Bir gün milletimiz herkesi denedik, hepsini iktidara taşıdık. Her
biri bize yeterince huzur vermedi. Verdiyse de geçici baharmış. Bu tür baharın
da sonu hep hüsran oldu. Hep kaybeden olduk. Oldu olacak bir de denenmemişi
deneyelim. Bir partisi bile olmayan ama sorumluluk verildiği takdirde görevden
kaçmayacak olan, içi vatan aşkıyla dolu olan şu garibe ülke yönetimini teslim
edelim. Nasılsa bir kaybımız olmaz. Battı balık yan gider, atın ölümü arpadan
olsun dedi ve kutsal görevi bendenize tevdi etti.
Olmaz, ben yapamam dersem de baktım millet ısrarcı, hiç olmadığı
kadar ciddi ve bir o kadar da samimi. Alacağım mecburen. Bunun vebali vardır. Zira
sorumluluktan kaçamam.
Bu durumda halkıma öncelikli olarak neyin çözülmesini
bekliyorsunuz derim. Öyle ya, beni bu millet getirdi. Dertlerini de onlara sormalıydım
ve onların derdine merhem olabilirsen ne mutlu bana. Onlar da benden şu gece
gündüz üzerimize dolu şeklinde sicim gibi yağan, yağarken kafa-göz yaran,
yarmakla da kalmayıp sel baskınlarına neden olan, ocağımıza incir diken zamları
durdur dedi. Baş üstüne deyip sarılırım ekonomiye.
Bu durumda yapacağım ilk iş, bir devleti devlet yapan unsurlardan
bir tanesi olan milli paramız TL'yi kaldırmak olur. Yerine ne koyacaksın
derseniz? Doları elbette. Kızacaksınız doğal olarak. Köpüreceksiniz. Beni
boğmaya kalkacaksınız. "Olmaya komaya irme. Suç sende değil, seni bu
göreve getiren biz akılsız kafada" diyeceksiniz. Demekle kalmayıp sinirinizden
kafanızı duvara vuracaksınız. Sonra hışımla yerinizden kalkıp beni linç etmeye
kalkacak iken içinizden macera seven birkaç kişi "Durun ey ahali! İdam
mahkumuna bile idam edilmeden önce son isteği sorulur. Tamam öldürelim,
başkasına da ibret olsun. Demokrasiye saygımız olsun, önce niçin diyelim. Sonra
bunu biz getirdik. Bir beş yıl sabredeceğiz. Biz nice beş yıllar sabrettik başkasına.
Buna mı sabredemeyeceğiz. Bakın adam öncekilerden farklı bir şey söylüyor dedi.
Siz de nasılsa elimizde ha şimdi ha az sonra öldürürüz dediniz. Bilirim
samimisiniz bunda. Çünkü geçmiş tecrübeleriniz arasında başbakan asma
geleneğiniz var. Bu işi bir defa yaptınız mı arkası gelir.
Nihayet elinizden şimdilik kurtuldum. Ama sonunda ölüm de olsa
lirayı kaldırmaktan vazgeçmeyeceğim ve diyeceğim ki "Ne horozlanıp
duruyorsunuz. Paranızı yediğim falan yok. Siz benden zammı durdur demediniz mi?
Ben de onu yapıyorum" derim. Siz de "Söyle lan, çıldırtma! Bu zammı
nasıl durduracaksın" dediniz.
Efendim! Zamlara, enflasyon ve hayat pahalılığına, girdi fiyatlarına etki eden hep bu dolar değil mi? TL ne zaman dolar karşısında değer kaybettiyse, bu bize zam olarak dönmedi mi? Ben sürekli değer kaybeden, bundan dolayı da fiyat ayarlama durumu ortaya çıkan TL’yi kaldırarak yerinde duran ve sabit olan dolara endeksleyeceğim ürünleri. Diyelim ki bir ürünün fiyatı 1 dolar. Vatandaş aylar sonra bile gelse o ürünü bir dolardan alacak. Kaldı mı ortada hayat pahalılığı? Gördünüz mü fiyatlar nasıl sabitleniyor. Hamaseti bir tarafa bırakalım. Lütfen sadede gelelim. Bizim merhemimiz TL’den kurtulmak. İsteyen yine TL kullanmaya devam edecek. Alışveriş yaparken aldıkları kaç dolar tutuyorsa, karşılığında o an o saniye kur kaç lira ise o kadar TL verecek. 31.08.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder