4 Ocak 2023 Çarşamba

Uzaklaştıran Eylemlerimiz

Bir lisede görev yaparken öğrenciler derste sordular: Başarılı olmamız için ne önerirsiniz? Onlara, başarmanın yolu çok çalışmak değil, bilinçli çalışmak; ne zaman, hangi dersin hangi konusuna olan eksikliğinizi bilerek çalışmak dedim. İlk defa farklı bir söz duyduk. Çalışın fiilinin başına bilinçli eklediniz. Bugüne kadar herkes "çalış" dedi. Bu fiile duyduğumuz nefreti bilemezsiniz dediler. Çalışmıyorsun şeklinde ifade de suçlayıcı olduğu için öğrenciler nezdinde pek hoş görülmez.

Buradan namaz konusuna geleceğim. Önemine dair ne kadar üzerinde konuşulsa da bu konuda ödüllü kampanya ve projeler gerçekleştirilse de namaz kılan ve camiye giden öğrenci ve insanımızın sayısı giderek azalıyor. Her namaz kılmayanın kendine özgü ileri sürdüğü mazeretleri olsa da burada kendimce bazı tespitlerde bulunmak istiyorum:

Başta namaz kılanlar arasında bazı kişilerin dinin önemli bir şiarı olan ahlakı yönden iyi örnek olmaması, 

Ailelerin namaz kılması için çocuklarına manevi baskı uygulaması. Namazını kıldın mı, kalk kıl şeklinde emir verici ifadeler. Gerekirse azarlayıp dövmeler. Derslerinden birinde düşük not aldığı zaman namaz kılmazsan böyle olur gibi sözler. 

Şimdilerde kaldı mı bilmiyorum ama eskiden Kur'an kurslarında ve imam hatip okullarında yatılı kalan öğrencilerin namaza gidip gitmediğiyle ilgili yoklama yapılması, namaza gelmeyenlerin yönetim tarafından hesaba çekilmesi, azarlanıp gerekirse dövülmesi, yine yurtlarda namaza geciken öğrencilere bazı belletmenler tarafından dayak atılması, 

Başkasının emri ve korkusuyla namaz kılanların kıldıkları namazı Allah için mi yoksa büyüklerin korkusuyla mı kıldıklarına dair bir ikilemi yaşaması, 

Camide cemaatle namaz kılmanın dışında ortamdan bir şey almadığına dair zihinlerde oluşan olgu. 

Bazı cami görevlilerinin ve cemaatten bazılarının çocuklara camide baskı uygulaması, çocukların rahat hareket etmesini kısıtlaması, 

Büyük ödüller verilerek cami ve namaz teşvikinin büyükler tarafından "Ödül olmasaydı gelir miydin" şeklinde çocukları ayıplaması vs. 

Başörtüsü de öyle. Küçük yaşlarda taşıyıp taşıyamayacağını hesaba katmadan küçük yaşta başını örttüğümüz nice kızımız biraz büyüdüğünde başını açmanın yoluna gidiyor. 

Örnekleri çoğaltabilirim. Bu kadarı kafi.  Örneklerden hareketle şunu söyleyebilirim. Dinin özünde sevgi vardır. Sevgi olmadan mesafe kat edilemez. Başta ibadetler olmak üzere dinde sevgiyi hiç eksik etmemek lazım. Çocuğun belleğinde iz bırakan kötü uygulamalar çocuğun psikolojisini etkiliyor. Bu açıdan çocuk psikolojisini ihmal etmemek lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder