Hz Yusuf'un hayatını bilmeyenimiz yoktur içimizde. Kimimiz
onun hayatını okumuş, kimimiz filmini izlemiş, kimimiz de bir başkasının
anlatımından dinlemiştir. Kur'an, Yusuf'un hayatı için "Kıssaların en
güzeli" tabirini kullanır. Zira Yusuf'un hayatının her bir safhası
imtihandır ve bizim için onun hayatı ibretlerle doludur. Zira kıssalar hisse
alınsın diyedir.
Bu yazımda niyetim Hz Yusuf'un hayatını anlatmak değilse de
bizim için ibret olması gereken bazı noktalara kısaca işaret etmek istiyorum. Yusuf
denince benim aklıma,
1.Yusuf’un
ağabeyleriyle imtihanı, (Babası Yakup’un kendisini daha fazla sevmesi
dolayısıyla ağabeyleri tarafından kıskanılması, ağabeylerinin Yusuf’u kuyuya
atması, Mısır’a giden bir kervana Yusuf’un köle olarak satılması.)
2.Mısır
vezirinin evinde Yusuf’un kadınlarla (Züleyha ve diğer kadınlar) ile imtihanı, (Bunun
sonucu bir iftiraya maruz kalarak hapse düşmesi, uzun yıllar zindanda kalması,
cezaevini medreseyi Yusufiyeye çevirmesi)
3.Rüyaları
yorumlayabilme bilgisine sahip olması, (Mısır kralının gördüğü bir rüyayı
yorumlaması sonucunda zindandan çıkması…)
4.Bilgi
ve yeteneği sayesinde Mısır maliyesine (ekonomi yönetiminin başına) getirilmesi
ve ekonomi yönetimi.
5.Kendisine
kötülük yapan ağabeylerini affetmesi…vs. gelir.
Verdiğim
kısımlardan hareketle para, nisa ve kasa başta olmak üzere her imtihanı yüzünün
akıyla vermiş bir peygamberdir Yusuf. Bu kısa bilgiden sonra Yusuf peygamberin
Mısır hazinesinde yaptıklarına dikkatinizi çekmek istiyorum. Malum bugünlerde
dünya, bir ekonomik darboğazın girdabına girmiş durumda. Bu durumdan bizim
ülkemiz de fazlasıyla etkilenmektedir.
Hz
Yusuf, Mısır hazinesini nasıl düzene koymuş, devleti batmaktan nasıl kurtarmış,
ekonomiyi nasıl yönetmiş, eldeki imkanları nasıl değerlendirmiştir? Burada Yusuf
peygamberin bilgisi ve yeteneği devreye giriyor.
Hatırlarsanız,
Mısır kralı “"Ben rüyamda yedi cılız ineğin yedi semiz ineği yediğini ve
yedi yeşil başakla yedi kuru başak görüyorum” demiş, bu rüyasının
yorumlanmasını istemişti. Kimsenin yorumlayamadığı bu rüyayı Yusuf peygamber, “Yedi
yıllık bereketli yılın ardından yedi yıl kıtlık olacağı” şeklinde yorumlamıştı.
Bu yorumu sayesinde hazinenin başına getirilmişti. Yusuf peygamber ekonominin
başına getirilir getirilmez yedi yıl boyunca ekin ektiriyor, yıllık kullanılan
mahsulün fazlasını biçtirdikten sonra mahsulü başağında bıraktırıyor, bunları
bozulup çürümeyecek şekilde “kötü günler için stoklatıyor. Yedi yıl verimli
geçen yılların ardından gelen kuraklık zamanında ise stokladığı ürünleri
piyasaya sürmek suretiyle halkın ihtiyacını karşılıyor ve onları yiyecek ekmeğe
muhtaç etmiyor. Hatta ihtiyaç fazlasını kuraklıktan etkilenmiş diğer ülkelere
satıyor.
Burada,
bugünün ekonomisi eskinin ekin-harman işine benzemez, çok çetrefilli. Piyasalar,
arz ve talebe göre şekillenmiyor. Bugün, dünya küreselleşti. Ekonomi, bir silah
olarak kullanılmakta ve dış etkenlerin etkisi büyük denebilir. Doğrudur. Yalnız
ekonomi yönetimi, krizlere karşı önceden tedbir almaktır. Piyasayı sıkıntıya
sokmamaktır. Bu açıdan bakıldığı zaman her devrin ekonomi yönetimi, kendi
devrine göre önemlidir. Burada ekonominin çeşitli ve çetrefilli yönünden ziyade
Yusuf peygamberin bolluk dönemini iyi değerlendirdiği, kıtlık dönemlerine karşı
tedbir aldığı, yerli üretime önem verdiği görülecektir. Ömrü, çeşitli çilelerle
geçmiş Yusuf peygamber, cezaevinden çıkıp koltuğa oturduktan sonra mahsulü bol yedi
yıl boyunca günümü gün edineyim. Sonra ne olursa olsun, gerekirse istifa ederim
diye düşünmemiş. Bereketli yedi yılın ürünlerini “Sakla samanı, gelir zamanı”
atasözünde olduğu gibi saklamıştır. Burada Yusuf’un aynı zamanda büyük bir
basiret ve feraset sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Bugün
hazine yönetiminin başına gelenlerin kaçı Yusuf gibi tedbirli, basiret ve
feraset sahibi? Kaçı yarınları düşünerek bir ekonomi yönetiyor? Zamanında,
bizim ekonomiden sorumlu kişiler veya iktidar olanlar, gerekli tedbirleri
alsalardı; bu ülke, her sekiz-on yılda bir ekonomik girdaba duçar olmazdı. Herhalde
Yusuf peygamber, günümüzde hazineden sorumlu biri olsaydı, ülkemizin sıcak para
bolluğu yaşadığı dönemlerde bol bol döviz, altın stoku yapar, başımızın belası
cari açığa bir çözüm bulurdu. Kim bilir…
Sözü
fazla uzatmadan bu ülkenin; Yusuf’u örnek alacak, ekonomiyi kimseye peşkeş
çekmeyecek, har vurup harman savurmayacak, tehlikelere karşı önceden tedbir
alacak, ülkeye ekonomik krizler yaşatmayacak ve ekonomiyi kurallarına göre
yönetecek ehil ve liyakat sahibi ekonomistlere ne çok ihtiyacı var. Çünkü bu
millet krizlerden çok çekti, çok bedel ödedi, hala ödemeye devam ediyor ve bu
millet bunu hak etmiyor.
*30/11/2020 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder