Ana içeriğe atla

Hediye Puanı Harcamak Benim İşim

Parafparam varmış Halbank'ın Paraf kartında. Kaç senedir hesabımda bu hediye vardı bilmiyorum.

Paraf'tan hediye biriktirmek bir mesele. Harcamak ise ayrı bir mesele.

Hatırladığım kadarıyla daha önceki hediye puanları harcamak için araya araya bir petrol bulup gaz almıştım. Bir 29 lira kalmıştı. Yıllar yıllar geçti bu hediye puanın üzerinden. Zaten bu kartı da kullanmıyorum harcamalarımda. Yine de cebimde taşıyorum. Bir ara mecbur kalıp kullanmamdan dolayı bir 50 lira daha hediye puan verdi. Bu son hediye süreli idi yanlış hatırlamıyorsam. Yine böyle süreli bir hediye puan vermişti. Süresi içinde harcamadığım için uçup gitmişti.

Toplamda 79 lira ile alışveriş mümkün değilse de içimden bu hediye puanı harcamak geldi. Puan duruyor mu diye baktım. Duruyordu.

İyi de bu parayı nerede harcamalıydım? Bir iki sene önce bir petrolde geçerliydi. Sürdüm arabayı oraya. Gaz doldurdum. Üzerine de benzin almak suretiyle bin liralık yakıt aldım. Ödeme için içeri girdim. Paraf hediye puan geçerli mi soruma, anlaşmamız yok cevabını aldım.

Bir markete daha sordum. Hayır cevabına, bu kartın nerede geçerli olduğunu ara ki bulasın deyince Bim'lerde geçerli dedi. 

Bir başka gün Bim'e girdim. Terekleri düzelten görevliye, hediye puanı sordum. Bazı kartlar gösteriyor, bazısı göstermiyor. En iyisi kasadaki arkadaş bir baksın dedi. Kasaya yöneldim. Kartı uzatıp, kızım şu kartta hediye puan görünüyor mu, bakar mısın dedim. Hangi bankanın olduğunu öğrenince, alıyoruz dedi karta bakmadan. 

Ne alayım, şunu mu, bunu mu derken birkaç kalem aldım. Kasaya yanaştım. Alışverişim 160 lira tuttu. 79 lirasını hediye puandan çeker misin dedim. Girdi. Hesapta görünmüyor dedi. Mecburen 160 lira bayılmış oldum. 

İnternete girip bu kartın hediye puanı nerelerde geçerli araştırması yaptım. Adını, sanını duymadığım, duydum ise de çevremde olmayan firmaların içerisinde Migros'u gördüm. Migros'la pek alışverişim olmazdı. Hele 50 adet pet bardağı Migros'tan 109 liraya aldıktan sonra bir daha uğramadığım Migros'a yöneldim. 

Birkaç gün sonra Migros'a girdim. Ne alacağımı bilmeden marketin cadde, sokak ve reyonlarını turladım. Çoğu üründe cuma indirimi vardı. Nereden baksan yarı yarıya bir indirim söz konusuydu. Bir üründe indirim varsa bayılırdım. Yalnız indirimli ürünlerden az buçuk fiyat aralığını diğer marketlerden bildiğim ürünlere göre bu indirimli ürünlerin fiyatı uçuk kaçıktı. Dolaşa dolaşa sonunda muz almada karar kıldım. Ne de olsa muz diğer ürünlere oranla hayat pahalılığından pek etkilenmeyip bir fiyat istikrarı olan üründü.

Koydum poşete biraz muz. Sağa sola bakındım. Tartı yoktu. Tartı kasada imiş. Yöneldim kasaya. 82 lira tuttu muz. Elim terazi dense yeridir. Kartı uzatıp 79 lirasını hediye puandan çekin dedim. Hediye de göründü ekranda. Bu sefer de şifre izin vermedi hediyeyi çekmeye. Çünkü şifren yanlış dedi. Üç defa denedim. Şifreniz hatalı dedi. Halbuki şifremin yanlış olması mümkün değildi. Çünkü kaç defa aynı şifreyi girmiştim daha önce. Şifrem bloke oldu. 82 liralık ödemeyi başka bir karttan çektirdim. Hasılı hediye puanı yine harcayamadım. Sanki bir el bu parayı kullanma diyordu.

Şu ana kadar 79 liralık hediye puanı harcamak için 242 lira harcamışım ama olsun.

Çıkışta İnternet bankacılığına girerek yeni şifre oluşturdum. Şifreyi değiştirdim ama kartı kullanabilmek için bir Halkbank ATM'de kartı kullanmam gerekiyormuş. Bulunduğum yerde ara ki bu ATM'yi bulasın. 

Bir başka gün üşenmedim bir ATM buldum. Kartı kullandım. 

Gördüğünüz gibi her şey 79 lirayı kullanmak için. Pes etmek yok yani. 

Bugün A101'e girdim. Girmeden önce hediye puanın durup durmadığını kontrol ettim. Kullandırmadıysa da yerinde duruyordu.

Görevliye malum kartın hediye puanını alıp almadıklarını sordum. Alıyorlarmış meğer.

Alacağımı aldım. 782 lira tuttu aldığım ürün. 79'unu şu karttan çeker misin dedim.

Bir bakalım. Bazısının hediye puanını gösteriyor, bazısını göstermiyor dedi. Kartı post makinesine koydu. Nihayet benim 79 lira göründü. Şifreyi girerek sonunda 79 lirayı onca uğraşın ardından kullanabildim. Buna inadın zaferi derler.

Halihazırda sıfır bakiye Parafparam var.

Paraf kartta paranız var da harcayamıyorsanız, kime başvuracağınızı biliyorsunuz. Zira burada tecrübe konuşuyor. Bana biraz pahalıya ve meşakkate mal oldu ama değdi.

Yorumlar

  1. Kıymetli Hocam Sizi Tebrik Ediyorum. Devlet Memuru Olduğunuzu İspatlamışsınız. Çünkü Devlette 5TL alacağı için gözünü kırpmadan 25TL yi gözden çıkarır. Allah'a Emanet Olunuz. Selamlar

    YanıtlaSil
  2. As. Teşekkürler. Dile kolay. Bir 30 yılımı ne uzayıp ne de kısalacak şekilde geçirdim. Bağışıklık yapmış demek ki. Bu arada benimki kaç 25'i buldu ama huzur ve mutluluğu başka. Zarar kar hesabı yapmaya zaman kalmadı.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde