Ana içeriğe atla

Ülkenin CHP Sorunu

Şu iyice belli oldu ki bu ülkenin en büyük sorunu müzmin muhalif, kurultay ve birçok kliği bünyesinde barındıran CHP'dir.

Bu partinin ne kendine ne seçmenine ne de ülkeye hayrı vardır.

Bu parti için ülkenin  önündeki en büyük takoz dense yeridir.

Kendisi bir türlü iktidar olamadığı gibi yeni bir alternatifin ortaya çıkmasının önündeki en büyük engeldir.

Ülkeyi alternatifsizliğe mahkum eden yegane ve tek partidir.

Ne iktidar olur ne de kalabalık ettiği alanı bir başkasına bırakır.

2023 Cumhurbaşkanı ve genel seçimleri, 31 Mart 2024 mahalli seçimleri iyice gösterdi ki bu partinin iktidar olma, ülkeyi yönetme diye bir derdi yoktur.

Bugün bütün partiler bir araya gelip şu parti bir iktidar yüzü görsün, hiçbirimiz aday göstermesin, aday gösterecekse de formalite gereği aday göstersin ve kimse seçime asılmasın. Yeter ki bu parti bu ülkeyi yönetsin dese, inanın iktidar olmamak ve ülkeyi yönetmemek için ellerinden geleni artlarına koymazlar. Ne yapıp ne edip rakiplerine seçimi altın tepsi içerisinde sunarlar. Çünkü 2023 seçimlerinden beri yaşadığımız, bu partinin iktidar olma gibi bir derdi, ideali ve hesabı yok. Mahalli seçim sathı mailine girilmiş olmasına rağmen partide suların bir türlü durulmaması da bunu göstermiyor mu?

Partileri, Cumhuriyet'in adı olsa da partileri Cumhuriyet ile yaşıt olsa da partilerinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olsa da Türkiye'nin en eski partisi olsa da Cumhuriyet'i kuran parti olsa da üzerinden bin yıl geçse de bu parti daha partileşmesini bile gerçekleştirememiş bir partidir.

Partinin misyonunun, hep kaybetmek ve başkasını kazandırmak için bir aksesuar görevini üstlenmek olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır.

Bu parti ne kitle partisidir ne de ideolojik bir partidir. 

Bu parti mutlu azınlık partisidir. Kendilerinin kalesi olan az sayıdaki şehrin belediyesini kazanıp bu belediyeleri yönetmek kendilerine yetiyor da artıyor. Parti içinde bunun kavgasını veriyorlar.

Bu parti sorumluluktan kaçıyor. Seçmeniyle ve ülkeyle dalga geçiyor.

Bu partinin seçim kazanma yerine bir başkasına nasıl seçim kazandırırız misyonu var. Bu misyonun dışına çıkmıyor.

Ne halkı tanır ne halkın değerlerini bilir ne kendisini yeniler ne seçime asılır.

Bu partiden, bir seçim nasıl kaybedilir

O yüzden ülkenin bu kötü gidişatına ve yönetim zaafından dolayı ülkeyi nicedir yönetenlere kızmayı bırakalım. Kızılacaksa, siyaseti kendi içinde rekabet ve kavga etmek olarak gören bu partiyi yönetenlere kızalım. Çünkü bu parti sayesinde bu ülke alternatif çıkaramıyor ve eli mahkum tek parti ile yönetiliyor.

Hakkını yemeyelim. Bu parti hala partileşmesini sürecini tamamlamasa da bir seçim nasıl kaybedilir tecrübesinden faydalanılabilir. Çünkü bu konunun uzmanı bu partidir. Bu konuda kimse bu partinin eline su dökemez.

Yorumlar

  1. Merhabalar.
    Görüşlerinize aynen iştirak ediyorum. CHP'den parti olacak da can kurtaracak! Kendini kurtaramayan, başkasını nasıl kurtarsın. Kaç yıllık parti, ayıp bir şey, utanılacak bir durum. Şöyle aklı başında biri şu partinin başına geçse de bizler de muhalefet nasıl olurmuş bir görsek. CHP parti değil, koyunun olmadığı yerde (keçi=CHP) Abdurrahman Çelebi misali...
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. Ağzına sağlık. Abdurrahman Çelebi'nin ta kendisi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde