2014 yılında, "Yöneticilikte dört yılını dolduranlar asli görevi
öğretmenliğe döndürülür ve yeniden puanlanır. Geçerli puanı alamayanlar
öğretmenliğe devam eder. Boş kalan yöneticiliklere de mülakat yoluyla atama
yapılır." içerikli bir kanun çıkarıldı. Şimdilerde araştırmacı adı verilen
eğitim uzmanı adı altında bir kadro ihdas edilerek mevcut milli eğitim
müdürleri ve müdür yardımcıları da kızağa alındı. Yani özlük hakları korunarak
bankamatik memuru yapıldı. Yerlerine yeni milli eğitim müdürleri ve mülakatla
atanan şube müdürleri atandı.
İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde atamalar tamamlanınca sıra geldi,
dört yılını dolduran okul yöneticilerini değerlendirmeye. Bunun için
değerlendirme komisyonları kuruldu. Komisyonlarda kimler vardı? Yanlış
hatırlamıyorsam, yeni atanan ilçe milli eğitim müdürleri, iki şube müdürü, okul
aile birliği başkanı ve yardımcısı, okul öğrenci temsilcisi, okulun en yaşlı ve
en genç öğretmeni puanladı. 75 puanın altında kalan yöneticiler başarısız
sayıldı ve asli görevi olan öğretmenliğe döndürüldü. Bu değerlendirmenin ne
kadar objektif kriterlere dayalı yapıldığını, başarılı ve başarısız
sayılanların alacağı puanlarla birlikte nerelerde, kimler tarafından
oluşturulduğunu işin içinde olanlar iyi bilir. Bilinemeyen tek şey, başarılı
olanlar niçin başarılı, başarısız olanlar niçin başarısız olduğunu pek
bilemedi. Bu konuda büyük bir katliam yapıldı dense yanlış olmaz. Çünkü sınavla
yönetici olanların pek azı hariç hepsi elendi.
Okul yöneticilerinin çoğu elenince boş kalan okul yöneticiliklerine
çıkarılan kanun gereği mülakatla yeni yöneticiler seçildi. Bu mülakatlarda da
diğer mülakatlarda olduğu gibi objektif ve nokta atış puanlama yapıldı. Kimin
nereye atanacağı belirlendi. Değerlendirme ve mülakatta kazara gözden kaçan
kimse olmuşsa, “Falan yeri yazma, orasına falanı düşünüyoruz” dendi ve tercih
ettirilmedi.
Mülakata, değerlendirme puanına göre yeterli puan alamayan eski yöneticiler
de girdi. Hayret ki çoğu başarılı oldu. Çalışınca oluyormuş demek ki. Bunlara
geçer puan verildi ama yüksek puan verilmedi. Tercih ederseniz, kenar-köşe
okulları tercih edin denerek lütuf bahşedildi.
Ağustos gibi başlayan değerlendirme, mülakat, tercih ve atama işlemleri
2014’ün Aralık ayı sonlarına kadar devam etti. Bu demektir ki okullar 3-4 ayı
yöneticisiz kaldı. Yönetici olmamasına rağmen okullarda pek sorun olmadı.
*
2015’in ilk aylarında eski ve yeni yenilenmiş müdürlerle, çoğu yöneticiye
düşük puan vererek eleyen bir milli eğitim müdürü yemekli bir tanışma toplantısı
yaptı. Yemekten sonra aldı eline mikrofonu. “Arkadaşlar! Sözlerime, çok hoşuma
giden bir süre ile başlamak istiyorum” dedi ve eüzü-besmele çekerek Fatiha
süresini okumaya başladı. Milli eğitim müdürü süreyi okuya dursun. Yanımda,
gözde bir okulun müdürü iken yeterli puanı alamayıp elenen, daha sonra mülakat
yoluyla ücra bir yerde okul müdürlüğü verilen bir okul müdürü, “Yahu arkadaş,
ne diyeceksen de ama Allah’ı ağzınıza almayın, Allah’ı işinize karıştırmayın. Çünkü
ne yapıp ne ettiğinizi biliyoruz” dedi.
Bu yazıyı ele almamın nedeni de müdürün, “Allah’ın adını ağzınıza almayın/ Allah’ı
işinize karıştırmayın” sözleri idi. Bu müdür dinle-diyanetle sorunu olan biri
mi idi? Değil. Üstelik İHL mezunu biri idi. Niye böyle demiş olabilir? Belli ki
gözde bir okulda okul müdürü iken elenip iki-üç ayın ardından kenarda bir okula
müdür olarak atanmayı anlayamamış, olup biteni kabullenememiş ve haksızlık
yapıldığını düşünmüş olmalı. Bu isyanında haksız da sayılmazdı. Maalesef bu
durum sadece kendisinin değil, çoğu yöneticinin başına gelen bir durumdu. Bu kanunu
çıkaranlar, böyle bir şeyi murat etmiş olmayabilir ama sonuç pek değil, hiç iç açıcı
olmadı bu süreçte. İHL mezunu biri olmasına rağmen ilçe milli eğitim müdürünün Fatiha
okumasına niçin tepki göstermiş olabilir? Belli ki yaptıklarıyla Allah’ı
örtüştüremedi. Çünkü yılların yöneticilerini eleyenler, ağırlığı bir meslek
grubundan kimseler idi. Herkes o meslek grubundan Allah korkusu ve adalet bekledi
ama maalesef göremedi.
Siz ne dersiniz bilmiyorum ama amme hizmeti yapanlar; din, iman, ahlak,
adalet, Allah vb değerleri hiç ağzından düşürmez ve bunları referans kabul
eder. Yaptıklarıyla insanları mağdur eder veya yaptıkları anlaşılmaz ise dini
alet ediyor şeklinde anlaşılabilir. Bu yüzden din ve dini değerleri referans
alanların söz ve eylem örtüşmesine dikkat etmesinde fayda vardır.
*11/03/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros Ulu adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder