Her mesleğin her işin ve her görevin
kendine göre bir zorluğu vardır. Zira hiçbir iş kolay değildir. En kolayı yemek
yemektir. Onu da çiğnemek gerek. Her görevin ilk başlangıçta acemiliği de olur,
öğrenme azminde olanlar belli bir müddet sonra işinde tecrübe kazanır. Burada
iş kollarını, meslekleri ve görevleri bir tarafa bırakıp yöneticilik ve
amirliği ele almak istiyorum.
Bana dünyanın en
zor işi hangisi dense küçük de olsa yöneticilik ve amirlik derim. Zira hakkını
verenler için gerçekten zordur. Bakmayın siz koltuk sahiplerinin oturdukları
yerden emir ve talimatlar verdiğine. Dışı sizi, içi de onları yakar.
Yöneticiliği zorlaştıran en büyük etmen
ise sorumluluktur. Diğer memur ve işçiler kendi iş ve birimlerinden
sorumlu iken yönetici ve amirler, kurum-kuruluş ve işletmenin tamamından
sorumludur. Diğerlerinin sorumluluğu sadece kurum içini kapsarken yönetici ve
amirin sorumluluğu kurum dışını da kapsar. Çünkü yönetici ve amirlerin oturduğu
koltuk temsil makamıdır. Devleti temsil eder. Kurumu en iyi şekilde dışarıya
karşı temsil etmesi gerekir. Çalışkanlığı, muhakeme gücü, istişareye önem
vermesi, çalışanlarına ve çevresine değer vermesi, saygı ve sevgi göstermesi,
iş bitiriciliği, anlayışlı olması, harcamalarda devlet malını yetim malı
bilmesi, konuşması vs. önemlidir. En önemlisi ise üsluptur. Üsluba önem vermeyen
bir temsil sahibi istediği kadar iyi niyetli, çalışkan ve iş bitirici olsun,
üslubu her şeyin önüne geçer. Zira güzel üslup barış ortamına katkıda bulunduğu
gibi kötü, sert ve yakışık almayan üslup kurumlardaki barış ortamını bozar.
Hiçbir çalışan çalıştığından zevk almaz. Herkes diken üstünde oturur ve
moraller bozulur. Moralin olmadığı yerde iş verimi de olmaz.
Üslup değil mi deyip geçip gitmeyelim. Üslup
demek yol, yordam bilmektir. Bir işi, kime, ne zaman ne şekilde yaptıracağının ve
davranacağının formülüdür. Üslubu incitici olan istersen allameicihan olsun, ağzıyla
kış tutsun, çalışanlar nazarında sıfırdır.
Üslubu sıfır olanlar devleti temsil edemezler. Devlet böylelerine tahammül ederse,
burada devletin itibarı zedelenir. O yüzden devleti birinci derece temsil edecekler,
bu görevlere atanmadan önce iyi bir eğitimden geçirilmelidir. Onlara görgü, edep
dersi verilmelidir. Ne oldum delisi, koltuk sevdalısı, kendisiyle barışık olmayanlara,
etrafına pozitif enerji vermeyenlere, kırıp geçirenlere baştan yol vermelidir.
Kısaca devleti temsil makamında olan yöneticiler problem çözücü olmalı, problem değil. Kendisi problem olanın devlete ve çevreye zarardan başka katkısı olamaz. 27.12.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder