Belli oluyor mu abi?
Kürtlerin olduğu bir Güneydoğu
ilinde çalışıyorum. Öğretmenlerin hemen hemen hepsi de Kürt. Dersten çıkıp biraz
soluklanmak için öğretmenler odasına girdim. Girdim ama herkes televizyonun önünde
ve ayakta televizyonda yayımlanan bir görüntüye bakıyordu. Baktım, Apo Türkiye’ye
getirilmiş, gözleri bantlı bir şekilde uçaktan indiriliyor.
Mesele anlaşılmıştı. Onlar
bakadursunlar. Geçip arka koltuğa oturdum. Onların duyacağı şekilde içiniz kan ağlıyor
değil mi diye seslendim. Sesimi duyan öbür köşede oturan kendisi de bir Kürt olan
öğretmen, yerinden kalkıp yanıma oturdu. Nüktedan biri idi. Taşı gediğine
koyardı. Üstat, fıkra sever misin dedi? Kim sevmez dedim. O zaman anlatayım, söyleyeceğimi
en son söyleyeyim dedi:
Adamın biri basur olmuş.
Doktor doktor dolaşmış. Hepsi bu derdin çaresi ameliyat demişler. Ameliyat olmaya
olacak ama namus elden gider diye ameliyata pek yanaşmak istemez. Ağrılar iyice
artınca sonunda operasyona razı olur. Ameliyat olmuş ve taburcu olmuş. Rahatlasa
da namus elden gitti diye gözyaşları içerisinde hastaneden taburcu olur.
Salgın bir şekilde ve kafasında
bin bir tilki olduğu halde bir yolun karşısına geçmeye kalkar. Hemen bir araba kornaya
basar. Basmakla da kalmaz, camı indirip ulen ibne, önüne baksana der. Adamın morali
iyice bozulur, şaşkın şaşkın adamın yüzüne bakar ve “Belli oluyor mu abi” der ve
çeker gider.
“Fıkra bu üstat. O hesap,
sen bizim içimizin kan ağladığını nasıl fark ettin? Belli oluyor mu yoksa?” dedi.
Başkası televizyonu izlemeye devam etsin. Biz gülmeye başladık. Zaten zil de çalmıştı.
Sınıfın yolunu tuttuk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder