Ana içeriğe atla

Güzel ve Hikmetli Sözler (5)

76.Bir fenalığı daha küçükken kökleşmeden gidermeli; aksi halde sonradan yapılan her şey etkisiz ve sonuçsuz kalır.

77.Yanlış bir fikirde bulunmak ayıp değildir. Ama o fikrin yanlış olduğunu anladıktan sonra ısrar etmek büyük hatadır.

78.Bahtlılığı da bahtsızlığı da -servet değil ahlak doğurur.

79.İnsanlar süte benzerler; çevreleri temiz olmazsa çabucak bozulurlar.

80.Bir memleket halkının terbiyesi sokak hallerinden belli olur. Sokakta kalabalık eden, evinde daha çok eder.

81.İnsanlar, önce para kazanmak için sağlıklarını, sonra da sağlıklarını kazanmak için paralarını verirler.

82.Kavgayı sonbahar yapraklarına yazdım, rüzgarlar alıp götürsün diye. Nefreti;  karlara yazdım, Güneşler eritsin diye. Kini; bulutlara yazdım, fırtınalar dağıtsın diye. Sevgiyi yeni doğmuş bebeklerin kalbine yazdım, onlarla büyüsün diye.

83.Mevlânâ'ya sormuşlar; “Aşk nedir? “diye. "Ben ol da, bil" demiş.

84.Adaletsizliği yangından daha çabuk önlemeliyiz.(Herakleitos)

85.Devletin sarsılmayan temelini adalet teşkil eder. (Pindar)

86.Kötü kanunlar, zulmün en berbat çeşididir. (Edmunt Burke)

87.Zalimlere isyan etmek, Tanrı'ya itaat etmektir. (Thomas Jefferson)

88.Akıllı olduğunuzu ispatlamanız zordur, fakat cahilliğinizi bir davranışınız ispatlar. (Don Herold)

89.Öğrenilen şeylerin büyük bir kısmının unutulduğu doğrudur ama zekanın onlar sayesinde yaptığı ilerleme kalıcıdır.(Renan)

90.Hiç hata yapmayan insan genellikle hiçbir şey yapmaz. (E.J.Phelps)

91.Bilgiyle uyumak, uyanıklıktır. (Mevlana)

92.Düşmanlarınızı kötülemeyin, onlar sizin eserinizdir.(William Hazletti)

93.İnsanlar arasındaki çelişki ve anlaşmazlıkların çoğu yanlış anlamadan kaynaklanır. (Ralph C.Smedly)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde