“Bugün bir aileye iftara gittik. Evde eski
üç sünger minder, bir soba ve bir televizyon var. Baba hurdacılık yapıyor. Bir
balyozu, bir demir makası ve bir üçtekerli arabası var. Araba itelemeli, hurda
toplama arabası.
Sokaklardan, inşaat artıklarından demir
toplayıp satıyor. Anne ev hanımı. 5, 9, 11 yaşlarında üç çocukları var.
Etli ekmek yaptırdık. Yanında ayran, kola,
tulumba tatlısı alıp götürdük. Beraber iftar yaptık. Çocuklara 50’şer lira,
anneye 200 lira harçlık verdik.
Adam bana ‘Yaşım 41, ilk defa evime
misafir geldi’ dedi. Utandım bir şey diyemedim. Benim sigaraya verdiğim paraya
onlar geçinmeye çalışıyor herhalde.
Bana en çok dokunan da ‘şimdiye kadar
evime herhalde fakiriz diye hiç misafir gelmedi, ilk siz geldiniz’ demesi… Allah
bizler affetsin. Hesabı çok zor veririz veya verebilir miyiz acaba?”
Yukarıdaki alıntı yaptığım yazı Meram Milli Eğitim Müdürlüğünde görev yapan
bir şube müdürüne ait. Bir özel grupta paylaştığı bu duygularının ardından
kendisini aradım. Bu aileyi nasıl bulduklarını sordum. Aklımda kaldığı
kadarıyla şunları söyledi: Meram Kaymakamlığı, Vakıftan yardım alan aileleri,
ilçesindeki kurumlara paylaştırarak bu fakir ailelerin evlerinde bir iftar
yapılmasını planlar. Meram MEM’e de altı aile ve bir şehit yakını düşer. Bir
tanesine de bu şube müdürü gider. Kaymakamlığın hazırlattığı ramazan paketi ve
akşam yemeğinin yanında yukarıda bahsettiği gibi kendileri de etli ekmek ve
yanında içecek götürürler. Verdiğiniz harçlıkları da kaymakamlık mı verdi dedim.
Hayır, biz kendimiz takdir ettik, dedi.
Bu iftar programının ardından günler geçmiş olmasına rağmen ailenin durumu
hala gözünün önünden gitmemiş ve merhamet duygusu tavan yapmış. Ailenin
telefonunu almış. Bundan sonra bu aileyi bırakmam. Eşten, dosttan ne bulursam,
bu aileyi gözeteceğim, dedi. Konuşmanın arasında aile reisinin yani itelemeli
üçtekerli ile hurdacılık yaparak evinin geçimini sağlamaya çalışan baba ile
geldikten birkaç gün sonra telefonla konuştuğunu, adamın en büyük hayalinin
motorlu bir üçtekerli araç sahibi olmak istediğini, çünkü bu yol ile topladığı
hurdaları sanayiye giderek gerçek değerine satabileceğini, bunu yapamadığı için
hurdasını daha ucuza verdiğini eğer böyle bir aracı olduğu takdirde her ay
kazandığından 900-1000 lira civarında bir ödeme yapabileceğini ifade ettiğini
söyledi. Yani babanın istediği bana peşin para ile bir üçtekerli bulursanız,
ben size her ay taksitle ödeme yaparım diyor.
Müdürlüklerine düşen diğer ailelerin durumunu dairesinden soruyor. Onların
durumu da kendi gördüğü aileden farklı değil. Hepsinin acınacak hikayesi var. Şube
müdürü bu aileye sahip çıkmaya çıkacak da onu düşündüren, daha bu durumda kaç
ailenin olduğu, bu ailelerin kaçına ulaşılabildiği. Allah bu şube müdürü
gibilerinin sayısını artırsın. Böyle bir hayra sebebiyet verdiği için Meram
Kaymakamlığı da bir takdiri hak ediyor. Teşekkürler Meram Kaymakamlığı.
Konu fakire el uzatmak ve gerçek ihtiyaç sahiplerini bulmak ise bu
vesileyle yardım konusunda birkaç kelam etmek isterim. Bu ülkenin il, ilçe ve
mahallelerinde ne kadar fakir var? Bunların bir listesi çıkarılmış mıdır? Bu
fakirlerin ne kadarı evveliyatla gözetilmesi gerekiyor? Acil yardıma muhtaç
olanların hepsi aynı oranda görüp gözetiliyor mu yoksa sadece isteyen, derdini
anlatanlara mı el uzatılıyor? Devlet ve diğer yardım kuruluşları bunların ne
kadarına ulaşabiliyor? Ulaştı diyelim, taşıma su ile değirmen dönmeyeceğine
göre ramazan vb günler dolayısıyla elden gelenle ne kadar öğün olacağı da bizi
düşündürmelidir.
Gördüğüm kadarıyla özellikle ramazan dolayısıyla devlet ve halkımız şu ya
da bu şekilde fakir ve fukaraya elini uzatıyor. Yalnız bu yardımların aynı
oranda tüm fakirlere ulaştığı konusunda tereddüdüm var. Çünkü fakir ve fukarayı
gözetmek için yardım toplayan envaiçeşit vakıf, dernek, cemaat, STK’lar mevcut.
Belediyeler, kaymakamlıklar, valilikler yardım dağıtıyor. İnsanımız tespit
ettiği fakirlere sosyal medya aracılığıyla yardım topluyor. Kimi de tanıdığı eş
dosttan yardım almak suretiyle belirlediği fakirlere yardım istiyor. Anlatmak
istediğim, tespit edilen fakirlere bu yardımlar niçin tek elden yapılmaz da
herkes ayrı ayrı yardım toplar ve yardım dağıtır? Bence bu kadar çeşitli yardım
toplayan kuruluşların olması, toplanan yardımların tam yerine ulaşamama
sıkıntısını beraberinde getirebilir. Çünkü belki de aynı fakir her yardım
kuruluşundan yardım alabiliyorken bazıları görüp gözetilmeyebilir. Fakir
fakirdir. Dinine ve inancına bakılmaz ve herkese el uzatılması lazım. Keşke her
ilin fakir listesi hazırlansa, özel vakıf ve derneklerin topladıkları yardımlar
da kendilerinden birer temsilci olacak şekilde valilik veya kaymakamlıklar
gözetiminde tek elden dağıtılabilse, bence çok daha güzel olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder