekil maaş almaya devam eden var mıydı? Varsa da sayısı ne kadardı? Bunu bilmiyoruz. Bankamatik memuru varsa da kimse ne görür ne bilirdi. Belki de şehir efsanesi bile olabilir. Gerçi söz konusu olan bu ülke ise olmaması için bir sebep yok. Çünkü neler gördük neler.
Yalnız bu bankamatik memurluğu o kadar gündeme getirilirdi ki hak vermemek elde değildi. Çünkü olamazdı böyle şey. Arkasını da biz devam ettirirdik. Allah korkusu yok bunlarda. Olsa böyle yapmazlardı derdik.
Eskiden bankamatik memuru varsa da gayriresmî olmalı. Günümüzde ise nicedir bu bankamatik memurluğu resmiyet kazandı. Önceleri uzman deniyordu, şimdilerde ise araştırmacı.
Neyin uzmanı ya da neyi araştırıyorlar bilinmez. Bilinen bir şey varsa o da tüm bunların bankamatik memuru olduğu. Sayısının da öyle üç, beş değil, belki de binlerle ifade edilebilir.
Sayısını kimsenin bilmediği bu bankamatik memurları hemen hemen her kurumda var. Gerçi bunlara bankamatik memuru demek bugün için ne derece doğru olur, düşünmekteyim. Çünkü uzman veya araştırıcı olarak kızağa çekilenlerin hemen hemen hepsi yöneticilikten bankamatik memuru olanlar. Aslında bunlara bankamatik yönetici demek daha uygun olur ise de "Galatımeşhur lügati fasihten evladır" (yaygın kullanılan bir ifade, sözlükteki doğrusundan evladır) sözünde olduğu biz de bankamatik memuru demeye devam edelim.
Gerçi amir veya memur olması fark etmez. Çünkü bankamatik memuru ile kastedilen, işe gitmeden maaşını almaya devam eden anlaşılır. Adına uzman ya da araştırmacı denen amir ve yöneticiler de işe gitmeden maaş ve özlük haklarını almaya devam ettikleri düşünülürse, bunlara da bankamatik memuru demede bir sakınca yok.
Günümüzde iyice yaygınlaşan bu bankamatik memurluğu yazık bu milletin parasına demeyeceğim. Ayıp, günah, vebal demeyeceğim. Çünkü içkici ve sarhoşa veya ateist birine bile sorsan böyle bir para ve görev doğru değil cevabını verir. Çünkü işin ucunda yattığın yerden maaş almak var. Değil ki 90'lı yıllarda bu konuyu dile getiren camia demesin. Bunlar için "Ayıpladığı başına gelmeden ölmezmiş" diyeceğim. Fazlasına da gerek yok zaten.
Bu yazıya başlamadan önce eski ve yeni bankamatik memurlarını ele alma gibi bir düşüncem yoktu. Sadece bir bankamatik memurundan bahsedecektim. Neyse kısaca bahsedeyim:
Bilin ki bu bankamatik memuru diğerlerinden farklı. Öğretmenken soruşturma sonucu öğretmenlikten memurluğa döndürülen biri.
Bu ceza doğrudur, yanlıştır demeyeceğim. Çünkü konum bu değil. Şizofren olduğunu öğrendim.
Eğitim ve öğretimin başında il emrine, oradan da ilçe emrine atandı. Ama bir dönem boyunca atandığı yere gitmedi. Ayrıldığı okula gelmeye devam etti. Kaç defa polis zoruyla kurumdan çıkarılmış olmasına rağmen ertesi gün yine gelmeye devam etti.
Bir dönemin ardından ikinci dönem bir okula memur olarak atandı. Oraya da gitmedi. Yine eski okuluna gelmeye devam ediyor. Yani hiç alakasının kalmadığı yerde mesaisini bitiriyor. Esas okuluna gitmiyor.
Mesai derken de her gün saat 08.00’de eski okuluna geliyor. 11.00'e kadar öğretmenler odasında oturup oturup gidiyor.
Artık kimse ona niye geliyorsun demiyor. İl ve ilçe de bir dönem boyunca neredesin demedi. Şimdiki okulu da neredesin demiyor.
Hem ayrıldığı okul hem de ilçe ve il tebligatını adresine yapıyor. İlişiği de böyle kesiyorlar ama o hiçbirine cevap vermiyor. Yine eski okuluna gelmeye devam ediyor.
Gördüğünüz gibi bu bankamatik memuru farklı. Yanlış yerde beklese de beklerken hiçbir iş yapmasa da yeni görev yerine gitmese de diğer resmi bankamatik memurları gibi evinde durmuyor, sağda ve solda dolaşmıyor. Maaşını alıp yatmıyor. Günlük üç saat alakasının kalmadığı kurumda kalıp yoruluyor.
Herhalde böyle bankamatik memurunu bugüne kadar ne duydunuz ne de gördünüz.
Sözün özü, bu ülkenin sahibi yok. Sahibi olsa, kimse bankamatik memuruna para vermez. Daha doğrusu böyle bir görev tahsis etmez. Böyle tahsisat ve maaş olursa bu da yağma Hasan’ın böreği olur.
Not: Yönetici veya amir iken uzman veya araştırmacı kadrosuna geçirilenlere, bu göreve getirildiği için özlük haklarını almaya devam edenlere sözüm olmaz. Çünkü kızağa çekilmeyi onlar istemedi. Sözüm ve tüm sözler, birine yöneticilik vermek veya dağıtmak için mevcut amir veya yöneticisini kızağa çekerek bankamatik memurluğunu icat edenlere.
Merhabalar.
YanıtlaSilMadem konuyu bankamatik memurlarından açtınız, o halde ben de size 2003 ve daha sonraki yıllarda Ankara'daki bir kısım bankamatik memurlarının durumlarından haber vereyim.
2002 yılında koalisyon hükümeti seçimi kaybetti yerine AKP iktidar oldu. Bir önceki hükümet ortağının biri MHP idi. MHP'nin o zaman Denizcilik Müsteşarlığına yerleştirdiği Müsteşar, müsteşar yardımcıları, genel müdürler, daire başkanları, Liman başkanları, şube müdürleri, şefler, memurlar vs. ile AKP çalışmak istemedi. Onların kimilerini sürdü, kimilerini de kızağa çekerek ATM memuru yaptı. Yani bir merkezde topladı, her birine bir masa verdi, görev yok, sorumluluk yok, hatta işe gelip gelmediklerini bile takip etmedi. İsteyen işe geldi, isteyen gelmedi. Ama ay başında ATM'lerden maaşları ne ise aldılar. İşte o yılların bankamatik memurları böyle oluşturulmuştu. Ben bu olaya bizzat şahidim. Çünkü, ben de o zamanlar Ankara'da Denizcilik Müsteşarlığında Personel ve Tahakkuk Şefi olarak görev yaptım. Ben bankamatik memuru olmadım. Çünkü bizim yaptığımız işi öyle bir solukta yapacak becerebilecek yetişmiş elemanları olmayınca, bizlerle çalışmak zorunda kaldılar. Çünkü ben de MHP'li ve ülkücüyüm. (Ama şimdi MHP'li değilim, ama gerçek bir ülkücüyüm.) Bizi ATM memuru yapamadılar. Hala bir arkadaşım bankamatik memuru olarak maaş almaya devam ediyor. Çocuk sürekli evinde, ne çağırıyorlar, ne iş veriyorlar, ne de sorumluluk veriyorlar. O da yan gelip yatıyor, ay başı gelince gidiyor ATM'den maaşını çekiyor. İşte bu adam devlet memuru.
Selam ve saygılarımla.
Gelir gelmez başlanmış demek ki bankamatik memurluğu. Herkes etrafında bu şekil bankamatik memurlarından bahsetse inan azınmaz bir rakama ulaşır. Yazık bu ülkenin parasının ve insan kaynağının bu şekil çarçur edilmesine. Milli eğitimde de bu çok. Ömer Dinçer bakan olunca genel müdürlükleri düşürdü. Genel müdürlüğü giden hakları bsi olacak şekilde uzman yapıldı. 2014 yılında yeni müdür aramalarına gelince mevcut il ve ilçe müdürleri kızağa çekildi. Yerine getirilenler de bir süre sonra kızağa alındı. Bu şekil kızağa alma ve bankamatik memuru artarak devam ediyor. Çoğu emeklilik öncesi emeklilik yaşıyor. Maaşı düşmeden.
YanıtlaSilEvet hocam, ne yazık kı öyle.
Sil