Ana içeriğe atla

Bir Kiracı Hikayem (1)

2023 Nisan ayında 2+1 bir evim oldu. Bu evi ne yapayım, satayım mı, kiraya mı vereyim derken ev temmuz ayına kadar boş durdu.
Evin üst komşusu aradı. Kiraya vermek istersen, yeni evlenecek bir çift ev arıyor. Numaranı vereyim mi dedi. Kiraya verip vermeyeceğimin kararını vermedim ama numaramı verebilirsin. Bir görüşelim dedim. 
Birkaç gün sonra evde buluştuk. Eve baktılar. Tutuyoruz dediler. 
5.500 liraya anlaşmadan önce evi tutacak gence ve babasına, belki ileride anlaşamayabiliriz. Evi beğenmezseniz, çıkarsınız. Ben sizden memnun kalmam. Çık derim, uygun zamanda çıkarsınız. Kira için bir iki gün gecikme olabilir. Daha fazlası için haber verirseniz, idare ederim. İşin parasında değilim. Yıllarca kirada oturdum. Ev sahiplerimle iyi ayrıldım. Çoğu ile hukukum devam ediyor. Sizinle de öyle olsun isterim. Yarın anlaşamadığımız zaman şöyleydi, böyleydi demeyelim dedim. Tamam dediler. 
Bugün temmuzun beşi. Kirayı on beşinde başlatalım. Yeni evleneceksiniz. Ev temizliği için beş yüz lira vereyim dedim. 
Hemen ertesi gün elektrik, su ve doğal gaz aboneliği için müracaat ettim. Ankastre aldım. Kombi satın aldım. Korniş taktırdım. Elektrikçi göndererek ankastrenin yerini kestirdim. 
İlk ayın kirasını beş yüz eksikle aldım. Kiranın ardından kiracı, evin şurasına, burasına dolap, kapının yanına vestiyer yaptırabilir miyiz dedi. Tanıdığın mobilyacı var mı dedim. Var dedi. Bir fiyat al, değerlendirelim dedim. 
Arkadaşı mobilyacıdan fiyat almış. İster peşin ver ister taksitli olsun, 15.000 liraya yaparım demiş. Tamam yaptır. Bana her ay 3000 gönder, 2500'ünü de mobilyacıya ver dedim. 
İkinci ay bana üç bin gönderdi. Mobilyacı için 2500 not ettim. 
Eylül ayı gelince, ilk hafta düğünü oldu. Ayın on beşi geçti, yirmisi oldu. Kiracı telefon açtı. Abi, kirayı on beşinde değil de beşine çeksek nasıl olur dedi. Olur dedim. Bu ay gönder. Öbür ay öyle olsun dedim. Bu ay yapalım dedi. İyi öyle olsun. Bu ay yirmi günlük gönder. Mobilyacıya vereceğin parayı kes, 150 lira da düğün hediyesi olarak düş. Gerisini gönder dedim. 1166 TL düştü payıma. 
Ekim ayı kira zamanı geldi. Beş altı gün geçti. Nihayet aradı. Sesi bozuktu. Hayırdır dedim. Abi, ben uzaklaştırma aldım. Ayrılacağız. Boşanmak için dava açtılar. Ben eve giremiyorum. Kirayı karşı taraf versin. Ben onların numarasını vereyim, görüş dedi. İyi de ben karşı tarafı bilmem. Muhatabım sensin. Ben onları ne diye arayacağım. Sen işini düzene koy, arayı bulmaya çalış. Kirayı şimdilik düşünme. Uygun olduğun ve kafayı toparladığın zaman kirayı verirsin. Arayı da düzeltmeye çalış dedim. Tamam abi dedi. 
Ekim ve kasım ayında da evi işgal etmeye devam ettiler. 
Aralık ayının ilk haftası uzaklaştırma cezası sona erince evi boşalttı. 
Anahtarı üst komşuya veriver dedim. Abi bir helalleşelim. Anahtarı sana vereyim dedi. Bir ara helalleşiriz. Alacak verecek konuşuruz dedim. Tamam dedi. 
Bir ara aradı. Abi, yakıt parası gelmiş. Uygun olduğum zaman ödeyeceğim dedi. Tamam. Yalnız yakıt parasının dışında alacak verecek de konuşmamız lazım dedim. Konuşuruz abi dedi. 
Aradan epey bir zaman geçti. Ne yaptın, kafanı toplayabildin mi yazdım. İyiyim dedi. Yeni iş bulmuş. Çalışıyormuş. Alacak vereceğim var mı, yakıt borcum vardı demedi. 
Bir yıla yakın zaman geçti. Görüşüp helalleşelim demiştin. Bu kadar zaman geçti. İki aylık kira, kapıcı aidatı, ısınma gideri duruyor yazdım. Okudu ama dönüş yapmadı. Ben de gönderdiğim mesajı sildim. 
Pek ehemmiyeti olmayan alacağımı da sileceğim ama baba, oğul beni durumdan takip ediyor, baba üstüne üstlük cuma mesajı gönderiyor. (Devam edecek) 

Yorumlar

  1. Merhabalar Sayın Hocam.
    Ah hocam, ahhh!..
    (devamı var)
    Selam ve saygılar.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim derdi. Borcun günü geldiğinde gerekirse b

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder